Translation of "Repérer" in Turkish

- Je regardai alentour, espérant repérer un visage amical.
- J'ai regardé alentour, espérant repérer un visage amical.

Ben samimi bir yüz görmeyi umarak etrafa baktım.

Et repérer facilement quelqu'un qui nous mentionne.

adınızı vurgular hâle getirdik ki görmek daha kolay olsun.

Très frustrant, au début. Tellement dures à repérer.

Başta çok sinir bozucuydu. Fark etmesi çok zor.

L'étoile du nord est très facile à repérer.

Kuzey yıldızını bulmak çok kolaydır.

Lui permettant de repérer sa proie avec une précision mortelle.

Böylece avının yerini ölümcül bir nokta atışıyla belirliyor.

On peut repérer Tom facilement parce qu'il est très grand.

Tom'u kolaylıkla tanıyabilirsin çünkü o çok uzun.

Mais difficile de se repérer la nuit dans les vastes dunes monotones.

Fakat bu engin, tekdüze kumullarda karanlıkta yol bulmak zor.

Les rainettes ponctuées ont un moyen ingénieux de se repérer entre elles.

Benekli ağaç kurbağaları, geceleri birbirlerini dâhiyane bir şekilde görüyor.

Des étoiles brillantes et des constellations, afin de se repérer avec une précision chirurgicale.

Parlak yıldızlar ile takımyıldızlarının. Böylece nokta atışıyla yerini bulur.

Les lumières des villes éclipsent le ciel nocturne, empêchant les animaux de se repérer grâce aux étoiles.

Şehir ışıkları gece gökyüzünü aydınlığa boğduğundan hayvanlar, yıldızlara bakarak yol bulamaz oluyor.

- Il nous a fallu plusieurs jours pour repérer le problème.
- Il nous a fallu des jours pour trouver le problème.

- Sorunu tespit etmek günlerimizi aldı.
- Sorunu tespit etmemiz günler sürdü.

Le travail de Clyde Tombaugh consistait à photographier à chaque fois un petit bout du ciel étoilé. Il devait ensuite examiner et comparer soigneusement les photos afin de repérer un point lumineux mobile non identifié qui pourrait être une planète.

Clyde Tombaugh'ın işi bir seferde gece gökyüzünün küçük bir parçasını fotoğraflamaktı . Daha sonra bir gezegen olabilecek bir ışığın tanımlanamayan hareket eden noktasını tespit etmek amacıyla fotoğrafları dikkatlice incelemek ve karşılaştırmak zorunda kaldı.