Examples of using "Loslassen" in a sentence and their turkish translations:
Bırakman gerekiyor.
Sedece gitmesine izin verin
Sonra nazikçe onu serbest bırakabiliriz.
Sonra nazikçe onu serbest bırakabiliriz.
Bırakmak vazgeçmek ile aynı şey değildir.
Polis şüpheliyi bırakmadı.
Hayat tutmak ve bırakmak arasında bir dengedir.
Fakat bu hayal artık sadece acı veriyorsa, onu bırakmak gerekir.
Ruhunuza yük ne varsa ondan kurtulun, bırakmak zor değil bilakis dertlerden kurtarır.
Ona ipi bırakmamasını söyledim ama bıraktı.
Ve Jomsviking, çok düzgün bir şekilde 'diğerlerini de bırakmadıkça bunu kabul edemezsin' diyor
Artık öyle bir yaşa geldim ki, hayatı oyun olarak algılamıyorum. Bugün hayallerimi daha sessiz, daha bilinçli ve daha dikkatli kuruyorum. Eğer insanlar duygularıma saygı göstermiyor ve dikkat etmiyorlarsa, onlara yol vereceğim. Yalan yanlış Dostluklar için dilenmeyeceğim ve onlara sıkıca tutunmayacağım. Artık başkalarının bir karara varmalarını beklemeyeceğim, aksine kendi kararlarımı vereceğim. Çok şeye sahip değilim ama bir yüreğim, duygularım ve gururum var.