Translation of "Nez" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Nez" in a sentence and their turkish translations:

- Ils étaient nez à nez.
- Elles étaient nez à nez.

Onlar yüz yüzeydi.

- Mon nez saigne.
- Je saigne du nez.

Burnum kanıyor.

- Le nez me gratte.
- Mon nez me gratte.

Burnum kaşınıyor.

- Tu saignais du nez.
- Vous saigniez du nez.

Burnun kanıyordu.

- Vous saignez du nez.
- Tu saignes du nez.

Burnun kanıyor.

- J'ai un gros nez.
- Mon nez est gros.

Büyük bir burnum var.

Ton nez coule.

Burnunuz akıyor.

Mon nez coule.

Burnum akıyor.

Ton nez coule !

Burnun akıyor!

- Tu m'as pété le nez.
- Vous m'avez cassé le nez.

Burnumu kırdın.

- Il m'a pété le nez !
- Il m'a cassé le nez !

Burnumu kırdı!

- Tu as un grand nez.
- Tu as un gros nez.

Büyük bir burnun var.

- Il saignait du nez.
- Il avait le nez qui saignait.

- Burnu kanadı.
- Onun burnu kanadı.

- Thomas s'est gratté le nez.
- Thomas se gratta le nez.

Tom burnunu kaşıdı.

- Elle a un grand nez.
- Elle a un gros nez.

Onun büyük bir burnu var.

Et un nez rouge.

ve bir kırmızı burundur.

Mon nez coulait beaucoup.

Burnum çok akıyordu.

J'ai le nez bouché.

Burnum tıkalı.

Essuie-toi le nez !

Burnunu sil.

Elles saignaient du nez.

Burunları kanıyordu.

Le nez me gratte.

Burnum kaşınıyor.

Il saigne du nez.

- Onun burnu kanıyor.
- Burnu kanıyor.

Nous saignons du nez.

Burnumuz kanıyor.

Elle saigne du nez.

Onun burnu kanıyor.

Respire par le nez.

Burnundan nefes al.

Tom saignait du nez.

Tom'un burnu kanadı.

- Tom s'est cassé le nez.
- Tom lui a cassé le nez.

Tom onun burnunu kırdı.

- Veuillez respirer par le nez !
- Respire par le nez, je te prie !

Lütfen burnunuzdan nefes alın.

- Tiens, un mouchoir. Ton nez coule.
- Prends un mouchoir, ton nez coule !

Bir mendil al, burnun akıyor.

- Ne me raccrochez pas au nez !
- Ne me raccroche pas au nez !

Sakın suratıma kapatma.

Au bout de votre nez.

nefes alıp verdiğinizi farkında olun.

La matriarche suit son nez.

Dişi lider burnunu takip ediyor.

Certains ont le nez long

bazlarının burunları uzundur bazılarının dilleri

Il a un long nez.

Onun uzun bir burnu vardır.

Il m'a raccroché au nez.

O telefonu yüzüme kapadı.

Elle a un grand nez.

Onun uzun bir burnu var.

L'éléphant a un long nez.

Bir filin uzun bir burnu vardır.

Pinocchio avait un long nez.

Pinokyo'nun uzun bir burnu vardı.

Tu as saigné du nez.

Burnun kanıyor.

Tom a un gros nez.

Tom'un büyük bir burnu var.

Mon nez est trop gros.

Benim burnum fazla büyük.

J'ai oublié mon cache-nez.

Atkımı unuttum.

J'ai le nez qui coule.

Burnum akıyor.

Le gosse saigne du nez.

Çocuğun burnu kanıyor.

Son nez est totalement différent.

Burnu çok orijinal.

Aujourd'hui j'ai saigné du nez.

Bugün bir burun kanaması geçirdim.

Mais que faire si on se retrouve nez à nez avec un léopard ?

peki onlardan biriyle göz göze gelecek olursanız ne olacak?

- Avez-vous régulièrement des saignements de nez ?
- As-tu régulièrement des saignements de nez ?

Burnunuz sık kanıyor mu?

Son nez est son meilleur trait.

Onun burnu onun en iyi özelliğidir.

Le prof fourre son nez partout.

Öğretmen burnunu her şeye sokar.

A-t-elle un gros nez ?

Onun büyük burnu mu var?

Elle s'est fait percer le nez.

O burnunu deldirdi.

Le nez de Tom était rouge.

Tom'un burnu kızarmıştı.

Ils nous ont ri au nez.

Bize güldüler.

Elle s'est fait refaire le nez.

Onun bir estetik burun ameliyatı var.

Cyrano avait un très grand nez.

