Examples of using "Kicsi" in a sentence and their turkish translations:
Küçük.
Bu çok küçük.
Bu çok küçük.
Tom küçük.
Bu biraz küçük.
Sen küçüksün.
Tom'un ufak bir penisi var.
Dünya küçüktür.
Çok kısayım.
O çok küçüktü.
Hangi hayvan küçük?
Ailem küçük.
Bu çok küçük.
Büyük mü yoksa küçük mü?
Tom ufak bir penise sahip.
küçük ya da büyük olsun,
Little ghetto child
bayağı küçük, bayağı garip,
Londra, Tokyo'ya kıyasla küçüktür.
O küçük, ama güçlüydü.
Bu ekmek küçük.
Tom'un odası oldukça küçük.
- Benim odam çok küçük.
- Odam çok küçük.
Bu kitap küçük.
O kitap küçüktür.
Cebimde çok küçük elmalar.
O bisiklet senin için çok küçük.
Onun küçük göğüsleri var ama umursamıyorum.
Şu an hayati sinyallerimi canlı yayın yapan,
O dönemde sol kesim küçüktü
bana çok küçük yaşta öğretilmişti
Çocukların üzgün minik suratları
Bu ev çok küçük.
Benim DVD koleksiyonum kesinlikle küçük.
Bu çok küçük bir kitap.
Sadece küçük bir bahçemiz var.
- O ev çok küçüktür.
- O ev çok dar.
Bu kitap ne kadar da küçük !
Bu küçük ama önemli gözleme dayanarak
Bu kadar küçük bir hayvanı görmek çok nadirdir.
Onun evi küçük ve eski.
Bu Tişört benim için fazla küçük.
Tom kısa ve şişmandır.
Küçükken çikolatayı severdim.
Dünya küçük ama güzel bir gezegendir.
Ben küçükken babam onu bana verdi.
Mutfak biraz çok küçük.
Yaşadığım köy çok küçük.
Bu şapka benim için çok küçük.
Bu şapka benim için biraz küçük.
Bu oda bizim için çok küçük.
Bu ceket bana çok kısadır.
Bu Tişört benim için çok küçük.
Tom çok küçük bir dairede yaşıyor.
ve toplam risk çoğalmaları nispeten küçük olmasına rağmen,
Buradaki çoğu yaratık ufak ve çeviktir.
- Biraz umut var.
- Pek az umut var.
Bunu toplantıya kadar yapamayacağıma dair zayıf bir ihtimal var.
Küçükken Noel Baba'ya inanıyordum.
Okula gidemeyecek kadar çok gençtir.
O kadar küçük değil.
Onun evi çok küçük ve üstelik çok eski.
Benim küçük kızım benim omuzlarımda oturmayı seviyor.
Tom geç kalması çok olası değil.
Odasının ne kadar küçük olduğu konusunda daima şikayetçidir.
Bu kamera küçük, ama çok iyi.
Şu küçük olan da benimki.
Seninki ile karşılaştırıldığında benim arabam küçük.
Çok küçüktün.
Gezegenimizin yüzeyinin
Üzümlere ulaşamayacak kadar kısaydı.
Bu ev küçük ama bizim için yeterince büyük.
Küçük buzdolabı kirli.
Annem ve babam ben çok küçükken öldüler.
Çok küçüksün.
Tom muhtemelen pazartesi günü burada olmayacak.
Küçükken, büyükannem bana çok önemli bir şey öğretti.
Bu tornavida herhangi bir şekilde kullanılması için çok küçük.
Kızım bir çocukken sık sık astım atakları yaşardı.
Klitoris aslında gelişmemiş küçük bir penistir.
O çok küçükken Tom'un anne ve babası boşandılar.
Tom bir şelaleye yakın bir kamarada yaşıyor.
O hâlde, onun genç olduğunu ama anlamaya başladığını gösteriyor.
Küçük olsa bile hala harika bir arabadır.
Çok az kazanma şansımız var.
Yağmurun yağma ihtimali zayıf.
Annem ben çocukken öldü.
Çocukken komşularımı korkutmak için evcil bir kahverengi ayım olsun isterdim.
Yaşıyor olma ihtimali yok denecek kadar az.
Çünkü saatimin pili çok küçük. Kendim değiştiremiyorum.
Biri beyaz ve biri siyah renkli iki küçük sincap, büyük bir ormanda yaşadı.
- Tom'un dairesi küçük ama çok rahattır.
- Tom'un dairesi küçük ama çok konforludur.
Bu kasaba o kadar küçüktür ki herkesin ismini kolayca öğrenebilirsin.
Onu hatalı olduğuna dair ikna edebileceğin hiç olası değil.