Translation of "Pic" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Pic" in a sentence and their turkish translations:

C'est à pic, ici !

Vay canına, devasa bir uçurum.

C'est complètement à pic.

Burası dik bir uçurum.

J'entends un pic-vert.

Bir ağaçkakan duyuyorum.

C'est vraiment à pic, là.

Vay canına, devasa bir şelale var!

J'ai senti comme une piqûre... Pic !

Sanki biri iğne sokmuş gibi oldu... Tak!

Et leur arrivée tombe à pic.

Varış zamanlarını da mükemmelleştirmiş durumdalar.

Nous avons observé un pic d'engagement temporaire

Katılımda geçici bir artış gördük

Mais sommes finalement parvenus à gravir le pic.

...zirveye ulaşmayı başardılar.

Je me rends à un pic-nic demain.

Yarın pikniğe gidiyorum.

Les prix ont atteint un pic de treize ans.

Fiyatlar on üç yılın doruk noktasına çıktı.

Le pic d'entrepreneuriat que vous observez partout en Asie actuellement.

bugün tüm Asya'da gördüğünüz girişimciliğin yükselişini açıklayabilir.

Fais attention à la marche, les escaliers sont à pic.

Adımına dikkat et, merdivenler diktir.

- Ça arrive à point nommé.
- C'est utile.
- Ça tombe à pic.

O işe yarar.

Tom et Mary préparent un pic-nique au bord du lac.

Tom ve Mary gölde bir piknik planlıyorlar.

- Les actions ont atteint un nouveau pic.
- Les actions ont atteint un nouveau sommet.

Hisse senetleri yeni bir zirve yaptı.

Un pic est un outil à long manche utilisé pour entamer les surfaces de sol dur.

Bir kazma sert zemin yüzeyleri parçalamak için kullanılan uzun saplı bir araçtır.