Translation of "Freitag" in Turkish

0.015 sec.

Examples of using "Freitag" in a sentence and their turkish translations:

- Endlich ist es Freitag.
- Endlich ist Freitag.

Sonunda cuma.

Mittwoch? Donnerstag? Freitag?

Çarşamba? Perşembe? Cuma?

Heute ist Freitag.

- Bugün Cuma'dır.
- Bu gün Cuma.
- Bugün Cuma.

Ist heute Freitag?

Bugün Cuma mı?

Gestern war Freitag.

Dün cumaydı.

- Freitag gehen wir essen.
- Wir gehen am Freitag essen.
- Am Freitag gehen wir aus zum Essen.

Biz cuma günü bir yemek için dışarı çıkıyoruz.

Ja, heute ist Freitag.

Evet, bugün cuma.

Endlich ist es Freitag.

- Nihayet bugün Cuma.
- Sonunda bugün Cuma.

Ich liebe den Freitag!

Ben cuma günlerini severim!

Tom verreist am Freitag.

Tom cuma günü bir seyahata çıkıyor.

- Was hast du am Freitag vor?
- Was machst du am Freitag?

Cuma günü ne yapmayı planlıyorsun?

- Freitag der 13. gilt als Unglückstag.
- Freitag der Dreizehnte gilt als Unglückstag.

13. cuma uğursuz bir gün olarak kabul edilir.

Wie wäre es mit Freitag?

Cuma'ya ne dersin?

Lies bis Freitag Kapitel vier.

Cumaya kadar dördüncü bölümü oku.

Was machst du am Freitag?

Cuma günü ne yapacaksın?

Heute ist Freitag, und ich habe getan, was ich fast jeden Freitag tue.

Bugün cuma, ben de aşağı yukarı her cuma ne yapıyorsam onu yaptım.

- Ihr sollt eure Hausaufgaben bis Freitag einreichen.
- Du sollst deine Hausarbeit bis Freitag einreichen.

Ödevini cuma gününe kadar vermen gerekir.

- Man sagt, dass Freitag der 13. ein Unglückstag sei.
- Man sagt, Freitag der Dreizehnte sei ein Unglückstag.
- Man sagt, Freitag der 13. ist ein Unglückstag.
- Freitag der 13. gilt als Unglückstag.

13. cumanın uğursuz bir gün olduğu söylenir.

Mein Vater starb an einem Freitag.

Babam bir Cuma günü ölmüştü.

Rufe aber bis Freitag an, ja?

Cuma gününe kadar telefon etmeyi unutma, Tamam mı?

Kommen Sie bitte am nächsten Freitag!

Lütfen önümüzdeki Cuma gel.

Er arbeitet von Montag bis Freitag.

O, Pazartesiden Cumaya kadar çalışır.

Ich wünsche, dass heute Freitag wäre.

Keşke bugün Cuma olsa.

Heute ist Freitag, der 18. Mai.

Bugün 18 Mayıs Cuma.

Tom nahm sich am Freitag frei.

Tom cuma günü izin aldı.

Wir schaffen das nicht bis Freitag.

Bunu cuma gününe kadar yapamayız.

Gott sei Dank ist es Freitag.

Tanrıya şükür bugün Cuma.

Ich werde ihn nächsten Freitag sehen.

Önümüzdeki cuma onu göreceğim.

Tom war am Freitag Abend allein.

Tom Cuma gecesi yalnızdı.

„Wir heiraten am Freitag?“ – „Wie bitte?“

"Biz Cuma günü evleniyoruz." "Ne?"

Hast du am Freitag etwas vor?

Cuma günü için herhangi bir planın var mı?

Am Freitag arbeite ich im Büro.

Ben cuma ofiste çalışıyorum.

Er war am Freitag Abend allein.

Cuma gecesi tek başınaydı.

- Wir vertagten die Konferenz auf den folgenden Freitag.
- Wir vertagten das Meeting auf den folgenden Freitag.

Gelecek cumaya kadar oyunu erteledik.

Ich muss deine Antwort bis Freitag wissen.

Cuma gününe kadar cevabını öğrenmeliyim.

Das Treffen wurde auf nächsten Freitag verschoben.

- Toplantı gelecek pazara kadar ertelendi.
- Toplantı gelecek cumaya kadar ertelendi.

Das Museum ist Montag bis Freitag geöffnet.

- Müze pazartesiden cumaya kadar açıktır.
- Müze, pazartesiden cumaya kadar açık.

Ja, die Milch ist bis Freitag frisch.

Evet, süt cumaya kadar yeter.

Am Freitag können wir keine Pressekonferenz abhalten.

- Biz cuma günü bir basın toplantısı yapamıyoruz.
- Cuma günü bir basın toplantısı düzenleyemiyoruz.

Gestern war Freitag, und übermorgen ist Montag.

Dün cumaydı ve öbür gün pazartesidir.

Ab Freitag soll es richtig warm werden.

Görünüşe göre cuma gününden itibaren çok sıcak olacak.

O nein! Es ist Freitag, der 13.!

Oh hayır, on üçüncü cuma!

„Freitag der Dreizehnte“ ist ein amerikanischer Horrorfilm.

"13. Cuma" bir Amerikan korku filmidir.

Heute ist Freitag. Morgen ist schon Wochenende!

Bugün cuma. Yarın zaten hafta sonu!

Die Arbeiter bekommen jeden Freitag ihren Lohn.

İşçiler her Cuma ücretlerini alırlar.

Letzten Freitag habe ich meinen Zug verpasst.

Geçen Cuma son treni kaçırdım.

Ich wünsche uns allen einen gesegneten Freitag.

Hepimize hayırlı Cumalar dilerim.

Heute ist der dritte Freitag im Januar.

