Examples of using "Bronze" in a sentence and their turkish translations:
Biz bronz madalya kazandık.
O bir bronz madalya kazandı.
O bronz bir madalya kazandı.
Bronz çan güzel ses veriyor.
Bronz heykel, parçalar halinde kırıldı.
Bronz, bakır ve kalaydan oluşmaktadır.
Bu bronz heykel pasla kaplıdır.
Şimdi çoğu Makedonya'daki bronz heykellerle ölümsüzleşiyor.
Bronz heykel uzaktan oldukça güzel görünüyor.
Kahramanın bronz bir heykelini diktiler.
Bejo bronz fincanda zencefilli bir kahve yapar.
Mary'nin kahverengi bir palto ve uzun bronz renkli çizmeler var.
Kanada'dan Andre de Grasse 100 metre yarışında bronz madalya kazandı.
Akrotiri, volkanik kül altına gömülmüş bir Bronz çağı yerleşimidir.
Her bir adama Roma zırhı, bronz miğfer ve oval Skutüm kalkanı temin ediliyor.
Beş yuan paralar pirinç, ve on yuan paralar bronz dışında yapılır.
5 yen bozuk para pirinçten yapılır ve 10 yen bozuk para bronzdan yapılır.