Translation of "Silver" in Turkish

0.021 sec.

Examples of using "Silver" in a sentence and their turkish translations:

Silver coins...

Gümüş paralar...

This isn't silver.

Bu gümüş değil.

Is this real silver?

Bu gerçek gümüş mü?

Is this sterling silver?

Bu saf gümüş mü?

There's no silver bullet.

Sihirli bir değnek yok.

- Speech is silver, but silence is golden.
- Speech is silver, silence is gold.
- Speech is silver, silence is golden.

- Konuşma gümüştür ama susma altındır.
- Söz gümüşse sükût altındır.

So do silver and gold.

Gümüşle altının farklıdır.

There is no silver bullet.

Sihirli bir çözüm yok.

There is no silver bullet,

Ortada sihirli bir değnek yok,

Gold is heavier than silver.

Altın gümüşten daha ağırdır.

They won the silver medal.

Onlar gümüş madalya kazandı.

My brother polished the silver.

Erkek kardeşim gümüşü parlattı.

She won a silver medal.

O gümüş madalya kazandı.

He won a silver medal.

O gümüş bir madalya kazandı.

I have several silver coins.

Birkaç gümüş param var.

This is a silver coin.

Bu bir gümüş sikkedir.

Tom's hair is all silver.

Tom'un saçı tüm gümüş rengi.

How do you buy silver?

Gümüşü nasıl alırsın?

Silver costs less than gold.

Gümüş altından daha ucuza mal olur.

- Speech is silver, but silence is golden.
- Speech is silver, silence is gold.

Söz gümüşse, sukut altındır.

- Can you distinguish silver from tin?
- Can you tell silver and tin apart?
- Do you know the difference between silver and tin?

Kalayı gümüşten ayırt edebilir misin?

Restoration is not a silver bullet.

Restorasyon sihirli bir çözüm değil.

But they gave us silver coins.

Ama bize gümüş paralar verdiler.

Every cloud has a silver lining.

- Her işte bir hayır vardır.
- Her gecenin bir sabahı vardır.
- Gün gelir, devran döner.

Copper and silver are both metals.

Bakır ve gümüş her ikisi de metaldir.

I am wearing my silver jewelry.

Ben gümüş takılarımı takıyorum.

How are the silver foxes feeling?

Gümüş tilkiler nasıl hissederler?

Mary is wearing a silver ring.

Mary gümüş yüzük takıyor.

Speech is silver, silence is gold.

Söz gümüşse, sükut altındır.

The silver is on the table.

Gümüş masanın üstünde.

Gold is more valuable than silver.

Altın gümüşten daha değerlidir.

I'm looking for a silver necklace.

Ben gümüş kolye bakıyorum.

I prefer silver rings to gold ones.

Gümüş yüzükleri altın olanlara tercih ederim.

Nickel is a hard, silver-white metal.

Nikel, sert, gümüş beyazı bir metaldır.

Wisdom is better than gold or silver.

Bilgelik altın ya da gümüşten daha iyidir.

Freedom weighs more than silver and gold.

Özgürlük gümüş ve altından daha değerlidir.

How many silver foxes do you have?

Kaç tane gümüş tilkin var?

Let's shackle your feet with silver fetters.

Gümüş prangalarla ayaklarını zincirleyelim.

Silver chloride is not completely water-soluble.

Gümüş klorür tamamen suda çözünür değil.

That ornate silver platter is my favorite!

Bu süslü gümüş tabak, benim favorim!

She gave him all of her silver.

O, bütün gümüşünü ona verdi.

Silver doesn't cost as much as gold.

Gümüş altından daha ucuza mal olur.

Sami was born with a silver spoon.

Sami gümüş bir kaşıkla doğdu.

I want to buy a silver necklace.

Gümüş bir kolye almak istiyorum.

I don't want your gold or your silver.

Ben senin altınını veya gümüşünü istemiyorum.

He has a silver medal for his actions.

O, eylemleri için bir gümüş madalya sahibidir.

The silver balls are around the red ball.

Gümüş toplar kırmızı topun etrafında.

The queen wore a very beautiful silver dress.

