Examples of using "Ankommen" in a sentence and their turkish translations:
Zamanında varacak mıyız?
Ne zaman geleceksin?
Tom'un bugün varması bekleniyor.
- Ne zaman gelecekler?
- Ne zaman varacaklar?
O yarın Paris'e varacak.
Sen gelmeden önce ben oraya geleceğim.
Mektup yarın gelecek.
Yarın zamanında geleceğim.
Gemi, ne zaman bekletiliyor?
Onları hafta sonuna kadar almalısın.
Tom yakında burada olacak.
Muhtemelen ne zaman varacağını düşünüyorsun?
Bir sürü doğum günü kartı yakında gelir.
O, 24 Haziran'da gelecek.
O bir saat içinde varacak.
İlk gelen biziz.
Dört saat içerisinde varacağım.
Oraya zamanında ulaşacağımızı düşünüyor musun?
Onların ne zaman geleceğini biliyor musun?
O yarın Paris'e varacak.
Oraya zamanında varacağımızı umalım.
Ben 23 Mayıs'ta geleceğim.
Zamanında oraya gittiğimizden emin olmak zorundayız.
Tom bir saat içinde gelir.
Tom 2.30'da Boston'a varacak.
Ne zaman varacağımız senin için önemli mi?
Nereye varacağımızı bilmiyorum.
Gemi beşe kadar gelecek.
Onun ne zaman varacağını bilmiyorum.
Ne zaman ulaşacağımı bilmiyorum.
Onlar büyük olasılıkla önümüzdeki hafta gelecekler.
Sanırım önemli olmayacak.
Trenin on dakika içinde gelmesi gerekiyor.
Şansınızı zorlamayın.
Onların büyük olasılıkla önümüzdeki hafta geleceklerini düşünüyorum.
Beş civarında oraya varacak.
Tom'un buraya ne zaman geleceğini bilmiyorum.
Şimdiye kadar oraya varmalıydılar.
Tom Mary'nin ne zaman geleceğini merak ediyordu.
Lütfen bana onun buraya ne zaman varacağını söyle.
Onun ne zaman geleceğini kesin olarak bilmiyorum.
Mektup bir hafta civarında varacak.
Tom yakında Avustralya'dan buraya varıyor olacak.
Oraya zamanında varacağımız konusunda emin olmak zorundayız.
Acele etmezseniz zamanında oraya varmayacaksınız.
Bu uçağa binersek ne zaman Sapporo'ya varacağız?
Karanlıktan önce muhtemelen oraya varacağız.
Biz muhtemelen öğlenleyin Tokyo istasyonuna varacağız.
Deneyebiliriz.
Öğleden sonra erken saatlerde Kennedy Havaalanına varmak istiyorum.
Biz oraya varmadan önce toplantı bitmiş olacak.
Gitmek zorundayım aksi halde geç varacağım.
Bu mektup onun pazartesi geleceğini söylüyor.
Kendimi geri dönüşü olmadan aşağıda bulmak istemem.
Denize ulaşan yavruların üçte birini kapacaklar.
Yarın akşam 7.00'de Haneda Havaalanına geleceğim.
Önümüzdeki ayın başında Tokyo'ya gidecek.
Tom Mary'nin ne zaman buraya geleceğinden emin değil.
Otobüs on beş dakika içinde istasyona gelecek.
Tom ne zaman buraya varacak?
Tom Mary'nin ne zaman varacağını kesin olarak söyleyemiyor.
Uçak şimdiye kadar Kansai Havaalanına varmalıydı.
Mektupta onun Tokyo'ya ne zaman varacağı yazmıyor.
Tom masasını temizlemek için tam zamanında ofise gitmek istedi.
- Uçak saat üçte varacak.
- Uçak saat üçte gelecek.
Haydi Arianna, hızlan, yoksa asla oraya ulaşamayacağız!
Hava kararmadan Londra'ya asla varamayacağız.
11 saat içinde, 7.30 gibi San Francisco'ya varacağız.
Hala oraya vaktinde varabiliriz.
Yol kalabalık bu yüzden muhtemelen söz verilen zamanda varmayacağız.
Tren saat onda gelecek.
Denemek ister misin?
Niçin bir kez daha denemiyorsun?
New York'tan gelen gemi çok geçmeden gelecek.
Müzeye gitmek için nehre doğru yürü ve oraya geldiğinde sağa dön.
Oraya zamanında varacağız gibi görünüyor.
Zor işin kimseyi öldürmediğini doğrudur ama neden işi şansa bırakalım.
Bu tren Aomori'den yarım saat geç ayrıldı, bu yüzden maalesef Tokyo'ya öğleden önce varamayacağız.
Tom muhtemelen 2.30'dan önce varacaktır.
Okula saat dokuza kadar ulaşman gerek.
Lütfen varır varmaz bana bir mektup gönder.
Sekizden önce okula varmalısın.
Boston'a vardığınızda yapmak istediğiniz ilk şeyin evi aramak olduğundan oldukça eminim.