Translation of "Alkohol" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Alkohol" in a sentence and their turkish translations:

- Trinken Sie Alkohol?
- Trinkst du Alkohol?
- Trinkt ihr Alkohol?

Alkol Kullanıyor musunuz?

Trinkst du Alkohol?

Alkol tüketir misin?

Nie wieder Alkohol!

Alkol - bir daha asla!

Trink keinen Alkohol.

Herhangi bir alkollü içki içme.

Alkohol ist gefährlich.

Alkol tehlikelidir.

- Tom trinkt große Mengen Alkohol.
- Tom trinkt Unmengen Alkohol.

Tom bol miktarda alkol içer.

- Mische keine Energiegetränke mit Alkohol!
- Mische Energydrinks nicht mit Alkohol.

Enerji içeceklerini alkolle karıştırma.

Ich trinke keinen Alkohol.

- Ben alkol içmem.
- Ben alkol kullanmam.

Alkohol schädigt die Leber.

Alkol, karaciğere zararlıdır.

Ich mag Alkohol nicht.

Ben içmeyi sevmiyorum.

Darf ich Alkohol trinken?

Alkol içebilir miyim?

Du stinkst nach Alkohol!

Alkol kokuyorsun.

Tom stank nach Alkohol.

Tom alkol kokuyordu.

Alkohol senkt die Hemmschwelle.

- Alkol kısıtlamayı düşürür.
- Alkol çekingenliği azaltır.

Alkohol löst keine Probleme.

- Alkol hiçbir sorunu çözmez.
- Alkol hiçbir sorunu halletmez.

Tom trinkt nie Alkohol.

Tom asla alkol içmez.

Er trinkt nie Alkohol.

O asla alkol içmez.

Alkohol ist eine Droge.

Alkol bir uyuşturucudur.

Äthanol ist ein Alkohol.

Etanol bir alkoldür.

Alkohol schmeckt mir nicht.

Ben alkolün tadını beğenmiyorum.

Er stank nach Alkohol.

O içki kokuyordu.

Leyla roch nach Alkohol.

Leyla alkol kokuyordu.

Tom trinkt keinen Alkohol.

Tom alkol içmez.

Rauchen und Alkohol schade ja

sigara ve alkol de çok kötü evet

Wir haben viel Alkohol getrunken.

- Çok içki içtik.
- Çok alkol aldık.

Alkohol macht die Leber kaputt.

- Alkol, karaciğere zararlıdır.
- Alkol karaciğere zarar verir.

Haben Sie etwas ohne Alkohol?

Alkolsüz bir şeyiniz var mı?

Er trinkt zu viel Alkohol.

Çok alkol alıyor.

Dieses Bier enthält 5% Alkohol.

Bu bira %5 alkol içermektedir.

Dieses Auto fährt mit Alkohol.

Bu araba alkolle çalışır.

Ich kann keinen Alkohol trinken.

Alkol içemem.

Darfst du schon Alkohol trinken?

Artık alkol almana izin var mı?

- In diesem Laden wird Alkohol nicht verkauft.
- In diesem Laden wird kein Alkohol verkauft.
- In diesem Geschäft wird kein Alkohol vertrieben.

Bu dükkânda likör satılmaz.

- Du solltest besser keinen Alkohol mehr trinken.
- Sie sollten besser keinen Alkohol mehr trinken.
- Ihr solltet besser keinen Alkohol mehr trinken.

Artık alkol içmesen iyi olur.

- Auf dem Universitätsgelände ist kein Alkohol erlaubt.
- Auf dem Hochschulgelände ist kein Alkohol erlaubt.

Kampüste alkole izin verilmez.

Bakterien vermehren sich in Alkohol nicht.

Bakteri alkolde çoğalmaz.

Ich mache mir nichts aus Alkohol.

Alkollü içeceklerden hoşlanmam.

Alkohol ist schädlich für die Gesundheit.

Alkol sağlık için zararlıdır.

Auch Alkohol ist in Deutschland günstig.

Alkol Almanya'da da ucuzdur.

Hast du schon mal Alkohol getrunken?

Daha önce hiç alkol aldınız mı?

Alkohol ist schädlich für die Leber.

Alkol, karaciğere zararlıdır.

Ich hasse den Geruch von Alkohol.

Alkol kokusundan nefret ederim.

Ich habe noch nie Alkohol getrunken.

Daha önce hiç içki içmedim.

- Es ist mir nicht gestattet, Alkohol zu trinken.
- Es ist mir nicht erlaubt, Alkohol zu trinken.
- Der Genuss von Alkohol ist mir nicht gestattet.

Alkol almama izin verilmez.

Medikamente und Alkohol vertragen sich häufig nicht.

İlaç ve alkol çoğu zaman karışmaz.

Der Alkohol begann, sein Leben zu beherrschen.

Alkol onun hayatını devraldı.

Ein einziges Glas Alkohol erhöht das Krebsrisiko.

Tek bir bardak alkol kanser riskini artırır.

Tom kann nicht aufhören, Alkohol zu trinken.

Tom alkol almayı durduramaz.

Er trinkt nie Alkohol, außer zu besonderen Anlässen.

Özel durumlar dışında asla içmez.

„Mein Vater trinkt keinen Alkohol.“ – „Meiner auch nicht.“

"Benim babam içki içmez." "Benim babam da."

