Translation of "Elend" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Elend" in a sentence and their turkish translations:

Er sah elend aus.

O mutsuz görünüyordu.

Dir droht Unheil und Elend.

Şansızlık ve sefalet seni tehdit etti.

Ich fühle mich sehr elend.

Ben çok mutsuzum.

- Tom war elend.
- Tom war miserabel.

Tom perişandı.

Ein maßloses Leben führt ins Elend.

Kontrolsüz bir yaşam sefalete yol açar.

Krieg wird von Elend und Trauer begleitet.

Acı ve üzüntü savaşa eşlik eder.

Eine Erlösung von diesem Elend ist nicht absehbar.

Bu sefaletten kurtuluş düşünülemez.

Rund eine Milliarde Menschen leidet an Hunger und Elend.

Yaklaşık bir milyar insan, açlık ve yoksulluktan muzdariptir.

Wie elend dir auch zumute ist: gib nicht auf!

Ne kadar kötü hissettiğin önemli değil, vazgeçme.

Ich habe so Schreckliches zu Tom gesagt. Mir ist ganz elend zumute.

Tom hakkında böylesine berbat şeyler söyledim. Korkunç hissediyorum.

Tom war elend zumute, als Maria ihm sagte, dass sie ihn zwar gerne habe, ihn aber nicht liebe.

Tom, Mary ona kendisine düşkün olduğunu, ancak onu sevmediğini söylediğinde çok kötü hissetti.

Am Ende seines Lebens lebte Hokusai im Elend, allein mit seiner Tochter, und arbeitete bis zu seinem Tode.

Hayatının sonunda, Hokusai kızı ile sefalet içinde yalnız yaşadı ve ölünceye kadar çalıştı.

Weil der arme Ire nun ganz allein gelassen war und nicht wusste, wohin die anderen gegangen waren, blieb er einfach, wo er war, elend und gar sehr betrübt.

Yoksul İrlandalı şimdi yapayalnız bırakıldı ve diğerlerinin nereye gittiğini bilmiyordu, bu yüzden, o sadece çok üzgün ve sefil bir şekilde olduğu yerde kaldı.