Examples of using "Weggehen" in a sentence and their turkish translations:
Uzaklaşabilirdin.
Tom gitmek zorunda kaldı.
Tom, Mary'nin gidişini izledi.
- Ayrılmak istemiyorum.
- Gitmek istemiyorum.
- Bırakmak istemiyorum.
Onlar uzaklaşabilirdi.
Thomas terk edemez.
Tom uzaklara gitmek istemiyor.
Tom'la gitmek ister misin?
Belki de gitmemelisin.
Bence gitmelisin.
Onların birlikte çıktığını gördüm.
Sadece terk edemem.
Bir yere gitme, orada kal.
Gitmek için neredeyse hazırım.
Onların uzaklaşmasını istemiyorum.
Öylece bırakıp gidemeyiz.
Andrea'yı evden ayrılırken gördüm.
Sanırım her ikimizde ayrılmalıyız.
Tom ayrılabilir.
Sanırım gitmeliyim.
Buradan ayrılmak istiyorsun, değil mi?
Boston'u tekrar asla terk etmeyeceğim.
Lütfen zamanında ayrıldığımıza emin ol.
Gitsek iyi olur gibi görünüyor.
Tom'un ayrılacağını bilmiyordum.
Tom Mary'ye ayrılmasını söyledi.
Tom sizi terk etmeyecek.
- Öyle çekip gidemem.
- Öylece elimi kolumu sallayıp gidemem.
O gitmemi engellemek için bana sarıldı.
Şimdi gitmeliyim.
Şimdi gitmek zorundayım.
Bugünlerde canım dışarı çıkmak istemiyor.
Odanızı temizleyene kadar arkadaşlarınızla dışarı çıkamazsınız.
- Şimdi gitmek zorundayım.
- Şimdi gitmeliyim.
- Şimdi gitmem gerek.
Şiddetli yağmurdan dolayı dışarı çıkamadı.
Eğer sen gidersen Tom çok üzülecek.
Ben terk ederken görüldüm mü?
- Gitmeliyim.
- Şimdi gitmek zorundayım.
- Şimdi gitmeliyim.
- Gitmem gerek.
- Ben gitmeliyim.
- Şimdi gitmem gerek.