Examples of using "Entré" in a sentence and their turkish translations:
İçeri nasıl girdin?
Girdin.
Ben içeri gittim.
Tom gergin biçimde içeri girdi.
Biri buradaydı.
bir çiftçi geldi.
O, ortaokula girdi.
O orduya girdi.
bir kiralık depo birimine doğru yürüdüm
Odama geldin.
O benim odama girdi.
Onun odasına girdim.
Pencereden tırmandım.
Oğlum yüksek okula girdi.
Tom eve girdi.
Sonra birdenbire bir Zach'imiz oldu.
Bense onun dünyasını daha da derinden görmeye,
Çocuk pencereden içeri girdi.
Tom parolasını girdi.
Penis vajinaya girdi.
"Tom buraya nasıl girdi?" "Açık bıraktığın pencereden geldi."
Sınıfa yeni bir öğrenci geldi.
Detaylara girmedim.
John odasına koşarak geldi.
"Buraya nasıl girdin?" "Pencereden tırmandım."
Büyük bir köpeği olan adam içeri girdi.
Tom içeriye girdi.
O girdiğinde ben bir mektup okuyordum.
Tom kapıyı çalmadan odaya girdi.
Büyük bir mirasa kondum.
ona da girdi futbolun kirli yüzünü
Ben seni odaya girerken fark ettim.
Tom zorla girdi.
Japonya'daki Ontake dağı püskürdü.
Direniş hareketi yeraltına indi.
Telefon yazılım işine de girdi Google
Londra'ya giden trene bindim.
Sendika belirsiz bir süre için greve gitti.
Ben odaya girince onlar alkışladılar.
Dün dükkâna bir hırsız girdi.
Mahkemeye gitti ve "askeri gereklilikler" hikayesini anlattı
- Ben yanlışlıkla başka birinin odasına girdim.
- Yanlışlıkla başka birinin odasına girdim.
Odaya girince onu piyano çalarken buldum.
O içeri girmeyeceğini söyledi, ancak nihayet içeriye girdi.
O, pencereden içeriye girdi.
O, odaya geldi.
Odaya girdim, insanlarla doluydu.
Odaya girdiğinde Tom gülümsemiyordu.
Yaşamın farklı bir fikri ile buluştum.
işte rezidans deyince gözünüzün önüne rezidans geldi gerçekten ama
Ben pencereden içeriye girdim.
Volkan bu yıl iki kez patladı.
Ben biletimi kapıcıya gösterdim ve tiyatro gittim.
Affedersiniz, boş olduğunu düşündüğüm için odaya girdim.
Yeni öğretmen sınıfa girer girmez öğrenciler alkışlamaya başladı.
Sonrasında iş dünyasına girdim ve bir hayırsever oldum.
Odaya girdiğim anda konuşmayı kestiler.
Polis hırsızın bir bodrum penceresinden girdiğini düşünüyor.
Odaya hiç girmediğini söyledi ama bu bir yalandı.
O, odaya girdiğinde biz Jim hakkında konuşuyorduk.
- Öğrenciler sorular sormaya başladığında sınıfa henüz girmiştim.
- Ben sınıfa girer girmez öğrenciler sorular sormaya başladılar.
Mutfağa girdiğimde, o pilavlı tavuk köri yapıyordu.
Tom odaya girdiğinde sorun olacağını biliyordum.
Harvard'a nasıl girdin?
Sen içeri girdiğinde ben buradaydım.
Etna, Sicilya göğüne lav ve duman göndererek püskürdü.
Bu yüzden DAEWOO gibi büyük bir CHAEBOL battığında, kimse onları kurtarmaya kimse gelmedi.
Ben girince odayı terk etti.
o kişi yanmış olur. Yuvarlağın içerisine girinceye kadar tekme atılırdı
Sen evime nasıl girdin?
Bu tablo ile nasıl geldin?
yanlışlıkla bile girdiysen kredi kartı bilgilerini at bir tane mail al paranı geriye arkadaş yahu
Odaya girdiğimde öğle yemeği yiyordu.
Tom sessizce kapıyı açtı ve parmak uçlarına basarak odaya gitti.