Translation of "Pläne" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Pläne" in a sentence and their turkish translations:

Er hat Pläne.

Planları var.

Er machte Pläne.

O, planlar yaptı.

Tom machte Pläne.

Tom planlar yaptı.

Sie machte Pläne.

O planlar yaptı.

Maria machte Pläne.

Mary planlar yaptı.

Wir haben Pläne.

Planlarımız var.

Ich habe Pläne.

Planlarım var.

Tom hat Pläne.

Tom planları var.

Sie hat Pläne.

Onun planları var.

Maria hat Pläne.

Mary'nin planları var.

- Sie kennen unsere Pläne.
- Sie wissen um unsere Pläne.

Onlar planlarımızı biliyor.

- Welche Pläne habt ihr gefasst?
- Welche Pläne haben Sie gefasst?
- Welche Pläne hast du gefasst?

Planların nelerdir?

- Unsere Pläne nehmen Form an.
- Unsere Pläne nehmen Gestalt an.

Planlarımız şekilleniyor.

Ich habe keinerlei Pläne.

Benim hiçbir planım yok.

Die Pläne wurden verworfen.

Planlar atıldı.

Sie änderte ihre Pläne.

O, planlarını değiştirdi.

Ich habe bereits Pläne.

Benim zaten planlarım var.

Ich habe andere Pläne.

Başka planlarım var.

Tom hatte andere Pläne.

Tom'un başka planları vardı.

Hast du irgendwelche Pläne?

Hiç planın var mı?

Viele Pläne bleiben unausgeführt.

Çoğu proje uygulanmıyor.

Tom hat andere Pläne.

Tom'un farklı planları var.

Kennst du Toms Pläne?

Tom'un planlarını biliyor musun?

Tom änderte seine Pläne.

Tom planlarını değiştirdi.

Meine Pläne sind kläglich gescheitert.

Planlarım berbat bir şekilde başarısız oldu.

Ich habe heute andere Pläne.

Bugün başka planlarım var.

Ich habe meine Pläne aufgegeben.

Planlarımdan vazgeçtim.

Seine Pläne sind ein Rätsel.

Onun planları bir bulmaca.

Tom hat seine Pläne geändert.

- Tom planlarını değiştirdi.
- Tom planlarında değişiklik yaptı.

- Du hast alle meine Pläne zerstört.
- Du hast all meine Pläne zunichte gemacht!

Tüm planlarımı mahvettin.

- Tom besprach seine Pläne mit Mary.
- Tom hat seine Pläne mit Maria besprochen.

Tom planlarını Mary ile tartıştı.

- Hältst du deine Pläne wirklich für realistisch?
- Haltet ihr eure Pläne wirklich für realistisch?
- Halten Sie Ihre Pläne wirklich für realistisch?

Gerçekten senin planlarının gerçekçi olduğunu düşünüyor musun?

- Ich kann dir meine Pläne nicht mitteilen.
- Ich kann euch meine Pläne nicht mitteilen.
- Ich kann Ihnen meine Pläne nicht mitteilen.

Planlarımın ne olduğunu sana söyleyemem.

Unsere Pläne sind noch nicht konkret.

Planlarımız henüz somut değil.

Hast du Pläne für die Sommerferien?

Yaz tatili için hiç planınız var mı?

Warum hat er seine Pläne geändert?

O niçin planlarını değiştirdi?

Hast du Pläne für heute Abend?

Bu gece için bir planın var mı?

Vielleicht sollten wir neue Pläne schmieden.

Belki yeni planlar yapmalıyız.

Hast du Pläne für morgen Abend?

- Yarın akşam için hiç planın var mı?
- Yarın akşam için herhangi bir planın var mı?

Unsere Pläne scheiterten in letzter Minute.

- Bizim planlar son dakikada suya düştü.
- Bizim planlar son dakikada başarısız oldu.

Ich habe Pläne für Samstag Abend.

Cumartesi gecesi için planlarım var.

Das hat unsere ganzen Pläne durcheinandergebracht.

O, bütün planlarımızı altüst etti.

Tom und Maria kennen unsere Pläne.

Tom ve Mary planlarımızı bilirler.

Tom versuchte, ihre Pläne zu durchkreuzen.

Tom onun planlarına engel olmaya çalıştı.

Tom versuchte, Marias Pläne zu durchkreuzen.

Tom, Mary'nin planlarını bozmaya çalıştı.

Der Regen hat unsere Pläne vereitelt.

Yağmur planlarımızı bozdu.

Unsere Pläne sind alle ins Wasser gefallen.

Bütün planlarımız bozuldu.

Selbst die sorgfältigst erstellten Pläne scheitern häufig.

En dikkatli şekilde yapılmış planlar bile sık sık başarısızlıkla sonuçlanır.

Ich habe keine Pläne für das Wochenende.

Hafta sonu için bir planım yok.

