Examples of using "Fallait" in a sentence and their turkish translations:
Kalmalıydım.
O doğru şeyi yaptı.
Gitmek zorunda kaldım.
O doğru olanı yaptı.
Sen doğru olanı yaptın.
Köklü bir değişikliğe ihtiyacım vardı.
Hayvanlar öldürülmek zorundaydı.
O epeyce cesur.
Olması gerekeni yaptılar.
Bir karar verilmeli.
Bir şey yapmak zorundaydım.
- O, kaderini kabul etmek zorunda kaldı.
- O kaderi kabul etmek zorunda kaldı.
Başka bir şey istedin mi?
Planımızdan vazgeçmeliyiz.
Yapılması gerekeni yaptım.
Bir şey yapmalıydım.
Yapmam gerekseydi onu yine yapardım.
- Tom'un her zaman kazanmaya ihtiyacı vardı.
- Tom'un her zaman kazanması gerekiyordu.
- Durdurmak zorunda kaldım.
- Durmam gerekiyordu.
Ben doğru şeyi yaptım.
Durmak zorunda kaldık.
Birisine anlatmak zorundaydım.
Bu niye bizim başımıza geliyor?
Bitirmem gereken işlerim vardı.
Sadece biraz suya ihtiyacım vardı.
Herkesin dikkatini çekmek zorunda kaldım.
Yapmam gereken bir işim vardı.
Biri bunu yapmak zorunda.
Ben doğru şeyi yaptığımı umuyorum.
Yapmak zorunda olduğum bir şey vardı.
Yanımda getirmem gereken şeylerin bir listesini yaptım.
Yapmam gereken şeylerin bir listesini yaptım.
Sanırım doğru şeyi yaptın.
sadece bir şey yapmam gerektiğini değil,
Doğru şeyi yaptığımı biliyorum.
Halledecek işlerim vardı.
Sanırım doğru şeyi yaptım.
Yapılması gereken budur.
Denemeliydim ve yardım etmeye karar verdim.
Bir şey yapılması gerekiyordu.
Bunu sadece kendim görmeliydim.
Tom Mary'ye inanıp inanmayacağını bilmiyordu.
Bana kendi suyumuzu getirmemiz gerektiği söylendi.
Önceden telefon etmeliydin.
O, doğru şeyi yapmayı bile denemedi.
Tom, ihtiyacı olduğu kadar çok parayı ödünç alamadı.
Kurala uyup uymadığınızı görmek için sizi bir sürü sınava tabi tutarlardı.
Onun ilk aşkınla evlenmemen gerektiğini söylediğini duydum.
- Tom'un yaptığı cesaret işiydi.
- Tom'un yaptığı şey cesaret istiyordu.
Biz planımızdan vazgeçmek zorundaydık.
Ben gitmeden önce siz arkadaşları görmek zorundaydım.
Bu tam olarak ihtiyacım olan şey.
Bu benim sadece ihtiyacım olan şey.
Seni tekrar görmek zorundaydım.
Seni görmek zorundaydım.
Gitmem gerekmiyordu.
Bütün bildiklerimi sana söylesem, şaşırırsın.
Bize göre, okul en kısa sürede kurtulacak bir yerdi.
O tam onun ihtiyacı olan şey.
Bu tam onun ihtiyacı olan şey.
Durmak zorunda kaldık.
Yanlış bir şey mi söyledim?
- Yağmurda dışarıya şemsiyesiz çıkmaman gerektiğini bilmeliydin.
- Yağmurda dışarıya şemsiyesiz çıkılmayacağını bilmeliydin.
Birine ihtiyacın olduğunu düşünmedim.
Onu kendim için görmek zorundaydım.
Sana birkaç güne daha ihtiyacım olduğunu söyledim.
Bunu bugün yapmak zorundaydım.
Doktorum bana biraz zayıflamam gerektiğini söyledi.
Sanırım değiştirmek zorunda olsam bir lastik değiştirebilirim.
Sırrımı saklamak zorunda kaldım.
Eski arabayı ne yapacakları hususunda onunla anlaştı.