Kraliçe çok güzel bir gümüş elbise giydi.

The queen was wearing a magnificent silver dress.

Kraliçe muhteşem bir gümüş elbise giyiyordu.

The vampire was shot with a silver bullet.

Vampir bir gümüş kurşunla vuruldu.

Tom confronted the vampire with a silver knife.

Tom gümüş bir bıçakla vampire karşı koydu.

Mary put the silver locket around her neck.

Mary gümüş madalyonu boynuna taktı.

They wanted to deal in gold and silver.

Onlar altın ve gümüş ticareti yapmak istiyordu.

Tom and Mary just celebrated their silver anniversary.

Tom ve Mary sadece gümüş yıldönümlerini kutlamıştı.

Tom wore a silver chain around his neck.

Tom boynunun etrafına gümüş bir zincir taktı.

Then Arica, where he seized 40 bars of silver.

Oradan Arica'ya gitti. Burada 40 kalıp gümüşe el koydu.

There is a silver lining to every dark cloud!

Her işte bir hayır vardır!

Tom gave Mary a key on a silver chain.

Tom Mary'ye gümüş bir zincir üzerinde bir anahtar verdi.

Once gold was less valuable than silver in Japan.

Bir zamanlar Japonya'da altın gümüşten daha az değerliydi.

Donna was born with a silver spoon in her mouth.

Donna varlıklı bir ailede doğdu.

- His hair has turned grey.
- His hair has turned silver.

Onun saçı gümüş rengine döndü.

Tom was born with a silver spoon in his mouth.

Tom varlıklı bir ailede doğmuş.

As the saying goes: Speech is silver, silence is gold.

Atasözünde dendiği gibi; söz gümüşse, sükut altındır.

- I greased Tom's palm.
- I crossed Tom's palm with silver.

- Tom'a rüşvet verdim.
- Tom'a para yedirdim.

She was born with a silver spoon in her mouth.

O, ağzında gümüş bir kaşıkla doğmuş.

Alchemists tried to transmute base metals into gold and silver.

Simyagerler adi metalleri altına ve gümüşe dönüştürmeye çalıştılar.

"What is the element with the atomic number 47?" "Silver."

"Atom numarası 47 olan element hangisidir?" "Gümüş."

And we saw a featureless silver disc hovering over the houses.

evlerin üzerinde asılı duran gümüş bir disk görmüştük.

The stain on the lab coat is due to silver nitrate.

Laboratuvar önlüğündeki leke gümüş nitrat yüzünden.

Mary wore a silver locket in the shape of a heart.

Mary kalp şeklinde bir gümüş madalyon taktı.

The man turned permanently blue after he drank the silver solution.

Adam, gümüş solüsyonu içtikten sonra sürekli olarak mavileşti.

He had heard wonderful stories about cities of gold with silver trees.

O, gümüş ağaçları olan altın şehirler hakkında harika hikayeler duymuştu.

Which weighs less, a kilogram of gold or a kilogram of silver?

Hangisi daha hafiftir, bir kilogram altın mı yoksa bir kilogram gümüş mü?

The larger the amount of silver, the larger the amount of corruption.

Gümüş paranın miktarı ne kadar büyük olursa, rüşvet o kadar büyük olur.

Some say that speech is worth silver, but silence is worth gold.

Bazıları söz gümüşse sükut altındır diyorlar.

He gave him a lump of silver as big as his head.

Ona kafası kadar büyük gümüş bir parça verdi.

But it's as if you had asked Santa for a Rolls-Royce Silver Shadow

ama siz Noel Baba'dan Rolls Royce araba istemişsiniz de

I buy my silver from a man who has a mine on his property.

Gümüşümü mülkiyetinde bir madeni olan bir adamdan alırım.

Cheese is gold in the morning, silver at noon, and lead in the evening.

Peynir sabah altın, öğleden gümüş, akşam kurşundur.

It is said that the silversmiths of that town ate silver due to extreme poverty.

O kasabanın gümüşçülerinin aşırı yoksulluk nedeniyle gümüş yedikleri söylenilmektedir.