Examples of using "Vain" in a sentence and their turkish translations:
Sadece sinirlisin.
Sen çok paranoyaksın.
- Sadece şaka yapıyordum.
- Ben sadece şaka yapıyordum.
Sadece vermek.
Pek sanmıyorum.
Lütfen, biraz al.
Sadece biraz Fransızca konuşurum.
Neden sadece sormadın.
Bu sadece bir plasebo.
Bütün yapman gereken beklemek.
Biz yalnızca seni istiyoruz.
Sadece onu seviyorum.
O sadece geçici.
Bu sadece canımı sıkıyor.
Sadece durmak istedim.
Ben sadece masum bir seyirciyim.
Bana sadece Tom de.
Vay canına, hava şimdiden ağırlaştı.
Daha iki nesil önce olmayan bu kasaba
Artık sadece... Baksanıza, kötüleşiyor.
Kız ağlamaktan başka bir şey yapmadı.
Sadece şeker kamışı şekeri kullanırım.
Ben sadece bir müşteriyim.
Tom sadece trollüyor.
Biz sadece konuşuyoruz.
Sadece kıskanıyorsun.
Sadece sakin kalalım.
Yalnızca işimi yapıyorum.
- Senin gerçekten yardıma ihtiyacın var.
- Sadece yardıma ihtiyacın var.
Sadece uygulamaya ihtiyacın var.
Sadece görevini yapıyordun.
Kendini inciteceksin.
Sadece paranoyak olmaya başlıyorsun.
Ben sadece doğruyu söylüyorum.
Sadece biraz daha fazla.
Sadece bakıyorum.
Sadece dinlenmek istiyorum.
Sadece dinlenmem gerekiyor.
Sadece içimi döküp rahatlıyordum.
Ben sadece emirlere uyuyordum.
Ben sadece gerçekçi oluyorum.
Sadece işimi yapıyordum.
Sadece nazik oluyorum.
Ben sadece yeni başlayan biriyim.
Ben sadece bir öğretmenim.
Ben sadece gidip kontrol edeceğim.
Sadece bakıyordum.
Ben sadece teşekkürler demek için geldim.
Sadece üç kurtulan vardı.
Ben sadece sağlama bağlıyorum.
Devam et.
Tom sadece dalga geçiyor.
Bütün yapabileceğimiz dua etmek.
Sadece Tom kaldı.
Sadece yorgunum.
Sadece orada dur.
Sadece çok çalış.
Şimdi sadece rahatla.
Sadece onu seviyorum.
Oğlum sadece aylaklık ediyor.
Ben yalnızca İtalyanca konuşurum.
İhtiyacınız olan tüm şey sevgi.
Biz sadece emirleri uyguluyoruz.
Biz sadece emirleri uyguluyoruz.
Sadece aşık oldum.
Sadece Tom'un sakinleşmesini istedim.
Sadece bunu canım istemiyor.
Sıradan bir kızım sadece.
Sadece Tom'a yardım etmek istiyorum.
Biz sadece evde Fransızca konuşuyoruz.
Tom'un sadece övündüğünü düşündüm.
Hayat ancak absürt bir rüyadır.
Tek yapman gereken dikkatlice dinlemektir.
Sadece onu almazsın, Tom.
Sadece geri gitmek istiyorum.
Tom kıskanç, değil mi?
Fransızcayı sadece evde kullanırım.
Bu sayılmaz.
Bu sadece önemli değil.
- Bir şeyler ters gibi.
- Bu bana pek doğru gelmiyor.
- Bu pek içime sinmiyor.
Bu sadece küçük bir sorun.
Ben sadece normal bir insan olmak istiyorum.
Sadece burada mı kalacaksın?
Hey, yalnızca bir kez yaşarsın.
O sadece geçici bir düzeltme.
Bunu sadece beni kızdırmak için mi yaptın?
hâlâ çok güzel bir toz katmanına ulaşıyorum!
Yoksa ben mi hayal ettim?
Gerçekleşen tek şey çok hızlı yorulmam.
Sadece geceleri otlamaya çıkarlar.
Birden çekiveriyordu.
- Yalnızca bir kez yaşarsın.
- Sadece bir kez yaşarsın.
O sadece en iyileri sever.
O, zevkten başka hiçbir şey için yaşamaz.
- Ben yalnızca bir bardak su alırım.
- Yalnızca bir bardak su içeceğim.
Bütün yapabileceğim elimden geleni yapmaktır.
Sadece bir kabustu.
Sadece bir rüyaydı.
Ben sadece bir turistim.