Examples of using "Faluban" in a sentence and their turkish translations:
Ben küçük bir köyde yaşarım.
Köyün elektriği yok.
O, küçük bir köyde doğdu.
Erkek kardeşim küçük bir köyde yaşıyor.
Tom küçük bir köyde yaşar.
Köyde beş inek var.
Bu köyde, onlar mutlu bir hayat yaşadı.
O, Nepal'de uzak bir köyde doğdu.
Sadece acil sorunlarının dışında
Tom'un annesi bu köyde yaşıyor.
Bu köydeki insanların şebeke suyu yok.
Adım Kancha Sherpa. Memleketim Namche.
Adam bütün köyde iyi bilinir.
Türkiye'nin güneyinde küçük bir köyde doğdu.
O sabah Mary bütün köyü dolaştı.
Birçok bilim adamı bu küçük köyde yaşıyor.
Köyde masaları dışarıda olan bir kafe vardı.
Şafaktan önce köyde şiddetli bir çarpışma yaşandı.
Yakında köydeki hayata alışacaksınız.
Biz bu köyde yaşayıp Kadazan dilini öğrenmek istiyoruz.
Köyde başka doktor olmadığı için veterineri aradılar.
"Bugün sütçü toprağa verildi. Orada birçok insan vardı, çünkü köydeki herkes onu tanıyordu." "Ah, Linschoten'da bir sütçü mü vardı?" "Şey, hayır, artık değil!"