Examples of using "Eng" in a sentence and their turkish translations:
iyice artık gerilmişti
Bu çok sıkı.
Burası gittikçe daralıyor.
Burası gittikçe daralıyor.
Benim mayom çok sıkı.
Bu kemer bana çok sıkı biçimde geliyor.
Bu yaka çok sıkı.
Ayakkabılarım çok sıkı.
Bu ayakkabılar çok sıkı.
Burası gittikçe daralıyor.
Burası biraz fazla daralıyor.
Beth ile iyi arkadaşız.
Hollandaca Almanca ile yakından ilgilidir.
Uzun yıllardır yakın arkadaşız.
Tom ve Mary iyi arkadaştı.
Dünya oldu bana dar.
Bu kazak benim için çok dar.
Kar harika bir yalıtkandır. Oldukça dar, oldukça rahat.
Kanyon yarığı burada gerçekten daralıyor.
medya ile uzaktan yakından alakası bile yok
, Mısır'daki bir çatışmadan bu yana kıyasıya bir rakip
Mary dar bir kırmızı elbise giyiyordu.
Tom ve ben çok yakın arkadaşlarız.
Bu şapka benim için çok sıkıdır.
Tom ve Mary çok yakın arkadaşlar.
Bu ayakkabılar çok dar. Acıtıyorlar.
Kapı kamyon için çok dardı.
Kar harika bir yalıtkandır. Oldukça dar, oldukça rahat.
Kar harika bir yalıtkandır. Oldukça dar, oldukça rahat.
Kürklü foklarla yakından akraba olsalar da onlardan yedi kat büyüktürler.
Bu pantolon belde biraz çok dar.
Tom ve Mary koltukta birbirine çok yakın oturuyordu.
kalp ve duygular arasındaki bu bağlantı oldukça derin.
Buranın oldukça dar ve küçük olması iyi bir şey.
Buranın oldukça dar ve küçük olması iyi bir şey.
Doktorlar sigara içilmesinin kanserle çok ilgisi olduğundan şüpheleniyorlar.
Penguenler ısınmak için bir araya toplanırlar.
Ben bu pantolonları giyemem. Onlar çok sıkı.
O oldukça yakındı.
Tom ve Mary yakın arkadaşlar.
ve alacakaranlık bölgesindeki hayat Dünya iklimiyle iç içe geçmiş durumda.
Burası gittikçe daralıyor. Yılanın üstüne basmamak için dikkatli olmalıyız.
Bilimciler dünya'nın tarihi boyunca, sıcaklık ve havadaki CO2 seviyelerinin yakından bağlantılı olduğunu öğrendiler.
İki ailenin çok yakın bağları var.