Translation of "Vain" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Vain" in a sentence and their turkish translations:

- Olet vain hermostunut.
- Sinä olet vain hermostunut.
- Olette vain hermostuneita.
- Te olette vain hermostuneita.

Sadece sinirlisin.

- Olette vain vainoharhainen.
- Olette vain vainoharhaisia.

Sen çok paranoyaksın.

- Minä vain vitsailin.
- Minä vain pilailin.

- Sadece şaka yapıyordum.
- Ben sadece şaka yapıyordum.

Annamme vain.

Sadece vermek.

Tokkopa vain.

Pek sanmıyorum.

Ota vain!

Lütfen, biraz al.

- Puhun vain vähän ranskaa.
- Puhun vain hieman ranskaa.
- Puhun ranskaa vain vähän.
- Puhun ranskaa vain hieman.

Sadece biraz Fransızca konuşurum.

- Miksi et vain kysynyt?
- Mikset vain kysynyt?

Neden sadece sormadın.

- Se on vain plaseboa.
- Se on vain lumelääkettä.

Bu sadece bir plasebo.

- Teidän täytyy vain odottaa.
- Sinun täytyy vain odottaa.

Bütün yapman gereken beklemek.

- Me halumme vain sinut.
- Me haluamme vain teidät.

Biz yalnızca seni istiyoruz.

- Rakastan vain häntä.
- Minä vain yksinkertaisesti rakastan sitä.

Sadece onu seviyorum.

- Se on vain väliaikaista.
- Se on vain väliaikainen.

O sadece geçici.

- Se vain kiusaa minua.
- Se vain ärsyttää minua.

Bu sadece canımı sıkıyor.

- Minä vain halusin pysähtyä.
- Minä vain halusin lopettaa.

Sadece durmak istedim.

- Olen vain viaton ohikulkija.
- Olen vain viaton sivustakatsoja.

Ben sadece masum bir seyirciyim.

- Sano minua vain Tuomoksi.
- Sanokaa minua vain Tuomoksi.

Bana sadece Tom de.

Sää vain pahenee.

Vay canına, hava şimdiden ağırlaştı.

Vain kahdessa sukupolvessa -

Daha iki nesil önce olmayan bu kasaba

Se vain pahenee.

Artık sadece... Baksanıza, kötüleşiyor.

Tyttö vain itki.

Kız ağlamaktan başka bir şey yapmadı.

Käytän vain ruokosokeria.

Sadece şeker kamışı şekeri kullanırım.

Olen vain asiakas.

Ben sadece bir müşteriyim.

Tom vain trollaa.

Tom sadece trollüyor.

Me vain juttelemme.

Biz sadece konuşuyoruz.

Olet vain kateellinen.

Sadece kıskanıyorsun.

Pysytään vain rauhallisina.

Sadece sakin kalalım.

Teen vain työtäni.

Yalnızca işimi yapıyorum.

Tarvitset vain apua.

- Senin gerçekten yardıma ihtiyacın var.
- Sadece yardıma ihtiyacın var.

Tarvitset vain harjoitusta.

Sadece uygulamaya ihtiyacın var.

Teit vain velvollisuutesi.

Sadece görevini yapıyordun.

Satutat vain itseäsi.

Kendini inciteceksin.

Olet vain vainoharhainen.

Sadece paranoyak olmaya başlıyorsun.

Kerron vain totuuden.

Ben sadece doğruyu söylüyorum.

Vain hieman enemmän.

Sadece biraz daha fazla.

Minä vain katselen.

Sadece bakıyorum.

Haluan vain levätä.

Sadece dinlenmek istiyorum.

Tarvitsen vain lepoa.

Sadece dinlenmem gerekiyor.

Päästelin vain höyryjä.

Sadece içimi döküp rahatlıyordum.

Noudatin vain käskyjä.

Ben sadece emirlere uyuyordum.

Olen vain realistinen.

Ben sadece gerçekçi oluyorum.

Tein vain työtäni.

Sadece işimi yapıyordum.

Olen vain kohtelias.

Sadece nazik oluyorum.

Olen vain aloittelija.

Ben sadece yeni başlayan biriyim.

Olen vain opettaja.

Ben sadece bir öğretmenim.

Menen vain tarkistamaan.

Ben sadece gidip kontrol edeceğim.

Minä vain katselin.

Sadece bakıyordum.

Tulin vain kiittämään.

Ben sadece teşekkürler demek için geldim.

Vain kolme selvisi.

Sadece üç kurtulan vardı.

Minä vain varmistan.

Ben sadece sağlama bağlıyorum.

Ole hyvä vain.

Devam et.

Tomi vain pilailee.

Tom sadece dalga geçiyor.

Voimme vain rukoilla.

Bütün yapabileceğimiz dua etmek.

Vain Tom jäi.

Sadece Tom kaldı.

Olen vain väsynyt.

Sadece yorgunum.

Seiso vain siellä.

Sadece orada dur.