Cyrano'nun çok büyük bir burnu vardı.

Tom s'est fait percer le nez.

Tom burnunu deldirdi.

- Je ne peux pas respirer par le nez.
- Je n'arrive pas à respirer par le nez.

- Ben burnumdan nefes alamıyorum.
- Burnumdan nefes alamıyorum.

- En hiver, j'ai toujours la goutte au nez.
- En hiver, j'ai toujours le nez qui coule.

- Kışları sürekli burnum akar.
- Her kış aralıksız burun akıntım olur.

Maintenant nous allons au fond du nez.

Burnun arka tarafına gireceğiz.

J'ai envie de me gratter le nez.

Burnumu kaşımak istiyorum.

Il m'a claqué la porte au nez.

Kapıyı yüzüme doğru kapadı.

Tom continue de me raccrocher au nez.

Tom telefonu yüzüme kapatmaya devam ediyor.

Tom pressa son nez contre la fenêtre.

Tom burnunu pencereye dayadı.

Pinocchio dit : "Maintenant mon nez va s'allonger".

Pinokyo dedi ki: "Şimdi benim burnum uzayacak."

Il mit son nez à la fenêtre.

burnunu pencereye yasladı.

Si le nez de votre nez est levé vers le haut, ne doit-il pas être cloué?

burnunun ucunu sürekli yukarıya doğru kaldırma ise çakılması gerekmez mi?

Hier, je rentrais du travail quand je suis tombé nez à nez avec mon ancienne petite amie.

Dün eski kız arkadaşıma rastladığımda işten eve gidiyordum.

Et trouve à manger grâce à son nez.

Yemeği de burnuyla bulur.

Ce sont eux qui sont nez à mort

Ölümle burun buruna olanlar onlar

Je vais juste aller me poudrer le nez.

- Ben sadece makyajımı tazeleyeceğim.
- Ben sadece tuvalete gideceğim.

Tom claqua la porte au nez de Mary.

Tom kapıyı Mary'nin yüzüne çarptı.

- Ne fourre pas le nez dans un vase étranger.
- Ne fourre pas ton nez dans les affaires des autres.

Seni ilgilendirmeyen konulara karışma.

- Il rit de moi.
- Il a ri de moi.
- Il me rit au nez.
- Il m'a ri au nez.

O bana güldü.

- Elle rit de moi.
- Elle a ri de moi.
- Elle me rit au nez.
- Elle m'a ri au nez.

O bana kahkahayla güldü.

Bien sûr, mes opposants politiques me riaient au nez.

Tabii ki siyasi muhalifler bana güldüler.

Sa femme le mène par le bout du nez.

Onun karısı onu parmağında oynatır.

Il a toujours le nez fourré dans un livre.

Onun her zaman bir kitaba gömülü burnu vardır.

Je ne peux pas arrêter mon saignement de nez.

Burun kanamamı durduramıyorum.

Ne mets pas ton nez dans ma vie privée.

Benim özel hayatıma burnunu sokma.

Son œil était tuméfié et il saignait du nez.

Onun gözü şişmişti ve burnu kanıyordu.

Ce médicament fera des miracles en cas de nez bouché.

Bu ilaç tıkalı burun için harikalar yaratacaktır.

- Personne n'est venu aujourd'hui.
- Personne n'a montré son nez aujourd'hui.

Bugün kimse gelmedi.

Ne mets pas ton nez dans les affaires des autres !

Başkalarının işlerine burnunu sokma.

J'ai mal à la gorge et le nez qui coule.

Boğazım ağrıyor ve burnum akıyor.

Je n'arrive pas à faire cesser mon saignement de nez.

Burnumdaki kanamayı durduramıyorum.

Mes lunettes se mirent à glisser au bas de mon nez.

Gözlüğüm burnumdan aşağı kaymaya başladı.

Son mari mange tout ce qu'elle lui met devant le nez.

Kocası onun onun önüne koyduğu her şeyi yer.

Et les pilotes disent qu'il n'a pas levé le nez de l'avion

ve pilotların özellikle uçağın burnunu kaldırmadığını söylüyor

- On y a jeté un œil.
- On y a fourré le nez.

- Biz onun içine baktık.
- Oraya bir burnumuzu soktuk.

Si son nez était un peu plus court, elle serait assez jolie.

Onun burnu biraz daha kısa olsaydı, o oldukça güzel olurdu.

- Elle m'a mise tellement en colère au téléphone que je lui ai raccroché au nez.
- Elle m'a tellement énervé au téléphone, que je lui ai raccroché au nez.

O, telefonda beni o kadar kızdırdı ki telefonu yüzüne kapattım.