Translation of "Connaissent" in Turkish

0.013 sec.

Examples of using "Connaissent" in a sentence and their turkish translations:

- Ils nous connaissent.
- Elles nous connaissent.

Onlar bizi tanıyor.

- Ils la connaissent.
- Elles la connaissent.

Onu tanıyorlar.

- Ils connaissent Tom.
- Elles connaissent Tom.

Onlar Tom'u tanıyorlar.

- Ils connaissent la vérité.
- Elles connaissent la vérité.

Onlar gerçeği biliyor.

Ils le connaissent.

Onlar onu tanıyor.

Ils me connaissent.

Onlar beni tanıyorlar.

- Ils ne nous connaissent pas.
- Elles ne nous connaissent pas.

Onlar bizi tanımazlar.

Ils connaissent votre nom.

- Senin adını biliyorlar.
- Senin ismini biliyorlar.

Ils connaissent les difficultés.

Onlar zorlukları biliyorlar.

- Ils ne me connaissent pas, là.
- Elles ne me connaissent pas, là.

Orada beni tanımıyorlar.

Les deux femmes se connaissent.

İki kadın birbirini tanıyor.

Ceux qui le connaissent l'apprécient.

Onu tanıyanlar onu seviyorlar.

Je pense qu'ils me connaissent.

Sanırım onlar beni tanıyor.

Je pense qu'ils nous connaissent.

Sanırım onlar bizi tanıyor.

Je pense qu'ils vous connaissent.

Sanırım onlar seni tanıyor.

De nombreux Finnois connaissent l'allemand.

Çoğu Fin Almanca bilir.

Nous pensons qu'ils nous connaissent.

- Onların bizi bildiklerini düşünüyoruz.
- Onların bizi bildiklerini sanıyoruz.

« Combien d'entre vous connaissent leur cadre ? »

"Buradaki kaç kişi kurgusunu biliyor?

Toutes les filles connaissent ce chanteur.

O şarkıcıyı her kız tanır.

De très nombreuses personnes le connaissent.

Birçok insan onu tanır.

Ils ne connaissent pas les règles.

Kuralları bilmiyorlar.

Tom et Mary connaissent la vérité.

Tom ve Mary gerçeği bilirler.

Ils se connaissent depuis très longtemps.

Uzun zamandan beri birbirlerini tanırlar.

Mes parents connaissent bien son ami.

Ebeveynlerim onun arkadaşını tanıyorlar.

Tom et Mary se connaissent bien.

Tom ve Mary birbirlerini iyi tanırlar.

Alors qu'ils ne me connaissent même pas.

hem de beni tanımadıkları hâlde.

Tom et Sue se connaissent depuis 1985.

Tom ve Sue 1985 ten beri birbirlerini tanıyorlar.

Tous les petits enfants connaissent ce livre.

Bu kitap, tüm küçük çocuklar için tanıdıktır.

Les enfants autistes ne connaissent pas l'ennui.

Otistik çocuklar can sıkıntısının ne olduğunu bilmezler.

Ils connaissent l'importance de protéger la terre.

Dünyayı korumanın önemini biliyorlar.

John et Mary se connaissent depuis 1976.

John ve Mary birbirlerini 1976'dan beri bilir.

Quelques-uns d'entre vous me connaissent déjà.

Bazılarınız beni zaten tanıyor.

Ils ne se connaissent pas très bien.

Onlar birbirini çok iyi tanımıyorlar.

La plupart des garçons connaissent son nom.

- Birçok çocuk onun adını bilir.
- Çoğu genç onun adını bilir.

Tom et Mary ne se connaissent pas.

Tom ve Mary birbirlerini tanımazlar.

Mais les gens ne connaissent pas cette structure

fakat insanların bu yapıdan haberi yok

Beaucoup d’européens ne connaissent pas le Japon moderne.

- Birçok Avrupalı modern Japonya'yı tanımıyor.
- Birçok Avrupalı çağdaş Japonya'yı bilmiyor.

On dit que les Japonais sont gentils avec ceux qu'ils connaissent, mais plutôt froids avec ceux qu'ils ne connaissent pas.

Japonların tanıdıkları kişilere karşı nazik oldukları fakat tanımadıklarına karşı oldukça soğuk oldukları söylenmektedir.

Et pour les gens qui ne connaissent pas Lagos,

Lagos'a aşina olmayanlar için anlatayım,

RH: Beaucoup d'entre vous le connaissent ou l'ont vu.

RH: Çoğunuz onu tanıyor ya da gördü.

Ne connaissent jamais la déception qui accompagne un échec.

başarısızlıkla gelen hayal kırıklığını yaşamazlar.

Beaucoup d'entre vous connaissent la chirurgie robotique, plus récente,

Son zamanlarda ise robotik cerrahiyi tanıyor olacağız,

Voulait enlever la pierre. Ceux qui sont agriculteurs connaissent

taşı çıkarmak istedi. Çiftçi olanlar bilir

Ils ne connaissent même pas la zone en dessous

altındaki bölgeden haberleri dahi yok

Ceux qui le connaissent disent du bien de lui.

Onu bilenler, hakkında iyi konuşur.

Toutes les grandes villes connaissent des problèmes de circulation.

Bütün büyük şehirlerin trafik sorunu var.

Beaucoup de gens ne connaissent pas Samuel Pierpont Langley.

Çoğu insan Samuel Pierpont Langley hakkında bir şey bilmiyor.

Tom et Mary ne se connaissent pas très bien.

Tom ve Mary birbirlerini çok iyi tanımıyorlar.

Avant tout, pour ceux qui ne connaissent pas ce que je fais,

Ne yaptığımı bilmeyenler için

Maintenant il y a un jeu que les hommes connaissent 9 mois

şimdi erkeklerin bildiği bir oyun var 9 aylık

De nombreux utilisateurs ne connaissent probablement pas cette fonctionnalité pour le moment.

Birçok kullanıcı şuan bu özelliği muhtemelen bilmiyordur.

Ils vont prendre part à la conversation qu'ils connaissent le vocabulaire ou pas,

Sözcükleri bilseler de bilmeseler de, bizim geri durduğumuz,

Certains de mes camarades sont des vrais noobs ; ils ne connaissent rien en informatique.

Sınıf arkadaşlarımın bazıları yeni internet kullanıcısıdır; onlar bilgisayar bilimleri hakkında hiçbir şey bilmiyorlar.

Ceux qui ne connaissent pas l’amour des mots doivent être incapables d’écrire de belles phrases.

Aşk sözcükleri bilmeyenler güzel sözler yazmaya kabiliyetsiz olmalılar.

Tout le monde est censé connaître les lois, mais très peu de gens les connaissent vraiment.

Herkesin hukuku bilmesi gerekiyor ama birkaç kişi gerçekten biliyor.

Ils connaissent un décalage horaire de deux millièmes de seconde selon les personnes vivant dans le monde

dünyada yaşayan insanlara göre saniyenin binde ikisi kadar zaman farklılığı yaşarlar

Général, qui sont des choses auxquelles le monde est actuellement accro et connaissent un boom similaire au

elektronik ticaret ve endüstriyel zekaya dayalı bir

S'il vous plaît, ne pensez pas que les gens qui ne connaissent pas la science savent qu'ils savent quelque chose.

Lütfen bilimin b sini bilmeyen insanlar bir şeyler bildiğini zannedip konuşmasın ya