Examples of using "Serbian" in a sentence and their turkish translations:
Sırpça öğreniyorum.
Bu bir Sırp ismi.
Sırp trenleri korkunç bir şekilde yavaş...
Tom Sırpça öğrenmek istiyor.
Diğer Sırp prensleri tarafından işgal edilmiş Osmanlı kabilelerini özgür kılabildi.
Sırpça çok güzel bir dildir.
Bir zamanlar Sırp İmparatorluğunun topraklarının kalıntıları üzerinde tutmak istiyorlar.
Onun ana dili Sırpçadır.
Onlar Hırvatça, Boşnakça veya Sırpça mı konuşuyorlar?
Pek çok Sırp, Boşnak ve Hırvat soyadı "iç" le bitiyor.
Sırpçayı anlayabiliyorum ama konuşamıyorum.
Beyazid, elindeki kozu oynadı ve Sırp şövalyelerini öne gönderdi!
Sırp şövalyeleri düşmanın yanından geçerek Sigismund'un sağ kanadını birkaç dakika yok ederek
O bu sefer zamanı Bizansa, özellikle
ve yanında tecrübeli Sırp şövalyeleri ve güçlü bir süvari olduğunu fark etti.
Prens Lazar`ın savaşta hayatını kaybetmesiyle önderliğinde olan Hristiyan koalisyonu dağıldı
Sol kanadı tutan zırhlı Sırp Şövalyeleri,
Anadolu'daki çoğu Osmanlı askeri gibi, Macar birlikleri de Sırp topraklarına ilerleyerek
O kış Sırbistan ordusunun geri kalanları Arnavutluk dağlarından kaçtı.