Translation of "100" in Turkish

0.016 sec.

Examples of using "100" in a sentence and their turkish translations:

Mann Nummer 100

100 numaralı adam

100 Millionen Bäume verschwanden

100 milyon ağaç yok oldu

Ich schulde ihm 100 $.

Ona 100 dolar borçluyum.

100 Jahre nach Darwins Brief

Fakat Darwin'in mektubundan 100 yıl sonra,

Plötzlich wurden 100 Arbeiter entlassen.

Birdenbire, 100 işçi işten çıkarıldı.

Ich muss 100 Seiten drucken.

100 sayfa yazdırmak zorundayım.

Ein Meter sind 100 Zentimeter.

Bir metre yüz santimetredir.

Ich schulde ihm 100 Yen.

Ona 100 yen borçluyum.

Dieser Apfelsaft ist 100 % naturrein.

Bu elma suyu %100 saftır.

Er ist 100 Jahre alt.

O yüz yaşında.

Sie ist 100 Jahre alt.

O yüz yaşında.

Er hat höchstens 100 Dollar.

Onun en fazla 100 doları var.

10 plus 10 ist 100.

- 10 artı 10 eşittir 100.
- Bir-sıfır artı bir-sıfır eşittir bir-sıfır-sıfır.

Und bis zu 100 Jahre alt.

100 yıla kadar da yaşayabilir.

Seine Länge beträgt maximal 100 Meter

uzunluğu da maksimum 100 metredir

Aber mindestens 100 Kilometer entfernt gebracht

fakat en az 100 kilometre uzaklıktan getiriliyor

100 mal von sich selbst wiegen

kendinden 100 kat ağırlığındaki

Der Bahnhof ist 100 Meter entfernt.

İstasyon 100 metre uzaklıktadır.

Die Schwestern wurden 100 Jahre alt.

Kız kardeşler 100 yaşına kadar yaşadı.

Ich verdiene 100 Euro pro Tag.

Günde 100 avro kazanırım.

100 Euro für den ganzen Tag.

Tüm gün için 100 Euro.

Was ist die Quadratwurzel aus 100?

100'ün kare kökü kaç?

Ich bin bei dir 100%, Tom.

%100 seninle birlikteyim, Tom.

Der 100-Meter-Champion ist Jamaikaner.

Yüz metre şampiyonu Jamaikalıdır.

Das hat sich in 100 Jahren geändert

yani 100 yılda değiştirdiği

Die Rechnung belief sich auf 100 Dollar.

Fatura 100 dolar tuttu.

Über 100 Personen waren auf der Party.

Partide 100'ün üzerinde kişi vardı.

Seine Schulden beliefen sich auf 100 Dollar.

Onun borcu 100 dolara geldi.

Es sind über 100 Personen im Raum.

Odada 100'den fazla insan var.

Maria verschickt am Tag etwa 100 Textnachrichten.

Mary bir günde yaklaşık 100 cep telefonu mesajı göndermektedir.

Wir kennen mehr als 100 Milliarden Galaxien.

Biz 100 milyardan fazla galaksi biliyoruz.

- Wasser kocht bei 100 Grad Celsius.
- Wasser siedet bei 100 Grad Celsius.
- Wasser siedet bei 100 °C.

Su 100 santigrat derecede kaynar.

Heute verbrauchen wir tagtäglich 100 Millionen Barrel Öl.

Bugün, günde 100 milyon varil petrol kullanıyoruz.

Ich binde es hier herum. 100 Prozent Baumwolle.

Ve bunu buraya saracağız. Yüzde yüz pamuk.

Schutz finden sie 100 Meter unterhalb der Felskante.

Güvenlik için uçurumun kenarından 100 metre aşağı inmeleri gerek.

Die Siedetemperatur von Wasser beträgt 100 Grad Celsius.

Su, 100 santigrat derece sıcaklıkta kaynar.

Er kann 100 Meter in zwölf Sekunden laufen.

- 100 metreyi on iki saniyede koşabilir.
- On iki saniyede 100 metre koşabilir.

Mein altes Auto hat mir 100 Dollar eingebracht.

Benim eski arabam bana 100 dolar getirdi.

Bill legte 100 Dollar für seine Reise beiseite.

Bill, gezisi için bir kenara yüz dolar koydu.

Er kann 100 Meter in 12 Sekunden laufen.

100 metreyi 12 saniyede koşabilir.

Ein Flug zur Insel kostet Sie 100 Dollar.

Adaya uçmak sana 100 dolara mal olacak.

Dann werden Jungs in 50 Jahren, in 100 Jahren,

belki elli, belki yüz yıl sonra çocuklar

Ein Menschenleben hingegen dauert oft weniger als 100 Jahre.

ama insan yaşamı genellikle 100 yıldan daha az sürer.

