Translation of "Partagé" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Partagé" in a sentence and their turkish translations:

Nous avons tout partagé.

Biz her şeyi paylaştık.

On a partagé l'addition.

Faturayı böldük.

Le sentiment est partagé.

Duygu karşılıklıdır.

LA : J'ai partagé avec Caitlin

LA: Ben de Caitlin'a

Il a partagé ma joie.

O benim mutluluğumu paylaştı.

Nous avons partagé des idées.

Biz fikirleri paylaştık.

- Ils partagèrent l'argent.
- Elles partagèrent l'argent.
- Ils ont partagé l'argent.
- Elles ont partagé l'argent.

Onlar parayı paylaştı.

Nous avons partagé l'argent entre nous.

- Biz parayı aramızda paylaştık.
- Parayı kendi aramızda bölüştük.

J'ai partagé une chambre avec lui.

Odamı onunla paylaştım.

Les voleurs ont partagé leur butin.

Hırsızlar ganimetlerini böldü.

Ils ont partagé la note équitablement.

- Onlar hesabı eşit olarak bölüştüler.
- Onlar hesabı eşit olarak bölüşürler.
- Hesabı eşit olarak bölüştüler.
- Hesabı eşit olarak bölüşürler.

J'ai partagé ma chambre avec Sysko.

Ben odamı sysko ile paylaştım.

J’ai partagé l’argent avec mon pote.

Parayı arkadaşımla yarı yarıya paylaştım.

Il a partagé sa soupe avec moi.

O, çorbasını benimle paylaştı.

Le bonheur n'existe que quand il est partagé.

Mutluluk sadece paylaşıldığında gerçektir.

Nous avons partagé des moments joyeux et importants.

Mutlu ve önemli anlarımızı paylaştık.

Tom et Mary ont partagé l'argent entre eux.

Tom ve Mary parayı kendi aralarında paylaştılar.

Il a partagé les pommes entre nous cinq.

Elmaları beşimiz arasında paylaştırdı.

Mère a partagé le gâteau en trois parts.

- Anne pastayı üç parçaya böldü.
- Annem pastayı üç parçaya böldü.

Elle a partagé le gâteau entre les deux personnes.

İki kişi arasında pastayı böldü.

Les jeux vidéo sont comme un feu de camp partagé.

Oyunlar, kamp ateşi gibidir.

Les gens ont partagé son histoire sans en vérifier la véracité.

İnsanlar onun hikâyesini, doğruluğunu teyit etmeden paylaştılar.

Celui-ci, j'y pense comme à la création d'un patrimoine partagé.

Bu aracı, ortak hatıralar olarak düşünüyorum.

Ou à un terrain partagé pour cultiver des fruits et légumes,

veya sebze meyve yetiştiriciliği için paylaşılan araziyi,

J'ai ouvert mon ordinateur et j'ai partagé une proposition de livre

laptopumu açtım ve sınıfımda yaptığım bir şey için oluşturduğum

- Avez-vous déjà partagé des aiguilles lorsque vous utilisiez des drogues intraveineuses ?
- As-tu déjà partagé des aiguilles lorsque tu as utilisé des drogues intraveineuses ?

Damar yoluyla uyuşturucu kullanırken başkalarıyla ortak iğne kullanmış mıydınız?

Nous avons partagé les actualités tous réunis ensemble sur la place du village,

şehir merkezinde haberleri birlikte öğrendik

En d'autres termes, nous avons partagé les progrès dans la direction nord-ouest.

Yani bir diğer deyişle biz ilerlemeyi kuzey-batı yönüyle paylaştık

- Les voleurs se partagèrent le butin.
- Les voleurs se sont partagé le butin.

Hırsızlar çalıntı yağmayı kendi aralarında böldü.

Nos problèmes doivent être réglés par le partenariat ; le progrès doit être partagé.

Bizim sorunlarımız ortaklık ile ele alınmalıdır; ilerleme paylaşılmalıdır.

- Nous partageâmes le prix du repas.
- Nous avons partagé le prix du repas.

Biz yemeğin maliyetini paylaştık.

- Nous divisâmes dix dollars entre nous cinq.
- Nous avons partagé dix dollars entre nous cinq.

On doları beşimizin arasında bölüştük.

Tom et Marie ont partagé un parapluie, mais il n'était pas assez large et ils ont tous les deux été mouillés.

Tom ve Mary bir şemsiyeyi paylaştı. Ancak, yeterince büyük değildi ve her ikisi de ıslandı.