Examples of using "Tränen" in a sentence and their turkish translations:
Göz yaşlarınızı kurulayın.
Gözlerinizi kurulayın.
Gözyaşlarınızı silin.
Onlar gözyaşlarına boğuldu.
Ama gözyaşlarımın ötesinde
O acı gözyaşları döktü.
- O, gözlerini sildi.
- O, gözlerini kuruladı.
Tom gözlerini kuruladı.
Gözlerim yaşlarla doldu.
O, gözyaşları içinde yanıtladı.
O, gözyaşları içinde cevap verdi.
O gözyaşları ile cevap verdi.
Gözlerim sulanıyor.
Gözyaşları neden tuzludur?
Biz gözyaşlarına boğulduk.
O, gözyaşlarını gizlemeye çalıştı.
Tom gözyaşlarına boğuldu.
Gözyaşları onun yanaklarından süzülüyordu.
O, gözyaşlarına boğuldu.
Gözyaşları onun yanaklarından aşağı akıyordu.
O gözyaşlarına boğuldu.
Ağlamama ramak kalmıştı.
Gözyaşların kalbimi paralıyor.
Liisa ağlamak üzereydi.
Gözyaşları onun gözlerinde pırıldadı.
O ağlamak üzereydi.
O gözyaşlarına boğuldu.
O gözyaşlarına boğuldu.
Gözleri yaşlarla doldu.
Tom ağlamak üzereydi.
Tom gözyaşlarını tutmaya çalıştı.
Mary gözyaşları içinde çöktü
Bu hikaye tarafından gözyaşlarına boğuldum.
yüzümden gözyaşlarımın aktığını hissettim.
Karım gözyaşlarına boğuldu.
Kız gözyaşlarına boğuldu.
Film onu ağlattı.
İki damla gözyaşı onun yanaklarından aşağıya düştü.
O gözyaşları içinde hikayesini anlattı.
Sözleri onu gözyaşlarına boğdu.
O, ağlamayı engelleyemedi.
Onun gözlerinde gözyaşı gördüm.
Ağlamamıza engel olamadık.
Senin gözlerindeki gözyaşlarını görüyorum.
Carol gözyaşlarını tutamadı.
Tom'un gözleri göz yaşları yüzünden ıslaktı.
Gözlerimden yaşlar hız kesmeden akıyordu.
Tom gözyaşlarını gizlemeye çalıştı.
Gözlerimden yaşlar geldi.
Gözleri doldu.
Gözyaşlarını gizlemeye çalıştı.
Tom'un gözlerinde gözyaşları vardı.
Tom gözyaşlarını sildi.
Gözlerinden yaşlar döküldü.
- Bu beni çok duygulandırdı.
- Bu beni göz yaşlarına boğdu.
Bu yalnızca gözyaşları içinde sona erebilir.
Yüzü gözyaşlarıyla ıslaktı.
Tom'un yüzü gözyaşlarıyla ıslaktı.
Gözyaşlarıma engel olamadım.
Gözyaşları bir çocuğun silahıdır.
Onun gözlerinde yaşlar vardı.
Onun hikayesi beni ağlattı.
Onun gözleri gözyaşlarıyla doldu.
Kan ve gözyaşı bizim kardeşimiz.
Yanaklarımdan gözyaşları döküldü.
Gözyaşları Alice'in yanaklarından aşağı aktı.
Gözyaşları onun yanaklarından aşağı doğru yuvarlandı.
Yabancıların gözyaşları sadece sudur.
Gözlerinde yaşlarla içeri girdi.
Şu bulunanların hepsi gözyaşlarına boğuldu.
Küçük kız gözyaşlarına boğuldu.
Genç kız gözyaşlarına boğuldu.
O, çocuğun gözyaşlarını öperek geçirdi.
Göz pınarları kuruyana kadar ağladı.
Gözyaşları içinde konuştu.
Gözyaşlarımı kurutmanı istiyorum.
Tom'un yanağından bir gözyaşı süzüldü.
Bu film beni ağlattı.
Gözyaşları Mary'nin gözlerini doldurdu.
Üzücü hikaye bizi ağlattı.
Haber onu gözyaşlarına boğdu.
Gözlerindeki yaşlarla ayağa kalktı.
Gözlerinde gözyaşlarıyla TV izliyordu.
Elinde olmadan gözyaşlarına boğuldu.
Tom gözyaşlarına boğuldu ve üst kata koştu.
Tom gözyaşları bitene kadar ağladı.
En son ne zaman birisinin gözyaşlarını sildin?
Ruh ağladığında, gözyaşları görünmez.
O, onunla karşılaşır karşılaşmaz göz yaşlarına boğuldu.
- Gözleri yaşlı sessizce oraya oturdu.
- Gözlerinde yaşlarla sessizce orada oturdu.
Tom "Onu ben yapmadım" dedi, gözyaşlarına boğuldu.