Im Sprint ist er über 100 km/h schnell.

Saatte 100 kilometreyi geçen sprintler atabiliyor.

Ist das, was ich sage, zu 100 Prozent richtig?

Söylediklerim yüzde yüz doğru mudur?

- Sie sparte 100 Dollar.
- Sie hat hundert Dollar gespart.

O, yüz dolar biriktirdi.

Er hatte nicht mehr als 100 Yen bei sich.

Yanında 100 Yen'den fazla yoktu.

Um meinen Computer zu kaufen, musste ich 100 € zahlen.

Bilgisayarımı almak için yüz dolar ödemek zorunda kaldım.

In der Milchstraße gibt es über 100 Milliarden Sterne.

Samanyolu galaksisinde 100 milyarın üstünde yıldız vardır.

Der Tacho zeigt jetzt 100 Meilen pro Stunde an.

Hızölçer şu anda saatte 100 mili gösteriyor.

Aber ich weiß zu 100 Prozent, dass sie genießbar sind.

Ama yüzde yüz bildiğim şey, yemenin güvenli olduğu

Mir fehlen noch etwa 100 Meter. Das schaffe ich nie.

Hâlâ yüz metrelik mesafe var. Bunu yapmamın imkânı yok.

Jedes Weibchen kann bis zu 100 Junge zur Welt bringen.

Her bir dişi 100'ün üzerinde yavru doğurabilir.

Irgendwann, etwa 100 Tage später, war der Arm wieder nachgewachsen.

Nihayetinde, yaklaşık 100 gün sonra, kol tamamen yeniden büyümüştü.

Die Stahlproduktion erreichte im vergangenen Jahr schätzungsweise 100 Millionen Tonnen.

Çelik üretimi geçen yıl tahmini olarak 100 milyon tona ulaştı.

Unser Lehrer hat gesagt dass Wasser bei 100 Grad siedet.

Öğretmenimiz suyun 100ºC derecede kaynadığını söyledi.

Ich fürchte, der Verlust beläuft sich auf 100 Millionen Dollar.

Korkarım ki kayıp bir milyon dolar tutacaktır.

- Ich verdiene 100 Euro pro Tag.
- Ich verdiene 100 Euro am Tag.
- Ich verdiene hundert Euro am Tag.
- Ich verdiene hundert Euro pro Tag.

Günde 100 avro kazanıyorum.

Sein Ruf erklingt in der ruhigen Nachtluft über 100 m weit.

Çığlığı, durgun gecede 100 metrenin ötesine kadar ulaşıyor.

Ihre nächste Chance auf Nahrung könnte über 100 km entfernt sein.

Ama beslenecek en yakın yerlerin uzaklığı 100 kilometreyi aşabiliyor.

Ich frage mich, wie lange ich mit 100 Dollar hinkommen werde.

100 dolar beni ne kadar taşıyacak merak ediyorum.

Er rechnete sich aus, dass es ihn 100 Dollar kosten würde.

Bunun ona 100 dolara mal olacağını hesap etti.

- Das Wasser kocht bei 100 Grad.
- Wasser siedet bei 100 °C.

Su 100 derecede kaynar.

- Wasser kocht bei 100 Grad Celsius.
- Wasser siedet bei 100 °C.

Su 100 santigrat derecede kaynar.

- Ich stimme dir hundertprozentig zu.
- Ich stimme dir 100%ig zu.

Sana yüzde 100 katılıyorum.

Sie ist zwei Jahre alt, aber kann schon bis 100 zählen.

O iki yaşında, ama şimdiden 100'e kadar sayabiliyor.

Wenn ich 100 Jahre alt werde, werde ich im Jahr 2103 leben.

100 yaşına kadar yaşarsam 2103'te de hayatta olacağım.

Es liegen immer noch 100 Meter vor mir. Das schaffe ich nie.

Hâlâ yüz metrelik mesafe var. Bunu yapmamın imkânı yok.

- Was sind schon 100 Dollar wert?
- Hundert Dollar sind doch gar nichts!

Yüz dolar sadece bozuk para.

Wissenschaftler nehmen an, dass um die 100 Millionen Kometen die Somme umkreisen.

Bilim insanları güneşin yörüngesinde yaklaşık 100 milyon kuyruklu yıldız olduğunu düşünüyorlar.

Welches Lied der „Besten 100“ des vergangenen Jahres gefällt dir am besten?

Geçen yılın ilk 100'ünde en sevdiğiniz şarkı nedir?

