Examples of using "Temper" in a sentence and their turkish translations:
Cathy'nin öfkesi var.
Tom öfkeden kendini kaybetti.
Kendini kaybetme.
Tom'un bir huyu var.
Aklımı kaybettim.
Mary kolaylıkla öfkelenir.
Sonunda, o, kontrolünü kaybetti.
O, iyi bir ruh hali içinde.
Onun kontrol edilemez bir öfkesi vardır.
O sinirli.
O çok öfkeli.
İrlandalı karakterin beni korkutur.
O kolayca kontrolünü kaybeder.
Tom çabuk sinirlenir.
Onun kötü bir ruh hali var.
Tom öfkeye kapılmadı.
Tom'un kesinlikle öfkesi var.
Tom'un şiddetli bir öfkesi var.
Tom'un korkunç bir öfkesi var.
Gözüm kararabilir.
Sonunda Tom'un gözü karardı.
Tom öfkeliydi.
Kötü bir öfkem var.
Cathy'nin öfkesi var.
Tom kolaylıkla sinirleniyor.
Tom'un kötü bir ruh hali var.
- Tom çabuk öfkelenir.
- Tom'un kafası çabuk atar.
Öfkeni kontrol etme çalış.
Tom öfkesini kontrol edemedi.
Oldukça sinirlisin.
O çabuk sinirlenir.
Onun asabiyeti var.
- Asabiyetim var.
- Çabuk sinirlenirim.
Ben öfkelenmedim.
- Tom sık sık sinir krizine giriyor.
- Tom çok öfke patlaması yaşıyor.
Çabuk sinirlenir.
- Üzgünüm sinirlendim.
- Sinirlendiğim için üzgünüm.
Tom itidalini kaybettiğini söyledi.
Daha fazla sinirine hakim olamadı.
O bana öfkelendi.
O, kötü bir ruh hali içindeydi.
Tom'un kendine hakim olma sorunu var.
Tom öfkesini oldukça kolay kaybeder.
Kendimi kaybetmemeliydim.
Bob öfkesini kontrol edemedi.
Öfkeni kontrol etmelisin, Tom.
Tom öfkesini kontrol etmeye çalıştı.
Oldukça kolay şekilde kontrolden çıkar.
Tom, Mary'nin öfkesinden korkuyordu.
Tom'un çok kötü bir huyu var.
Tom neredeyse hiç sinirlenmez.
Ben Tom'un sinirleneceğini düşündüm.
O bana çok sinirlendi.
Sinirlenmeye eğilimlidir.
Bazen sebepsiz yere sinirleniyor.
Sinirlenmeniz işe yaramaz.
O öfkelendi.
Sinirlenmeye başlıyorum.
Tom öfkesini kaybetmeye eğilimli.
Tom'un gözü karardı ve Mary'ye vurdu.
Öfkeni nasıl kontrol ediyorsun?
Çabuk sinirlenirsin, değil mi?
Tom oldukça sinirleniyor, değil mi?
Umarım Tom itidalini kaybetmez.
Tom bana Mary'nin sinirlendiğini söyledi.
Kendimi kaybedip Tom'a vurdum.
O ne derse desin öfkelenme.
Onun öfkesine artık tahammül edemiyorum.
ama bu huyumuz galiba hala devam etmekte
O sinirlendi ve bana bağırdı.
O, küplere bindi ve bir fincan fırlattı.
Sinirlendi ve çocuğa vurdu.
Tom'un tepesi attığını daha önce hiç görmedim.
Sinirlendi ve bana bağırdı.
- Kendimi kaybettim.
- Kendimi kaptırdım.
- Gaza geldim.
- Gaza gelmişim.
- Kendimi fazla kaptırmışım.
Tom öfkelendiği için Mary'den özür diledi.
Dan öfkesini kaybedip Linda'ya hakaret etti ve ayrıldı.
Tom'un, öfkesini kaybetme alışkanlığı var.
Tom sinirlendi ve Mary'ye bağırdı.
Huzurumu kaybettim.
Anne'in kızıl saçları ve ateşli bir öfkesi vardı.
Otobüs bekleyen adam sinirlendi.
O kendini kaybetti ve bana kötü sözler söylemeye başladı.
Aniden, katip öfkeden kendini kaybetti.
Gülmek hırçınlık için en etkili bir panzehirdir.
Tom kendi şiddetli öfkesini kontrol etmeye çalışıyordu.
Tom öfkesini kaybetmeden asla tartışmaya girmez.
Tom öfkeyi kontrol altında tutmak için elinden geleni yaptı.
Sinirlendim ve otomatik satış makinesine tekme attım.
Sinirlenmek için tahriklere kapılmayın.
Üzgünüm zıvanadan çıktım ve kaba şeyler söyledim.
Tom soğuk kanlılığını o kadar çabuk kaybediyor ki herkes ondan kaçınıyor.
Karakterindeki tek kusur hızlı bir öfke.
O sinirlenmeden asla tartışmaz.
- O, o kadar kolay sinirlenir ki herkes ondan kaçınır.
- Sinirleri çok çabuk bozulduğu için herkes ondan çekiniyor.