Translation of "Van" in Turkish

0.005 sec.

Examples of using "Van" in a sentence and their turkish translations:

- Get back in the van.
- Come back in the van.

Kamyonete geri dön.

Get in the van.

Kamyonete bin.

We'll load the van.

Kamyoneti yükleyeceğiz.

She drove a van.

O bir van kullanıyordu.

Tom loaded the van.

Tom kamyoneti yükledi.

Tom drove a van.

Tom bir kamyonet sürdü.

I drove a van.

Bir kamyonet sürdüm.

I loaded the van.

Kamyoneti yükledim.

Did you like Van?

Van'ı beğendin mi?

Tom is parking the van.

Tom kamyoneti park ediyor.

Get out of the van.

Kamyonetten in.

The Van Horns are rich.

Van Hornlar zenginler.

Van Buren rejected the offer.

Van Buren teklifi reddetti.

President Van Buren was troubled.

Başkan Van Buren rahatsızdı.

The van was painted green.

- Minibüs yeşile boyandı.
- Kamyonet yeşil renge boyandı.

Tom painted his van blue.

Tom kamyonetini maviye boyadı.

Tom is in the van.

Tom kamyonette.

Have you ever driven a van?

Hiç bir karavan sürdün mü?

Tom got out of the van.

Tom minibüsten indi.

Tom slammed the van door closed.

Tom kamyonet kapısını çarparak kapattı.

Tom drove a van here today.

Tom bugün burada bir van kullandı.

I don't often drive a van.

Ben sık sık bir van kullanırım.

This train has no luggage van.

Bu trenin eşya vagonu yok.

The police continued searching Fadil's van.

Polis, Fadıl'ın minibüsünü aramaya devam etti.

Sami had a brand-new van.

- Sami yepyeni bir minibüse sahipti.
- Sami yepyeni bir vana sahipti.

Tom's van is parked over there.

Tom'un kamyoneti oraya park edildi.

The Van Horn family was rich.

Van Horn ailesi zengindi.

Professor who predicted Van earthquake in advance

Van depremini önceden tahmin eden profesör

He imitated the works of Van Gogh.

Van Gogh'un eserlerini taklit etti.

That red car hit the blue van.

O kırmızı araba mavi kamyonete çarptı.

As a child, Van Horne collected fossils.

Van Horne, çocukken fosil topladı.

He held her hostage in a van.

O, rehinesini bir kamyonette tuttu.

Vincent van Gogh killed himself in 1890.

Vincent van Gogh 1890 yılında kendini öldürdü.

My van doesn't have a back seat.

Benim kamyonetin bir arka koltuğu yok.

Tom unloaded the boxes from the van.

Tom kutuları kamyonetten boşalttı.

The sniper is driving a white van.

Keskin nişancı beyaz bir minibüsü kullanıyor.

Tom spent the night in his van.

Tom geceyi karavanda geçirdi.

Tom wanted to get a black van.

Tom siyah bir kamyonet almak istedi.

The police dusted the van for fingerprints.

Polis parmak izi için minibüsü tozladı.

Tom drives a four-wheel drive van.

Tom, dört tekerlekli bir kamyonet kullanıyor.

Sami executed his victims in his van.

Sami kurbanlarını minibüsünde infaz ediyordu.

- Is there place for this box in the van?
- Is there place for this box inside the van?

Van içerisinde bu kutu için yer var mı?

Tom told Mary to get in the van.

Tom, Mary'ye minibüse binmesini söyledi.

Would you please slide the van door open?

Lütfen kamyonet kapısını kaydırarak açar mısın?

Tom gave Mary the keys to the van.

Tom Mary'ye kamyonet için anahtarlar verdi.

What is the loading capacity of that van?

Bu kamyonetin yükleme kapasitesi nedir?

A white van pulled up outside the house.

Evin dışında beyaz bir minibüs durdu.

Dan was homeless and lived in his van.

Dan evsizdi ve minibüsünde yaşıyordu.

Mary managed to escape from the sinking van.

Mary batan kamyonetten kaçmayı başardı.

The Van Horn family was in the chips.

Van Horn ailesi zengindi.

They went to Van Buren's house for dinner.

Akşam yemeği için Van Buren'in evine gittiler.

Lake Van is the largest lake in Turkey.

Van Gölü Türkiye'nin en büyük gölüdür.

Fadil told Layla to get in the van.

Fadıl, Leyla'ya minibüse binmesini söyledi.

Tom is asleep in the back of the van.

Tom karavanın arkasında uyuyor.

Tom got into the black van and drove away.

Tom siyah vana bindi ve uzaklaştı.

I saw Tom getting into a dark blue van.

Tom'u lacivert bir minibüse binerken gördüm.

Dan landed onto the roof of a passing van.

Dan geçen bir kamyonetin çatısına indi.

Tom was the last one to get in the van.

Tom kamyonete binen son kişiydi.

Did Van Gogh really cut off one of his ears?

Van Gogh sahiden kulağının birini kesmiş mi?

Tom opened the door of the van and jumped out.

Tom kamyonetin kapısını açtı ve dışarı atladı.

Tom saw a black van driving toward the petrol station.

Tom petrol istasyonuna doğru süren siyah bir kamyon gördü.

There's a white van parked in front of Tom's house.

Tom'un evinin önünde park etmiş beyaz bir minibüs var.

I opened the door and got out of the van.

Kapıyı açtım ve kamyonetten çıktım.

Is there room in your van for three more people?

Minibüsünüzde üç kişi için daha yer var mı?

The kidnappers whisked Tom into a van and quickly drove away.

Kaçıranlar Tom'u bir vana fırlattılar ve hızlı bir şekilde uzaklaştılar.

Wayde van Niekerk's coach is a 74 years old great-grandmother.

Wayde van Niekerk'in antrenörü 74 yaşında bir büyük-büyükannedir.

An underwater fortress has been discovered under Lake Van in Turkey.

Türkiye'de Van Gölü'nde bir sualtı kalesi bulundu.

In the parking lot, Fadil noticed a van belonging to his boss.

Fadıl park yerinde patronuna ait bir minibüs fark etti.

Sami hid the van in the woods and covered it with branches.

Sami, minibüsü ormanda gizledi ve onu dallarla kapladı.

I wanted a sports car, but my wife said we needed a van.

Bir spor araba istiyordum ama karım bir karavan almamızı söyledi.

The angry crowd clambered around the police van shouting insults at the suspected paedophile inside it.

Öfkeli kalabalık polis minibüsünün etrafını sarıp içindeki pedofili zanlısına hakaretler yağdırdı.

Wayde van Niekerk broke the world record and won the gold medal in the 400m sprint.

Wayde van Niekerk 400 metre sürat koşusunda dünya rekoru kırdı ve altın madalya kazandı.