„Ich kann jetzt auf Französisch von 1 bis 100 zählen.“ - „Oh, super! Kannst du auch von 100 bis 1 rückwärts zählen?“ - „Äh, nein, das kann ich noch nicht.“

"Ben şimdi Fransızca 1'den 100'e kadar sayabilirim." "Vay bu harika. Peki 100'den 1 kadar geriye doğru saymaya ne dersin?" "Hayır, o benim için hala imkansız."

Die Zahl der Opfer bei diesem Unfall betrug 5 Tote und 100 Verletzte.

Kaza bilançosu; 5 kişi öldü ve 100 kişi yaralandı idi.

Tom fährt mit 100 km/h auf der Autobahn, um Sprit zu sparen.

Tom yakıt tasarrufu yapmak için otoyolda saatte 60 mil hızla sürer.

Ja, das Wasser sieht tief genug aus, aber man kann nie 100% sicher sein.

Evet, su yeterince derin görünüyor, ama asla yüzde 100 emin olamazsınız.

Ja, das Wasser sieht tief genug aus, aber man kann niemals 100% sicher sein.

Evet, su yeterince derin görünüyor, ama asla yüzde 100 emin olamazsınız.

Der französische Truppen in nur 8 Tagen fast 100 Meilen durch die Berge vorrückten.

Fransız birliklerinin dağlardan sadece 8 günde neredeyse 100 mil ilerlediklerini gören ünlü Alpler geçişini planladı .

Etwa 100 Muscheln und Steine sammelte... …und seine Arme über seinem verletzlichen Kopf verschränkte.

belki 100 tane kabuk ve taşı toplamış, kollarını da savunmasız kafasının üzerine doğru katlıyor.

Doch, nehmen wir mal an, dass man zu 100% sicher nicht das Virus hat.

Ama diyelim ki kesinlikle, %100 virüse sahip değilsiniz.

Dieses Buch wurde in 36 Sprachen übersetzt und weltweit in über 100 Ländern veröffentlicht.

Bu kitap 36 dile çevrildi ve tüm dünyada 100 ülkeden daha fazlasında yayınlandı.

- Dieser Automat nimmt nur Hundertyenstücke an.
- Dieser Automat nimmt nur 100-Yen-Münzen an.

Bu otomat sadece yüz yen'lik madeni paraları alıyor.

Dies ist der Teil, der es von den 100 Pramits trennt, die danach kommen werden

ondan sonra gelecek olan 100 pramitten onu ayıran kısım ise bu

Ich bin nicht 100 % sicher, wie stark dieses Seil ist. Wie lange es schon hier hängt.

Ne kadar dayanıklı olduğundan yüzde 100 emin değilim. Ne süredir orada olduğundan da.

- Sie ist erst zwei, aber sie kann schon bis 100 zählen.
- Sie ist zwei Jahre alt, aber kann schon bis 100 zählen.
- Sie ist erst zwei Jahre alt, aber sie kann schon bis hundert zählen.

O iki yaşında, ama şimdiden 100'e kadar sayabiliyor.

Dieses eineinhalb Meter große, 100 Kilo schwere Säugetier ist immens stark und kann leicht tödliche Wunden verursachen.

1,5 metre uzunluğundaki, 100 kiloluk bu görkemli memeli, çok rahat bir şekilde ölümcül yaralar verebilir.

In der Milchstraßengalaxie gibt es über 100 Milliarden Sterne. Wollte man diese einzeln zählen, so würde das über 3000 Jahre dauern!

Samanyolu galaksisinde 100 milyardan çok yıldız vardır. Eğer onları tek tek saymaya çalışsaydınız bu 3000 yıldan fazla sürerdi!

Fortschritte in Wissenschaft, Technik und anderen Bereichen der Gesellschaft in den letzten 100 Jahren haben der Lebensqualität sowohl Vorteile als auch Nachteile eingebracht.

Son 100 yılın bilim ve teknoloji ve topluluğun diğer alanlarındaki gelişmeler hayat kalitesine hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdi.

- Sie ist erst zwei Jahre alt, aber sie kann schon bis 100 zählen.
- Sie ist erst zwei Jahre alt, aber schon in der Lage, bis hundert zu zählen.

O sadece iki yaşında, ama 100'e kadar sayabiliyor.

Heute wissen junge Menschen schon zwei Jahre nach dem Abi nur noch zehn Prozent von dem, was sie in der Schule gelernt haben. Das ist doch verrückt! Wir müssen 100 Prozent anstreben.

Ortaokul diplomalarını aldıktan sadece iki yıl sonra, bugün genç insanlar okulda öğrendiklerinin sadece yüzde onunu biliyorlar. Bu çılgınca! Yüzde yüz için çaba göstermeliyiz.