Translation of "Közvetlenül" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Közvetlenül" in a sentence and their turkish translations:

Mert közvetlenül tapasztalom,

çünkü güvenli ve karşılanabilir

Ez közvetlenül érint téged.

Bu doğrudan doğruya seni ilgilendiriyor.

Így kamerarendszerünk nem látja közvetlenül.

Yani bizim kamera sistemimiz aslında bunu doğrudan görüyor.

Közvetlenül itt ejtünk egy bemetszést,

Buradan bir kesik açarsınız

Tom a csapból iszik közvetlenül.

Tom doğruca musluktan içiyor.

Szeretek szundikálni közvetlenül ebéd után.

Öğle yemeğinden hemen sonra şekerleme yapmayı severim.

Tom közvetlenül a borosüvegből ivott.

Tom doğrudan şarap şişesinden içti.

Tom közvetlenül Mary mellett ült.

- Tom, Mary'nin hemen yanında oturuyordu.
- Tom, Mary'nin yanıbaşında oturuyordu.

Vagy közvetlenül a felforrósított fűtőszálra csöpögtetik.

buharın kuvvetini ve boğaz vurumunu değiştirebilirler.

Kisiklott egy tehervonat közvetlenül Stockholmtól délre.

Bir yük treni Stokholm'ün tam güneyinde raydan çıktı.

Közvetlenül indulás előtt elmondott egy istenhozzádot.

O ayrılmak üzereyken vedalaştı.

Nem kellene enned közvetlenül lefekvés előtt.

Sadece yatmadan önce yememelisin.

Ezzel közvetlenül csökkenne a légkör teljes CO₂-tartalma.

yıllık emisyonlarımızı azaltmaya doğrudan yardımcı olabiliriz.

- Tom ott van mögöttem.
- Tom közvetlenül mögöttem van.

Tom hemen arkamda.

- Közvetlenül jutunk az információkhoz.
- Közvetlen hozzáférésünk van az információhoz.

Bizim bilgiye doğrudan erişim hakkımız var.

Mary nem elég bátor ahhoz, hogy közvetlenül szembeszálljon Tommal.

Mary'nin Tom'la doğrudan doğruya yüzleşecek yeterince cesareti yok.

Közvetlenül téli álmuk előtt a fekete medvék ellátogatnak a belvárosba.

Bu kara ayılar, kış uykusuna yatmadan hemen önce kendilerini şehre atıyor.

Ilyen hatalmas átcsoportosítás, közvetlenül itt az ellenség nagy kockázatot jelentett.

Bunun gibi düşmanın tam önünde gerçekleştirilen bir yeniden konuşlandırma yüksek riskliydi

Egy igazán jó étterem van közvetlenül a parton, amit szerintem élvezni fogsz.

- Hemen sahilin oralarda hoşuna gideceğini düşündüğüm gerçekten güzel bir restoran var.
- Hemen sahilin oralarda beğeneceğini düşündüğüm gerçekten iyi bir lokanta var.

Kibukkan a vízből, hogy közvetlenül a levegőből kapjon oxigént. Végre újra felbukkan nap.

Doğrudan havadan oksijen çekebilmek için kendini dışarı atıyor. Nihayet. Güneş yüzünü gösteriyor.

Az indukciós tűzhelyek mágnest használnak ahhoz, hogy az edényeket és serpenyőket közvetlenül melegítse.

Indüksiyon ocakları doğrudan tencere ve tavalar ısıtmak için mıknatıslar kullanır.

Tom mókusa egyáltalán nem félénk. Még közvetlenül az orrom előtt is ellopja a mogyorókat.

Tom'un sincabı hiç ürkek değil. Hatta o burnumun dibinden fındık çaldı.