Examples of using "Erlaubte" in a sentence and their turkish translations:
Ben kedinin içeri girmesine izin verdim.
Tom gitmeme izin verdi.
O onu öpmesine izin verdi.
Mary Tom'un kendisini öpmesine izin verdi.
Tom asla hız limitinin üzerinde sürmez.
O onun kendisini öpmesine izin verdi.
- Onun beni öpmesine izin verdim.
- Beni öpmesine izin verdim.
Öğretmen onun eve gitmesine izin verdi.
Polis ona orada park etmesi için izin verdi.
- Kendi sözlüğünü kullanmam için bana izin verdi.
- Sözlüğünü kullanmama izin verdi.
Birincisi, karmaşık hayatın evrimleşmesine imkan sağladı.
ve geçmişte olanla yaşamama izin verdim.
Babam onunla evlenmeme izin vermedi.
Öğretmen onun eve gitmesine izin verdi.
Onun gururu onun parayı almasına izin vermedi.
Öğretmen okuldan erken ayrılmama izin verdi.
- John' un girmesini kabul etti.
- O, dün John'un girmesine izin verdi.
O, o gafı yaptığında ne yapıyordu?
Tom Mary'nin çocuklarıyla yalnız olmasına asla izin vermedi.
Babaları yalnız sinemaya gitmelerine izin vermedi.
Öğretmenimiz çalışma sırasında sözlük kullanmamıza izin verdi.
- O onun yalnız gitmesine izin verdi.
- O ona yalnız gitmesi için izin verdi.
Babası onun arkadaşları ile şehre gitmesine asla izin vermez.
Onların bahçede dolaşmasına izin verdi.
Babaları yalnız sinemaya gitmelerine izin vermedi.
Annem yurt dışına gitmem için izin verdi.