Translation of "Rücken" in Turkish

0.011 sec.

Examples of using "Rücken" in a sentence and their turkish translations:

- Sie massierte seinen Rücken.
- Sie massierte ihm den Rücken.

Onun sırtına masaj yaptı.

- Ich habe einen verspannten Rücken.
- Mein Rücken ist verspannt.

Sırtım gergin.

- Mein Rücken schmerzt wieder.
- Mein Rücken tut wieder weh.

Sırtım tekrar acıyor.

- Ich habe Rückenschmerzen.
- Mein Rücken tut weh.
- Mein Rücken schmerzt.
- Mir tut der Rücken weh.

Sırtım ağrıyor.

- Er klopfte ihr auf den Rücken.
- Er tätschelte ihren Rücken.

O onun sırtını sıvazladı.

Kleinfamilien rücken enger zusammen.

Küçük aileler birbirlerine yaklaşır.

Sie nehmen ihren Rücken

alıyorlar sırtlarına

Mein Rücken schmerzt etwas.

Sırtımda biraz ağrım var.

Mach deinen Rücken gerade!

Sırtınızı dik tutun.

- Mein Rücken bringt mich noch um.
- Mein Rücken bringt mich um!

Sırtım beni öldürüyor.

- Er lag auf dem Rücken.
- Er hat auf dem Rücken gelegen.

O sırt üstü yatıyordu.

Tom versteckt etwas hinterm Rücken.

Tom'un arkasında saklı bir şeyi var.

Er massierte ihr den Rücken.

Onun sırtına masaj yaptı.

Tom schläft auf dem Rücken.

Tom sırtüstü uyur.

Sie schläft auf dem Rücken.

O sırtüstü uyuyor.

Mein Rücken schmerzt immer noch.

Sırtım hala ağrıyor.

Ich habe einen steifen Rücken.

Sırtım serttir.

- Ich täte nie etwas hinter deinem Rücken.
- Ich täte nie etwas hinter eurem Rücken.
- Ich täte nie etwas hinter Ihrem Rücken.

Asla arkandan bir şey yapmam.

- Ich habe einen heftigen Schmerz im Rücken.
- Ich habe einen starken Schmerz im Rücken.

Sırtımda kötü bir ağrı var.

Um das in Perspektive zu rücken:

Şimdi bunu biraz irdeleyelim,

Tom legte sich auf den Rücken.

Tom sırtüstü uzandı.

Tom versteckte etwas hinter seinem Rücken.

Tom arkasında bir şey saklıyordu.

Sie klopfte sich auf den Rücken.

O onun sırtını sıvazladı.

Kannst du mir den Rücken scheuern?

Sırtımı ovalayabilir misin?

Tom schläft normalerweise auf dem Rücken.

Tom genellikle sırtüstü uyur.

Er legte sich auf den Rücken.

O sırtüstü uzandı.

Könntest du mir den Rücken kratzen?

Sırtımı kaşıyabilir misin?

Würdest du mir den Rücken eincremen?

Sırtıma biraz losyon sürer misin?

Sie drehte mir den Rücken zu.

O arkasını bana döndü.

Mein Rücken tut immer noch weh.

Sırtım hala ağrıyor.

Tom trug Mary auf seinem Rücken.

Tom, Mary'yi sırtında taşıdı.

- Er legte sich eine Wärmeflasche auf den Rücken.
- Er legte ihm eine Wärmeflasche auf den Rücken.
- Er legte ihm eine Wärmflasche auf den Rücken.
- Er legte sich eine Wärmflasche auf den Rücken.

O, sırtına bir sıcak su şişesi koydu.

Wenn er es auf dem Rücken trägt, löst sich die Raupe nicht von seinem Rücken

onu sırtında taşıyor tırtılın sırtından inmiyor

- Mein Rücken tut immer noch weh.
- Mein Rücken schmerzt immer noch.
- Ich habe noch immer Rückenschmerzen.

- Sırtım hâlâ acıyor.
- Sırtım hala ağrıyor.

- Ich trug die schwere Tasche auf meinem Rücken.
- Ich trug den schweren Sack auf meinem Rücken.

Ağır çantayı sırtımda taşıdım.

Sie leben auf dem Rücken dieser Raupen

bu tırtılların sırtında yaşıyorlar

Sie halten ihre Läuse auf dem Rücken

alıyorlar sırtlarına bitlerini devam

Ein Schauer jagte mir über den Rücken.

Üstüme bir ürperti geldi.

Rede nicht über andere hinter ihrem Rücken.

İnsanların arkasından konuşmamalısın.

Wir stehen mit dem Rücken zur Wand.

Biz iflasın eşiğindeyiz.

Sie trägt einen Rucksack auf dem Rücken.

O, sırtında bir sırt çantası taşıyor.

Sie trug ein Baby auf dem Rücken.

O, sırtında bir bebek taşıdı.

Sag so etwas nicht hinter ihrem Rücken.

Onun arkasından böyle bir şey söyleme!

Sag so etwas nicht hinter ihrem Rücken!

Onun yokluğunda böyle bir şey söyleme.

Er trug seinen Großvater auf dem Rücken.

Dedesini sırtında taşıdı.