Bugün ocak ayının üçüncü cuması.

- Können Sie es einrichten, das Manuskript bis Freitag fertigzustellen?
- Schaffst du es, das Manuskript bis Freitag zu beenden?

Cumaya kadar el yazmasını tamamlayabilir misiniz?

Ist am Freitag ein Tisch für zwei frei?

Cuma günü iki kişilik mevcut bir masanız var mı?

Wir vertagten die Konferenz auf den folgenden Freitag.

Konferansı önümüzdeki cuma gününe erteledik.

Ich schlage vor, dass wir am Freitag ausgehen.

Cuma günü dışarı çıkmamızı öneriyorum.

Mein Geburtstag fällt dieses Jahr auf einen Freitag.

Bu yıl doğum günüm cuma gününe rastlıyor.

Er würde es vorziehen, am Freitag zu gehen.

Cuma günü gitmeyi tercih ediyor.

Normalerweise gehe ich am Freitag auf den Markt.

Genellikle cuma günü markete giderim.

Heute ist Freitag. Das Wochenende beginnt schon morgen!

Bugün cuma. Hafta sonu zaten yarın başlıyor!

Wir werden am dritten Freitag jedes Monats bezahlt.

Bize her ayın üçüncü cumasında ödeme yapılır.

Tom reist am nächsten Freitag nach Indien ab.

Tom gelecek Cuma Hindistan'a hareket edecek.

Tom hat sich am Schwarzen Freitag einen Plasmafernseher zugelegt.

Tom Kara Cuma'da bir plazma TV satın aldı.

Wirst du nächsten Freitag zu unserem üblichen Pokerspiel kommen?

Gelecek cuma her zamanki poker oyunumuza gelecek misin?

Wir verlassen Japan am nächsten Freitag um drei Uhr nachmittags.

Gelecek Cuma saat 15:00'te Japon'yadan ayrılacağız.

- Hast du Freitag Nachmittag frei?
- Bist du am Freitagnachmittag frei?

Cuma öğleden sonra boş musunuz?

Ich spiele jeden Freitag von drei bis fünf Uhr Tennis.

Her cuma saat üç ile beş arasında tenis oynuyorum.

Diesen Freitag um 16.30 Uhr ist in der Schule Elternsprechtag.

- Cuma günü saat dört buçukta okulda veli toplantısı yapılacak.
- Bu cuma saat 16.30'da okulda bir veli toplantısı var.

Nächsten Freitag habe ich eine Verabredung mit einem Mädchen namens Maria.

Gelecek cuma Mary isimli bir kızla çıkacağım.

Endlich ist es Freitag. Habt ein schönes Wochenende! Erholt euch etwas!

Sonunda cuma. Güzel bir hafta sonu geçirin! Biraz dinlenin!

- Montag, Dienstag, Mittwoch, Donnerstag, Freitag, Samstag, Sonntag sind die sieben Tage einer Woche.
- Montag, Dienstag, Mittwoch, Donnerstag, Freitag, Samstag und Sonntag sind die sieben Wochentage.
- Montag, Dienstag, Mittwoch, Donnerstag, Freitag, Samstag und Sonntag sind die sieben Tage der Woche.

Pazartesi, salı, çarşamba, perşembe, cuma, cumartesi ve pazar haftanın yedi günüdür.

Es war in diesem Raum, wo wir letzten Freitag die Besprechung hatten.

Geçen cuma toplantıyı bu odada yapmıştık.

Ich bin froh, dass morgen Freitag ist. Es war eine lange Woche.

Yarının Cuma olmasından memnunum. Çok uzun bir haftaydı.

Tom ging Freitag Abend mit Mary aus und am Samstag Abend mit Alice.

Tom cuma gecesi Mary ile ve cumartesi gecesi Alice ile dışarı çıktı.

Montag, Dienstag, Mittwoch, Donnerstag, Freitag, Samstag, Sonntag sind die sieben Tage einer Woche.

Pazartesi, salı, çarşamba, perşembe, cuma, cumartesi ve pazar haftanın yedi günüdür.

Eine Woche hat sieben Tage: Montag, Dienstag, Mittwoch, Donnerstag, Freitag, Samstag und Sonntag.

Bir haftanın yedi günü var: Pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe, Cuma, Cumartesi ve Pazar.

„Bist du Single?“ – „Technisch gesehen schon, aber ich habe kommenden Freitag ein Date."

"Bekar mısın?" "Teknik olarak evet, ama bu cuma bir randevum var."

Am Freitag hielt mich meine Arbeitskollegin im Gespräch auf, sodass ich die Versammlung versäumte.

Cuma günü meslektaşım beni sohbete tuttu, bu yüzden toplantıyı kaçırdım.

Mein Auto hatte eine Panne heute Morgen und wird nicht vor Freitag repariert sein.

Arabam bu sabah bozuldu ve cuma gününe kadar tamir edilmeyecek.

Tom und Maria haben sich getrennt. Daher kommen sie am Freitag nicht zusammen zum Tanz.

Tom ve Mary ayrıldı, bu yüzden onlar cuma günü birlikte dansa gitmeyecekler.

Eine Sache, die du über mich wissen solltest, ist, dass ich jeden Freitag Abend Poker spiele.

Benim hakkımda bilmen gereken bir şey her cuma gecesi poker oynamamdır.

Würden Sie mich bitte am Freitag, dem 11. Juli um 10:00 Uhr morgens am Hotel abholen?

11 Temmuz Cuma günü sabah saat onda lütfen beni otelden alır mısın?

- Es waren keine Eintrittskarten für die Freitagvorstellung verfügbar.
- Es waren keine Eintrittskarten für die Vorstellung am Freitag verfügbar.

Cuma gösterisi için mevcut hiç bilet yoktu.