Translation of "Machte" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Machte" in a sentence and their turkish translations:

machte eine Revolution

bir devrim yaptı

Er machte Schulden.

O, borca girdi.

Er machte Seifenblasen.

O, sabun kabarcıklarını üfledi.

Tom machte auf.

Tom açtı.

Er machte Pläne.

O, planlar yaptı.

Tom machte Pläne.

Tom planlar yaptı.

Sie machte Pläne.

O planlar yaptı.

Maria machte Pläne.

Mary planlar yaptı.

Tom machte Spaghetti.

Tom spagetti yaptı.

Maria machte Spaghetti.

Mary spagetti yaptı.

Sie machte Lärm.

O, gürültü yaptı.

Tom machte Rührei.

Tom biraz omlet yaptı.

Tom machte Witze.

Tom şaka yapıyordu.

Tom machte Lärm.

Tom gürültü yaptı.

Tom machte Pfannkuchen.

Tom krep yaptı.

Ich machte Frühstück.

Kahvaltı hazırlıyorum.

Tom machte Schulden.

Tom borçlandı.

Tom machte Kaffee.

Tom kahve yaptı.

- Sie machte ihre Mutter glücklich.
- Sie machte ihre Mutter froh.

O, annesini mutlu etti.

- Tom machte die Autotür zu.
- Tom machte die Wagentür zu.

Tom araba kapısını kapattı.

Dass mir klar machte,

aslında gerçekliğin

Sie machte gerade Tee.

O çay yapıyordu.

Er machte eine Zigarettenpause.

O bir sigara almak için durdu.

Er machte ein Foto.

O bir resim çekti.

Er machte einen Purzelbaum.

O parande attı.

Tiberio machte einen Strandspaziergang.

Tiberio sahilde çevreyi dolaştı.

Sie machte mir Tee.

O, benim için çay yaptı.

Tom machte eine Pilgerfahrt.

Tom bir haç yaptı.

Tom machte eine Zigarettenpause.

Tom bir sigara içmek için durakladı.

Er machte mehrere Korrekturen.

O, birkaç düzeltme yaptı.

Tom machte ein Sandwich.

Tom bir sandviç yaptı.

Tom machte eine Pause.

Tom bir mola aldı.

Es machte Tom glücklich.

O, Tom'u mutlu yaptı.

Niemand machte ihm Mut.

Kimse ona cesaret vermedi.

Tom machte sich Notizen.

Tom notlar aldı.

Tom machte eine Ausnahme.

Tom bir istisna yaptı.

Tom machte ein Omelette.

Tom bir omlet yaptı.

Tom machte sein Bett.

Tom yatağını düzeltti.

Das machte ihn traurig.

Bu onu kızdırdı.

Tom machte sich Spiegeleier.

Tom kendine birkaç yumurta kızarttı.

Tom machte einen Einkaufsbummel.

Tom bir alışveriş cümbüşüne devam etti.

Sie machte das vorsichtig.

O onu dikkatlice yaptı.

Sie machte ihn reich.

O onu zengin yaptı.

Sie machte viele Rechtschreibfehler.

Bir sürü yazım hataları yaptı.

Tom machte zwanzig Liegestütze.

Tom yirmi şınav yaptı.

Tom machte einen Handstand.

Tom amuda kalktı.

Tom machte ein Lagerfeuer.

Tom bir kamp ateşi yaktı.

Maria machte einen Schmollmund.

Mary dudaklarını büktü.

Ich machte eine Faust.

Yumruğumu sıktım.

Ich machte eine Pause.

Ara verdim.

Layla machte einen Einkaufsbummel.

Leyla alışveriş çılgınlığına gitti.

Tom machte keine Einwände.

Tom tartışmadı.

Tom machte ein Billigangebot.

- Tom düşük bir teklifte bulundu.
- Tom düşük bir fiyat teklif etti.

Er machte ein Nickerchen.

Şekerleme yaptı.

- Tom machte die Tür sachte zu.
- Tom machte die Tür behutsam zu.

Tom kapıyı yavaşça kapattı.

...und unser Leben schwierig machte.

...ve karşılaştığımız zorlukların üstesinden geldik.

Was machte er in Amerika?

Amerika'da ne işi vardı ki

Der Essensgeruch machte mich hungrig.

Yemeğin kokusu beni acıktırdı.

Er machte monatelang fast nichts.

Aylardır, neredeyse bir şey yapmadı.

Das Medikament machte mich schläfrig.

İlaç beni uykulu yaptı.

Die Neuigkeit machte sie traurig.

Haber onu üzdü.

Er machte keine einzige Arbeit.

O hiç çalışma yapmadı.

Er machte eine ungeduldige Geste.

O bir sabırsızlık jesti yaptı.

Er machte einen Witz darüber.

O, o konuda bir şaka yaptı.

Tom machte Spaghetti zum Abendessen.

Tom akşam yemeği için spagetti yaptı.

Er machte eine witzige Bemerkung.

O bir espri yaptı.

Ich machte eine schreckliche Erfahrung.

Berbat bir deneyim yaşadım.

Mein Brief machte Susie wütend.

Benim mektup Susie'yi kızdırdı.

Lucy machte ihre Eltern glücklich.

- Lucy ailesini mutlu etti.
- Lucy ebeveynlerini mutlu etti.

Er machte es mir schwer.

O bana zor zamanlar yaşattı.

Er machte eine bittere Erfahrung.

Onun acı bir deneyimi oldu.

Er dachte, er machte Witze.

Onun espri yaptığını düşündüm.

Ich dachte, sie machte Witze.

Onun şaka yaptığını sandım.

Er machte einen erfrischenden Spaziergang.

O, ferahlatıcı bir yürüyüş yaptı.

Tom machte einen verwirrten Eindruck.

Tom kafası karışmış görünüyordu.

Tom machte einen schweren Fehler.

Tom önemli bir hata yaptı.

Das machte mich sehr traurig.

Bu beni çok üzdü.

Ich machte meine Tür zu.

Kapımı kapattım.

Die Katze machte einen Buckel.

Kedi sırtını kabarttı.

Verzeihung, ich machte einen Fehler.

Üzgünüm, ben bir hata yaptım.

Tom machte sich sofort Sorgen.

Tom hemen üzüldü.

Er machte sich ein Sandwich.

O kendine bir sandviç yaptı.

Tom machte den Fernseher lauter.

Tom televizyonu açtı.

Tom machte sich ans Frühstück.

Tom sabah kahvaltısını yemeye başladı.

Tom machte keine einzige Arbeit.

Tom hiç iş yapmadı.

Tom machte eine bedeutende Entdeckung.

Tom önemli bir keşif yaptı.

Tom machte einen verwirrten Gesichtsausdruck.

Tom'un yüzünde şaşkın bir ifade vardı.

Er machte mir ein Kompliment.

O bana iltifat etti.

Mary machte eine leichte Kopfbewegung.

Mary başıyla hafif bir hareket yaptı.

Tom machte diese Fotos, oder?

Bu resimleri Tom çekti, değil mi?

Tom machte sich ans Packen.

Tom paketlemeye başladı.

Tom machte den Motor aus.

Tom motoru kapattı.

Das Foto-Shooting machte Spaß.

Fotoğraf çekimi eğlencelidir.

Tom machte alles für Mary.

Tom Mary için her şeyi yaptı.