Meine Pläne misslangen einer nach dem anderen.

Planlarım birbiri ardına başarısız oldu.

Wir machen gerade Pläne für die Ferien.

- Tatil için planlar yapıyoruz.
- Biz tatil için planlar yapıyoruz.

Die Pläne für die Offensive waren geheim.

Saldırı planları gizliydi.

Du musst deine Pläne an meine anpassen.

Planlarını benimkilere uyarlamalısın.

Tom sprach mit mir über seine Pläne.

Tom planları hakkında benimle konuştu.

Ich lasse Tom nicht meine Pläne durchkreuzen.

Tom'un planlarımı bozmasına izin vermeyeceğim.

Ich habe viele Pläne für die Zukunft.

Benim gelecek için birçok planlarım var.

Hast du schon Pläne für den Sommer?

Yaz için bir planın var mı?

Aber der offensichtlich panische Leopard hat andere Pläne.

Ancak paniklediği belli olan parsın başka düşünceleri var.

Unsere Pläne für den Sommer nehmen Gestalt an.

Yaz için planlarımız şekil alıyor.

Ändere deine Pläne nicht, was auch immer geschieht.

Ne olursa olsun, planlarınızı değiştirmeyin.

Eine Krankheit vereitelte seine Pläne für die Reise.

Hastalık onun gezi planlarını engelledi.

Ich habe mit Tom über unsere Pläne gesprochen.

Planlarımız hakkında Tom'la konuştum.

Das wirft alle meine Pläne über den Haufen.

Bu tüm planlarımı bozar.

Denn diese politischen Bewegungen gründen ihren Erfolg auf Pläne,

Yani bu gibi siyasi partilerin savundukları fikirler, eninde sonunda

Wir müssen vorsichtig sein, wem wir diese Pläne zeigen.

Bu planları kime gösterdiğimize dikkat etmeliyiz.

Marys Eltern lehnten ihre Pläne für den Sommer ab.

Mary'nin anne ve babası onun yaz planlarını veto etti.

Wenn unsere Pläne für das Erdbeben und danach bereit sind

deprem anı ve sonrası için planlarımız hazırsa

Es tut mir leid, deine Pläne zunichte gemacht zu haben.

Planlarını suya düşürdüğüm için üzgünüm.

- Ich habe heute andere Pläne.
- Ich habe heute anderes vor.

Bugün başka planlarım var.

- Oft ist es leichter, Pläne zu machen, als sie in die Tat umzusetzen.
- Der Plan ist oft leichter als die Ausführung.
- Pläne sind oft leichter geschmiedet als ausgeführt.
- Pläne schmieden ist oft leichter, als sie auszuführen.

Planlar yapmak genellikle gerçekleştirmekten daha kolaydır.

Ich hoffe, wir werden diese Pläne im folgenden Jahr verwirklichen können.

Bu planları önümüzdeki yıl gerçekleştireceğimizi umuyorum.

Wir mussten unsere Pläne abändern, da wir nicht genug Geld hatten.

Yeterli paramız olmadığı için planlarımızı değiştirmek zorundaydık.

Wie ein Kartenhaus fielen Toms Träume und Pläne um ihn herum zusammen.

Tom'un hayal ve planları, kağıttan bir kule gibi yıkıldı.

Es ist sehr traurig zu wissen, dass alle unsere Pläne umsonst waren.

Planlarımızın hepsinin boşa olduğunu bulmak çok üzücü.

- Wir saßen irgendwo in der Pläne fest.
- Wir saßen mitten im Nirgendwo fest.

- Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerde mahsur kalmıştık.
- Ücra bir yerde kalakalmıştık.
- Issız bir yerde mahsur kalmıştık.

Pläne, sich dem Familienunternehmen anzuschließen, wurden von der Französischen Revolution entgleist, als Suchet, ein

Aile işine katılma planları, ateşli bir cumhuriyetçi olan Suchet'in Lyon Ulusal Muhafızlarının süvarisine katılmasıyla

- Hast du Pläne für heute Abend?
- Hast du für heute Abend schon etwas vor?

- Bu gece için bir planın var mı?
- Bu akşam için planın var mı?

Leben ist das, was dir passiert, während du dabei bist, andere Pläne zu schmieden.

Hayat, siz başka planlar yaparken olanlardır.

Als er im Auto auf dem Heimweg war, fasste er Pläne für den nächsten Tag.

Arabada eve giderken ertesi gün için planlar yapıyordu.

Leben ist das, was dir zustößt, während du gerade damit beschäftigt bist, andere Pläne zu machen.

Hayat siz diğer planları yapmakla meşgulken size olanlardır.

- Was hast du vor, wenn das hier vorbei ist?
- Was sind Ihre Pläne, wenn das hier vorbei ist?

Bu bittikten sonra ne yapmayı planlıyorsun?