Examples of using "Apprécié" in a sentence and their turkish translations:
Dansını sevdim.
Boston'u sevdin mi?
Bunu takdir ettim.
Tom seni tanısaydı severdi.
Oyundan hoşlandın mı?
Gösteriden hoşlandın mı?
Turdan hoşlandın mı?
Öğretmenimi sevmiyordum.
Ben senin yardımını takdir ettim.
O popülerdir.
Ziyaretimi sevdim.
O kitabı sevdim.
Bu makaleden hoşlandım.
Seni her zaman sevdim.
- Yüzmenin tadını çıkardık.
- Yüzmekten hoşlandık.
Onun onu beğendiğine sevindim.
Onu beğendiği için memnunum.
Arkadaşlarını sevdim.
Onu hiç sevmedim.
Ben partiden çok hoşlandım.
- O film çok hoşuma gitti.
- O filmi çok beğendim.
Bu insanları her zaman sevdim.
Tom, Mary'den asla hoşlanmadı.
Biz akşam yemeğinden hoşlandık.
Biz ondan gerçekten keyif aldık.
Konser hoşuna gitti mi?
Ondan hoşlandın, değil mi?
Biz oyunu izlerken keyif aldık.
Sanırım Tom ondan hoşlanırdı.
Ben gerçekten ondan hoşlanmadım.
Tom bundan hoşlandığını söyledi.
- Onu sevdim.
- Bunu beğendim.
Bu gece burada olmanı sevdim.
Gerçekten dün öğleden sonra yardımını takdir ettim.
Bunu gerçekten sevdim.
Onu takdir ettiğin için memnun oldum.
Onu beğendiğine memnun oldum.
İskoçya'daki tatillerinden zevk aldılar mı?
Ondan hoşlandığına memnun oldum.
O, öğrencileri tarafından sevilir.
Tom ve Mary bu filmden haz aldı.
Tom kesinlikle sizi severdi.
Nehirde yüzmekten zevk aldık.
Ailem piknikten hoşlandı.
Öğleden sonrayı seninle geçirmekten hoşlandım.
Tom, Mary ile konuşmayı severdi.
Tom pikniği sevmedi.
Onu sevdi.
Bizimle kalmaktan zevk aldığını düşünüyorum.
Konserden çok hoşlanmadın gibi görünüyordu.
Sayelerinde, sevdiğim şeyleri, daha da sever hâle geldim;
ve İyiliksevenlerdeki gönüllü işimden çok keyif aldım
"Keyif" aldım derken, ki orası için tuhaf bir kelime,
Zaten böyle bir şey asla yapmadım.
Akşam yemeğinden hoşlandığını umuyorum.
Biz yemeği sevdik, özellikle balığı.
Umarım beni sevdiler.
Uzun hafta sonunun tadını çıkardığını umuyorum.
Kalmaktan zevk aldığınızı umuyoruz.
Bütün çocuklar meyveleri beğendi.
Jim sınıf arkadaşları tarafından çok seviliyor.
O onu sevdi.
Partide onunla konuşmaktan zevk aldım.
Seninle çalışmayı sevdim.
O, sınıftaki en sevilen oğlan.
Bunun her dakikasından zevk aldım.
Onun beklenmeyen ziyaretinden hoşlandım.
Hiç kimse Başkan Buchanan'ın Kongreye gönderdiği mesajı sevmedi.
Dün gece izlediğin filmden hoşlandın mı?
Geçen yaz bir köprüdeki havai fişek gösterisini izleyerek eğlendik.
Ben salonun soğuk olması dışında konserden zevk aldım.
Ben onunla konuşmaktan zevk aldım.
Bu filmi geçen gece izledim ve gerçekten beğendim.
Tom seni severdi. Birbirinizle hiç tanışmamış olmanız çok kötü.
Her zaman gizemli karakterleri daha çok sevdim.
Tom konserden çok hoşlanmadı.
Onu sevdi.
O, ilk olarak ondan hoşlanmadı.
O kuşkusuz dünyadaki en başarılı yönetmen.
Terk edilmiş sahilde yalnız yürümekten hoşlanıyordum.
Bana verdiğin hediyeyi gerçekten sevdim.
Tom gerçekten Fransızca çalışmayı sevmiyordu.
Benim için pişirdiğin şeyi gerçekten sevdim.
Keşke onu bana biraz daha önce söyleseydin.