Examples of using "Verlängern" in a sentence and their turkish translations:
hastalıkları önleme, zayıf düşüren rahatsızlıkları iyileştirme,
Kalışımı uzatabilir miyim?
Benim aboneliğimi yenilemem gerekiyor.
Bektaşi üzümü ömrünü uzatabilir.
Tom kira sözleşmesini uzatmak istiyor.
Şehir yolu genişletmek istiyor.
Pasaportunu yenilemeyi unutma.
Tom üç hafta önce sürücü ehliyetini aldı.
Tatilinizi birkaç gün uzatabilir misiniz?
Eğer onu yapmazsak, zaman aralığını uzatmamız gerekecek.
Simyagerler felsefe taşının kişinin hayatını uzatabileceğine inanıyordu.
Eğer köpeğini uygun şekilde beslersen, onun ömrünü uzatabilirsin.