Examples of using "Tin" in a sentence and their turkish translations:
John'un bir Tin Lizzie'si var.
Kalayı gümüşten ayırt edebilir misin?
Bronz, bakır ve kalaydan oluşmaktadır.
O, eski bir teneke ile futbol oynuyordu.
Teneke kutu içinde altı tane balık var.
Tom, teneke düdüğü çok iyi çalamaz.
Tom çorbayı büyük bir teneke kaseye döktü.
Oyuncak düdüğü nasıl çalacağımı bilmiyorum.
- İçim içimi yiyor.
- Hop oturup hop kalkıyorum.
Tom teneke çatıdaki yağmurun sesini duyuyordu.
Fakat maymun geri geldiğinde, teneke bardak her zaman boştu.
Bir kaba işiyorsun ve dinlenmeye bırakıyorsun.
Tom gün batımına bakarken rıhtımda tin whistle çalarak oturmayı sever.
Mary küçükken oyuncak düdük çalardı.
Ontario Sansür Kurulu 1980'de Günter Grass'tan uyarlanmış "Teneke Trampet" filmini yasakladı ama medya bu yasağı saçma buldu ve hatta Canadian Broadcasting Corporation (CBC) sorun yaratan görüntüleri o gece ülke çapında ulusal haberlerde gösterdi.