Translation of "View" in Turkish

0.014 sec.

Examples of using "View" in a sentence and their turkish translations:

- What a beautiful view!
- What a beautiful view.

Ne güzel bir manzara.

- The view was spectacular.
- The view was amazing.

Manzara muhteşemdi.

Hidden from view.

gözlerden uzak olabilirdi.

View Şenol's Full Profile

Şenol Karaca

What a fine view!

Ne güzel bir manzara!

The view is amazing.

Manzara şaşırtıcı.

You're blocking my view.

- Manzaramı kapatıyorsun.
- Görüşümü engelliyorsun.

I like the view.

Manzarayı seviyorum.

What a great view!

Ne harika bir görüntü!

Look at the view.

Manzaraya bak.

What a lovely view!

- Ne güzel bir manzara!
- Ne güzel bir görünüm!

What a wonderful view!

Ne harika bir manzara!

The view was breathtaking.

Manzara nefes kesiciydi.

That was Fadil's view.

Bu Fadil'in görüşüydü.

Sami disappeared from view.

Sami görüşten kayboldu.

The view was spectacular.

Manzara muhteşemdi.

Look at that view.

Şu manzaraya bir bak.

And enjoy a great view

düşündüğümüzde aslında neden

About our view of justice.

bütün yolları inceliyor.

Then your view won't change --

o zaman bakış açınız değişmez --

Your view is too optimistic.

Senin görüşün çok iyimser.

That's an overly optimistic view.

- Bu aşırı derecede iyimser bir bakış.
- O, çok fazla iyimser bir bakış.
- Pollyannacılık bu.

The train disappeared from view.

Tren gözden kayboldu.

His view is quite logical.

Onun görüşü oldukça mantıklı.

His view isn't very reliable.

Onun görüşü çok güvenilir değil.

That's my point of view.

Bu benim bakış açım.

A wonderful view, isn't it?

Harika bir manzara, değil mi?

I'm not spoiling their view.

Ben onların manzarasını bozmuyorum.

I was admiring the view.

Ben görünümüne hayranım.

That's a very optimistic view.

O çok iyimser bir görüş.

I, gay, view my heart.

Ben, gay, kalbime bakarım.

The view here is amazing.

Buradaki manzara inanılmazdır.

The view here is breathtaking.

Buradaki manzara nefes kesicidir.

I was enjoying the view.

Manzaranın tadını çıkarıyordum.

Did you enjoy the view?

- Manzara hoşuna gitti mi?
- Manzaranın keyfini çıkardın mı?

Next ball disappears in full view,

Diğer top da gözünüzün önünde kayboluyor

It's a hell of a view!

Muhteşem bir manzara!

The rear-view mirror fell off.

Dikiz aynası düştü.

The view is beautiful beyond words.

Sözcüklerin ötesinde manzara çok güzel.

The hill commands a fine view.

Tepe güzel bir manzaraya hükmeder.

The ship soon came into view.

- Gemi yakında öründü.
- Gemi yakında ortaya çıktı.
- Gemi yakında görüş alanına girdi.
- Gemi yakında görüş açısına girdi.

The balcony commands a splendid view.

Balkonun muhteşem bir manzarası var.

They accepted my point of view.

Onlar benim bakış açımı onayladılar.

They adopted my point of view.

Onlar benim bakış açımı kabul ettiler.

He frankly expressed his own view.

O dürüst bir biçimde kendi görüşünü dile getirdi.

There's a good view from here.

Buradan güzel bir manzara var.

It's a magnificent view, isn't it?

Muhteşem bir manzara, değil mi?

We have different points of view.

Farklı bakış noktalarımız var.

He did not adopt the view.

O, görüşü benimsemedi.

How do you view this matter?

Bu meseleyi nasıl görüyorsunuz?

It wasn't much of a view.

Büyük bir görüş değildi.

I understood Tom's point of view.

Tom'un bakış açısını anladım.

I appreciate your point of view.

Bakış açınızı takdir ediyorum.

This view is shared by Tom.

Bu görünüm Tom tarafından paylaşılıyor.

A white ship came into view.

Beyaz bir gemi göründü.

Those trees are blocking our view.

O ağaçlar manzaramıza engel oluyor.

Our village is finally in view.

Köyümüz nihayet göründü.

She has a broad view of things.

Onun işlerle ilgili geniş bir görüşü var.

Their view of life may appear strange.

- Onların hayat görüşü tuhaf görünebilir.
- Hayata bakışları garip görünebilir.

His view seems to be too optimistic.

Onun görüşü çok iyimser görünüyor.

From here, one can view Mt. Fuji.

Buradan Fuji Dağı görülebilir.

I want a room with a view.

Manzaralı bir oda istiyorum.

Jack disappeared from view in the crowd.

Jack kalabalıkta gözden kayboldu.

You won't believe the view from here.

Buradan, manzaraya inanmayacaksın.

Tom glanced at the rear-view mirror.

Tom dikiz aynasına baktı.

We admired the view of Mt. Fuji.

Fuji Dağı'nın manzarasına hayran kaldık.

Your view of reality is too materialistic.

Senin gerçekliğe bakışın fazla maddeci.

I love the view from my balcony.

Benim balkonumdan manzarayı seviyorum.

This is a pretty view, isn't it?

Bu güzel bir manzara, değil mi?

I love the view from the Shinkansen.

Ben Shinkansen'den manzarayı seviyorum.

The view of the ocean was wonderful.

Okyanusun manzarası harikaydı.

Reality is just a point of view.

Gerçeklik sadece bir bakış açısıdır.

From his point of view he's right.

Onun bakış açısından o haklı.

Tom didn't understand Mary's point of view.

Tom Mary'nin bakış açısını anlamadı.

There's a lovely view from the bridge.

Köprüden hoş bir manzara var.

Everyone has their own point of view.

Herkesin kendi bakış açısı vardır.

This is a valid point of view.

Bu geçerli bir bakış açısıdır.

This is a view of the Alps.

Bu Alplerin bir manzarasıdır.

The view from this room is wonderful.

Bu odanın manzarası harika.

It is a nice view from here.

O, buradan güzel bir manzara.

The night view of Tokyo is wonderful.

Tokyo'nun gece görüntüsü muhteşemdir.

A curtain of mist blocked our view.

Bir sis perdesi bizim görüşümüzü engelledi.

Take a liberal view of young people.

Genç insanların özgürlükçü görüşünü al.

I can understand your point of view.

Bakış açınızı anlayabiliyorum.

My view on this issue has changed.

Bu konudaki görüşüm değişti.

- I don't expect that they will support my view.
- I don't expect them to support my view.

Onların benim görüşümü desteklemelerini beklemiyorum.

So, from a purely economic point of view:

Tamamen ekonomik bir bakış açısından bakarsak

Now, the contrasting view comes out of sports.

Spor buna karşıt bir görüş sunuyor.

We need to view this in its entirety.

Bütünüyle bunu incelememiz gerekiyor.

The cathedral dominates the view of the city.

- Şehrin manzarasında katedral ön plana çıkıyor.
- Şehrin manzarasına katedral hakim durumda.

They admired the fine view from the hill.

Tepeden güzel manzaraya hayran kaldılar.

Everyone says the view from here is beautiful.

Herkes buradan manzaranın güzel olduğunu söylüyor.

The view from the mountain top was spectacular.

Dağın tepesinden manzara olağanüstüydü.