Vain kovaa työtä.

Sadece çok çalış.

Nyt vain rentoudu.

Şimdi sadece rahatla.

Rakastan vain häntä.

Sadece onu seviyorum.

Poikani vain laiskottelee.

Oğlum sadece aylaklık ediyor.

Puhun vain italiaa.

Ben yalnızca İtalyanca konuşurum.

Tarvitset vain rakkautta.

İhtiyacınız olan tüm şey sevgi.

Noudatamme vain käskyjä.

Biz sadece emirleri uyguluyoruz.

Seuraamme vain käskyjä.

Biz sadece emirleri uyguluyoruz.

Minä vain rakastuin.

Sadece aşık oldum.

- Halusin vain Tomin rauhottuvan.
- Halusin vain, että Tom rauhoittuu.

Sadece Tom'un sakinleşmesini istedim.

- Minusta ei vain tunnu siltä.
- Minua ei vain huvita.

Sadece bunu canım istemiyor.

- Olen vain tavallinen tyttö.
- Olen vain tuiki tavallinen tyttö.

Sıradan bir kızım sadece.

- Haluan vain auttaa Tomia.
- Minä haluan vain auttaa Tomia.

Sadece Tom'a yardım etmek istiyorum.

- Puhumme kotona vain ranskaa.
- Me puhumme kotona vain ranskaa.

Biz sadece evde Fransızca konuşuyoruz.

- Luulin, että Tom vain kerskaili.
- Luulin, että Tom vain leuhki.
- Luulin, että Tom vain rehenteli.

Tom'un sadece övündüğünü düşündüm.

- Elämä on vain absurdi uni.
- Elämä on vain mieletöntä unta.

Hayat ancak absürt bir rüyadır.

- Sinun täytyy vain kuunnella tarkkaan.
- Teidän täytyy vain kuunnella tarkkaan.

Tek yapman gereken dikkatlice dinlemektir.

- Et vain tajua sitä, Tom.
- Et vain taida tajuta, Tom.

Sadece onu almazsın, Tom.

- Minä haluan vain mennä takaisin.
- Minä vain haluan mennä takaisin.

Sadece geri gitmek istiyorum.

- Tomi on mustasukkainen, eikö vain?
- Tomi on kateellinen, eikö vain?

Tom kıskanç, değil mi?

- Me käytämme ranskaa vain kotona.
- Me puhumme vain ranskaa kotona.

Fransızcayı sadece evde kullanırım.

- Sitä ei vain lasketa mukaan.
- Sillä ei vain ole väliä.

Bu sayılmaz.

- Sillä ei vain ole merkitystä.
- Se ei vain ole tärkeää.

Bu sadece önemli değil.

- Se ei vain tunnu oikealta.
- Se ei vain tunnu oikeanlaiselta.

- Bir şeyler ters gibi.
- Bu bana pek doğru gelmiyor.
- Bu pek içime sinmiyor.

- Se on vain vähäinen ongelma.
- Se on vain vähäpätöinen ongelma.

Bu sadece küçük bir sorun.

- Haluan vain olla tavallinen ihminen.
- Haluan vain olla normaali ihminen.

Ben sadece normal bir insan olmak istiyorum.

- Aiotko sinä vain jäädä tänne?
- Aiotteko te vain jäädä tänne?

Sadece burada mı kalacaksın?

- Hei, me eletään vain kerran.
- Hei, me elämme vain kerran.

Hey, yalnızca bir kez yaşarsın.

- Se on vain väliaikainen ratkaisu.
- Se on vain väliaikainen korjaus.

O sadece geçici bir düzeltme.

- Teittekö tuon vain ärsyttääksenne minua?
- Teitkö tuon vain ärsyttääksesi minua?

Bunu sadece beni kızdırmak için mi yaptın?

Siellä on vain - puuterilunta.

hâlâ çok güzel bir toz katmanına ulaşıyorum!

Vai kuvittelinko minä vain?

Yoksa ben mi hayal ettim?

Minä vain väsyn nopeasti.

Gerçekleşen tek şey çok hızlı yorulmam.

Ne laiduntavat vain öisin.

Sadece geceleri otlamaya çıkarlar.

Se vain kaatoi sen.

Birden çekiveriyordu.

Kerran sitä vain eletään.

- Yalnızca bir kez yaşarsın.
- Sadece bir kez yaşarsın.

Hän pitää vain parhaasta.

O sadece en iyileri sever.

Hän elää vain mielihyvälle.

O, zevkten başka hiçbir şey için yaşamaz.

Ottaisin vain lasillisen vettä.

- Ben yalnızca bir bardak su alırım.
- Yalnızca bir bardak su içeceğim.

Voin vain tehdä parhaani.

Bütün yapabileceğim elimden geleni yapmaktır.

Se oli vain painajainen.

Sadece bir kabustu.

Se oli vain unta.

Sadece bir rüyaydı.

Minä olen vain turisti.

Ben sadece bir turistim.