Examples of using "Caisse" in a sentence and their turkish translations:
Kasada ödeme yaparsınız.
Bu kutu hafif.
Bir sandık hâlâ kayıp.
Bu kutuda elmalar var.
Bu kayıt, komisyon dışıdır.
Bir kutu kitap teslim aldılar.
Bakın, orada bir el arabası var.
O, kutuyu üst kata taşıdı.
Kutuyu açmayı başardı.
Kedi kutunun içinde
Dolu bir yazar kasa soyguncuları çekiyor.
- Fişini unutma.
- Makbuzunuzu almayı unutmayın.
İkinci bir kayıt açabilir misiniz?
Kutuyu yere koy.
Kutuyu aşağıya taşıttı.
Hiç kimse büyük kutuyu oynatamaz.
Tom, Mary'ye sandığı açması için yardımcı oldu.
Tom bir kasa bira getirdi.
Kutuyu birinci kata taşıttı.
Bas davulda bir kedi uyuyordu.
Oo! Ne büyük bir kutu!
Ne biçim bir araba!
Masanın altında bir sandık var.
Bayan satış elemanı yazarkasayı açamadı.
Kutuyu her iki elinle tut.
Kız ağır kutuyu tek elle kaldırdı.
Araba güzelmiş.
Çekicimi alet kutusunda tutarım.
Alet kutunda bir levyen var mı?
Bu kutu tek başıma kaldırabilmem için çok ağır.
Genç tek eliyle ağır kutuyu kaldırdı.
Bu kutu taşıyamayacağım kadar çok ağır.
Ucuz ahşap kutu sandalyenin üstüne konuldu.
Tom Mary'nin yazar kasadan para çaldığını öğrendi.
Tom, Mary'nin kasadan para çaldığını gördü.
Tom Mary'yi yazarkasadan parasını çalarken yakaladı.
Bu kutu kartondan yapılır.
O, kutuyu kaldırmaya çalıştı fakat bunu yapmayı imkansız buldu.
Ben kutuyu açtım. Boştu.
Bu benim arabam.
Kutu kitaplarla doluydu.
O kutuyu nereye koydum?
Bu el arabasını ve güzergâhı kullanırsak doğru yolda ilerlememizi sağlayacaklardır.
Bu kutu çok ağır, bu yüzden onu taşıyamıyorum.
Bunun için bir kutu bulmak istiyorum.
Arabama dokunma.
Arabaya çarpan kişi ben değilim.
Keşke fikirlerim ağzımdan fiş basılır gibi çıksa.