Examples of using "Lege" in a sentence and their turkish translations:
Kitabı masaya bırak.
Bebeği uyutun.
Bu atkıyı takın.
Lütfen telefonu kapatma.
Askıya al.
Sererim böyle altınları yatardım üzerinde
Elbisemi katlıyorum.
Bacaklarımı dinlendiriyorum.
Onu masaya geri koy.
Lütfen bu elbiseleri valize koy.
- Lütfen ceketinizi koyunuz.
- Lütfen ceketini çıkar.
Sebzeleri süzgece koyun.
Bu kitabı diğerlerinin üstüne koy.
İskambil destesini meşe masaya koy.
Sanırım tekrar yatmaya gideceğim.
Kaynar suyun içine yumurtaları koy.
Ben her zaman bilgiye çok kıymet veririm.
Çocuğu çantaya koyma!
Oyuncaklarını kutuya geri koy.
Kamp ateşine biraz daha odun koy.
Masaya bir kitap koydum.
Kaderimi senin güzel ellerine bırakıyorum.
- Öğle yemeğinden sonra kestireceğim.
- Öğle yemeğinden sonra şekerleme yapacağım.
Peçeteleri katla ve her tabağın yanına bir tane koy.
Silahını indir.
Bunu çekmeceye koy.
Çantama hangi tür kıyafet koyayım?
"Ne tür müzik dinlemek istersin?" "Romantik bir şey koy."
- İnsanların nasıl göründüğüyle pek ilgilenmiyorum.
- İnsanların görünüşlerine pek önem vermiyorum.
Aslında sırt çantası bile olur. Bakın, üzerine yatıyorum.
Her şeyi sepetime koy.
Yüzüstü uzanın.
Eve gidince hemen yatayım.
Eve gelince hemen yatayım.
Kitabı okumayı bitirince yerine koy.
Az önce aldığımız eti dondurucuya koydum.
Bir mağaraya sığındık ve fırtınanın geçmesini bekledik.
Lütfen çorapları sepete koyun.
Kitapları rafa geri koyun.
Sol bacağına biraz buz koy.
Oyuncaklarını kutuya geri koy ve sonra kutuyu rafa koy.
Lütfen bu çiçekleri sepete koy.
Kitabı bulduğun yere geri koy.