Ich mag keinen Alkohol, weil der nicht schmeckt.

Tadı kötü olduğu için alkolden hoşlanmıyorum.

Er schwur, dass er keinen Alkohol mehr trinken würde.

O artık içmeyeceğine yemin etti.

- Er hat früher getrunken.
- Er hat früher Alkohol getrunken.

O eskiden içerdi.

Mein Problem ist nicht der Alkohol, sondern das Rauchen.

Benim sorunum içki içmek değil, sigara içmek.

Toms Mutter verstarb jung aufgrund übermäßigen Alkohol- und Zigarettenkonsums.

Tom'un annesi çok fazla içki içtiği ve sigara içtiği için genç öldü.

- Ihr Atem stinkt nach Alkohol.
- Sie hat eine Fahne.

Onun nefesi alkol kokuyor.

Tom hat mehr Alkohol als Essen in seinem Kühlschrank.

Tom'un buzdolabında yiyecekten çok içki var.

- Ich trinke fast nie.
- Ich trinke fast nie Alkohol.

Neredeyse hiç içki içmem.

Sechzig Prozent der erwachsenen japanischen Männer trinken regelmäßig Alkohol.

Yetişkin Japon erkeklerinin yüzde altmışı düzenli olarak alkollü içecek içerler.

Man benötigt eine hohe Konzentration an Alkohol, damit es funktioniert.

Ama işe yaraması için yüksek bir alkol seviyesinde bir konstantrasyona ihtiyacınız var.

Der Arzt sagt, ich solle die Finger von Alkohol lassen.

Doktor bana alkole dokunmamamı söyledi.

Mein Onkel trank weiter Alkohol, trotz des Ratschlags seines Arztes.

Tom doktorunun tavsiyesine rağmen içmeye devam etti.

Tom ist noch nicht alt genug, um Alkohol zu trinken.

Tom içmek için yeterince yaşlı değil.

- Wo ist der ganze Alkohol?
- Wo ist der ganze Schnaps?

Bütün likör nerede?

Nach dem Tod seines Vaters verfiel Tom stark dem Alkohol.

Babası öldükten sonra Tom ağır biçimde içki içmeye başladı.

Es gibt einen Platz in meiner Leber nur für dich, Alkohol.

Karaciğerimde sadece senin için bir köşem var, alkol.

Meiner Meinung nach ist Alkohol nicht notwendigerweise schlecht für die Gesundheit.

Bence, alkol sağlığınız için mutlaka kötü değildir.

- Tom trinkt gar keine alkoholischen Getränke.
- Tom trinkt gar keinen Alkohol.

Tom alkollü içkileri hiç içmez.

Schlechte Angewohnheit; War es nicht eine Zigarette und Alkohol von der Straße?

kötü alışkanlık; sokaktan edineceği sigara ve alkol değil miydi?

Alkohol ist die Antwort. Ich kann mich nicht an die Frage erinnern.

Alkol cevaptır. Soruyu hatırlayamıyorum.

Die CDC (Centers for Disease Control) empfiehlt Handdesinfektionsmittel mit mindestens 60% Alkohol.

CDC(Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezleri) en az %60 alkol içeren el dezenfektanlarını tavsiye ediyor.

- In Maßen genossen, ist Alkohol nicht schädlich.
- Alkoholgenuss in Maßen ist nicht schädlich.

Ölçülü içilirse, alkol zararlı değildir.

- Haben Sie Getränke ohne Alkohol?
- Haben Sie nichtalkoholische Getränke?
- Habt ihr nichtalkoholische Getränke?

Alkolsüz içkin var mı?

- Haben Sie Getränke ohne Alkohol?
- Haben Sie nichtalkoholische Getränke?
- Haben Sie alkoholfreie Getränke?

Alkolsüz içecekleriniz var mı ?

Ich ziehe Kekse und Süßigkeiten dem Alkohol vor, aber ich trinke durchaus mal was.

Kurabiyeleri ve şekerlemeleri alkole tercih ederim ama içerim.

Aber selbst mit 60% Alkohol, empfiehlt die CDC trotzdem, dass man Seife benutzen sollte.

Ancak %60 alkolle bile CDC, eğer imkan varsa sabun kullanmanızı öneriyor

- Haben Sie Getränke ohne Alkohol?
- Haben Sie nichtalkoholische Getränke?
- Habt ihr nichtalkoholische Getränke?
- Haben Sie alkoholfreie Getränke?

Hiç alkolsüz içeceğin var mı?

Als ich über die schweren Auswirkungen von Alkohol gelesen hatte, habe ich beschlossen, nichts mehr zu lesen.

Alkolin kötü yan etkilerini okuduktan sonra, okumaya son vermeye karar verdim.

Sie trinkt fast täglich alkoholfreies Bier, weil Bier ihr Lieblingsgetränk ist, sie ja aber nicht täglich Alkohol trinken will.

Neredeyse her gün alkolsüz bira içiyor çünkü bira onun en sevdiği içecek fakat her gün alkol içmek istemiyor.

- Weder trinke ich, noch rauche ich.
- Ich trinke nicht, und ich rauche auch nicht.
- Weder dem Alkohol noch dem Tabak hange ich an.

Ne içki içerim ne de sigara içerim.