Sie lachen hinter seinem Rücken über ihn.

Onun arkasından ona gülerler.

Er stand mit dem Rücken zur Mauer.

Sırtını duvara dayamış duruyordu.

Er fühlte einen Schmerz in seinem Rücken.

O, sırtında bir ağrı hissetti.

Tom verbarg das Buch hinter seinem Rücken.

Tom kitabı arkasına sakladı.

Tom redete über Maria hinter ihrem Rücken.

Tom, Mary'nin arkasından konuştu.

Tom trug seinen Sohn auf dem Rücken.

Tom sırtında oğlunu taşıyordu.

Was versteckst du da hinter deinem Rücken?

Arkanda saklı ne var?

Man kann seinen eigenen Rücken nicht sehen.

Kendi sırtını göremezsin.

Maria trug ihren Sohn auf dem Rücken.

Mary, oğlunu sırtında taşıdı.

Tom fühlte einen Schauer den Rücken hinunterlaufen.

Tom omurgasına giden bir ürperti hissetti.

Sie glaubt, ich schwatzte hinter ihrem Rücken.

Onun arkasından dedikodu yaptığımı düşünüyor.

Ein Schweißtropfen lief ihm über den Rücken.

Sırtından bir damla ter aktı.

Sie trug das Baby auf ihrem Rücken.

Bebeği sırtında taşıyordu.

Er lag auf dem Rücken am Strand.

O, plajda sırtüstü yatıyordu.

Die Patientin liegt flach auf dem Rücken.

Hasta sırtüstü uzanıyor.

Tom hat ein Schlangentattoo auf dem Rücken.

Tom'un sırtında bir yılan dövmesi var.

Tom verbarg einige Zettel hinter seinem Rücken.

Tom arkasında bazı belgeler sakladı.

Tom muss sich am Rücken operieren lassen.

Tom sırtından bir ameliyat olmak zorunda.

Toms Hände waren hinter seinem Rücken gefesselt.

Tom'un elleri arkasında bağlıydı.

Tom fühlte einen Schmerz in seinem Rücken.

Tom sırtında bir ağrı hissetti.

Tom starb mit einem Messer im Rücken.

Tom, sırtında bir bıçakla öldü.

Ich fühle etwas auf meinem Rücken hochklettern.

Sırtımda bir şeylerin olduğunu hissediyorum.

Ich fühle, wie etwas meinen Rücken hochkriecht.

Sırtıma bir şeylerin tırmandığını hissediyorum.

Sie trug ihren Sohn auf dem Rücken.

Oğlunu sırtında taşıdı.

Ich spürte, wie etwas über meinen Rücken krabbelte.

Sırtımda bir şeyin süründüğünü hissettim.

Ich kann mir nicht selbst den Rücken massieren.

Tek başıma sırtıma masaj yapamam.

- Ich habe Rückenschmerzen.
- Mir tut der Rücken weh.

Sırtımda bir ağrım var.

Du kannst Tom nicht in den Rücken schießen.

- Tom'u arkasından vuramazsın.
- Tom'u sırtından vuramazsın.

Die Mädchen tuschelten hinter ihrem Rücken über sie.

Kızlar onun hakkında onun arkasından konuştular.

Tom wurde ein Messer in den Rücken gerammt.

- Tom'a kalleşlik edildi.
- Tom sırtından bıçaklandı.

Ihm wurde ein Messer in den Rücken gerammt.

O sırtından bıçaklandı.

Die Entführer fesselten Toms Hände hinter seinem Rücken.

Çocuk hırsızları Tom'un ellerini arkasından bağladılar.

Er kehrte den alten Traditionen den Rücken zu.

O, eski geleneğe sırtını döndü.

Einer von ihnen schlug mir auf den Rücken.

Birisi sırtıma vurdu.

He! Was versteckst du da hinter deinem Rücken?

Hey, arkanda ne saklıyorsun?

Er kann Leute nur hinter deren Rücken kritisieren.

O, kişileri sadece arkalarından eleştirebilir.

„Was versteckst du da hinter dem Rücken?“ – „Nichts.“

- "Arkanda ne saklıyorsun?" "Hiçbir şey."
- "Arkanda ne gizliyorsun?" "Hiçbir şey."

Bären scheuern sich oft den Rücken an Baumstämmen.

Ayılar genellikle sırtlarını ağaç gövdelerinde kaşırlar.

- Zeige mir, was du da hinter deinem Rücken versteckst!
- Zeigen Sie mir, was Sie da hinter Ihrem Rücken verstecken!

Arkanızda ne sakladığınızı bana gösterin!

Du solltest hinter seinem Rücken nicht über Jack reden.

Jack'in arkasından konuşmamalısın.

Redet nicht hinter dem Rücken anderer Leute über sie.

Onların arkalarından insanlar hakkında konuşma.

Tom machte sich über Maria hinter ihrem Rücken lustig.

Tom arkasından Mary'yle dalga geçti.

Könnten Sie wohl rücken, um etwas Platz zu schaffen?

Biraz yer açmak için kenara çekilebilir misiniz lütfen?

Der Polizist legte Tom hinter dem Rücken Handschellen an.

Polis, Tom'un ellerini arkasından kelepçeledi.