Translation of "Saving" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Saving" in a sentence and their turkish translations:

I'm saving it.

Onu tasarruf ediyorum.

I've been saving.

Tasarruf ediyorum.

We're saving lives.

Biz hayat kurtarıyoruz.

You're only saving face!

Sen sadece görünüşü kurtarıyorsun!

Thanks for saving me.

Beni kurtardığın için teşekkürler.

I'm not worth saving.

Ben kurtarmaya değmem.

Saving lives feels great.

Hayat kurtarmak harika hissettiriyor.

I've been saving these.

Bunları biriktirmekteyim.

He was saving money.

- Para biriktiriyordu.
- Para tasarruf ediyordu.

Saving the world is easy.

Dünyayı kurtarmak kolay bir şey.

Saving the lives of billions,

Milyarlarca can kurtarmak,

It would be saving money...

bu para biriktirmek olurdu.

Thanks for saving my life.

Hayatımı kurtardığın için teşekkürler.

Thank you for saving us.

Bizi kurtardığın için teşekkür ederim.

Thanks for saving my hide.

Benim postumu kurtardığın için teşekkürler.

Every life is worth saving.

Her hayat kurtarmaya değer.

I'm saving myself for marriage.

Evlilik için başımın çaresine bakıyorum.

If you're saving for a car, if you're saving to pay down your debt,

Araba alabilmek için mi, borçlarınızı ödeyebilmek için mi

I'm saving money for a car.

Bir araba için tasarruf yapıyorum.

Protecting the environment means saving ourselves.

Çevreyi korumak kendimizi korumak anlamına gelir.

What are you saving up for?

Ne için tasarruf yapıyorsun?

Thank you for saving my life.

Hayatımı kurtardığın için teşekkür ederim.

Tom thanked Mary for saving him.

Tom onu kurtardığı için Mary'ye teşekkür etti.

I'm saving this seat for Tom.

Bu koltuğu Tom için ayırıyorum.

I'm saving the best for last.

En iyisini sona saklıyorum.

She was saving herself for marriage.

O kendini evlilik için saklıyordu.

I need to start saving money.

Para biriktirmeye başlamam gerekiyor.

I'm saving this seat for them.

Bu koltuğu onlar için ayırıyorum.

I'm saving this seat for him.

Bu koltuğu onun için ayırıyorum.

I'm saving this seat for her.

Bu koltuğu onun için ayırıyorum.

I'm saving them for my grandchildren.

Onları torunlarım için saklıyorum.

I'd better try saving the battery.

Pili tasarruf etmeye çalışsam iyi olur.

Tom is saving money for college.

Tom üniversite için para tasarrufu yapıyor.

How are you saving for retirement?

Emeklilik için nasıl tasarruf yapıyorsun?

- I am saving as much as I can.
- I'm saving as much as I can.

Elimden geldiği kadar çok biriktiriyorum.

- Tom is going to have to start saving money.
- Tom will have to start saving money.

Tom para biriktirmeye başlamak zorunda kalacak.

He was praised for saving a life.

O bir hayat kurtardığı için methedildi.

They are not interested in saving money.

Onlar para tasarrufuyla ilgilenmiyor.

He's saving up to go to university.

O, üniversiteye gitmek için para biriktiriyor.

Are you saving this seat for someone?

Bu koltuğu biri için mi ayırıyorsun?

We're saving money to buy a house.

Bir ev almak için para biriktiriyoruz.

He's saving up to go to college.

O, üniversiteye gitmek için tasarruf yapıyor.

I'm saving money for my old age.

Yaşlılık günlerim için para tasarruf ediyorum.

I'm saving up for my old age.

Yaşlılığım için para biriktiriyorum.

Tom doesn't understand the value of saving.

Tom tasarrufun değerini anlamıyor.

- He saved money.
- He was saving money.

- Para biriktirdi.
- Para biriktiriyordu.

I'm saving up for a new car.

Ben yeni bir araba için para biriktiriyorum.

Surgeons performed life-saving surgery on Fadil.

Cerrahlar Fadıl üzerinde hayat kurtaran bir ameliyat gerçekleştirdiler.

- I am saving money in order to study abroad.
- I'm saving money in order to study abroad.

Yurt dışında eğitim yapmak için para biriktiriyorum.

- Tom has been saving money to buy a car.
- Tom is saving money to buy a car.

Tom bir araba almak için para biriktiriyor.

If you're saving for that rainy day fund,

yoksa kötü gün için mi biriktiriyorsunuz.

Now he sees somebody who is worth saving.

kurtarmaya değecek birini görüyor.

He deposited 100 dollars in his saving account.

Tasarruf hesabına 100 dolar yatırdı.

His parents are saving for his college education.

- Ebeveynleri onun kolej eğitimi için birikim yapıyorlar.
- Onun ebeveynleri onun üniversite eğitimi için para biriktiriyor.

He is saving money for a trip abroad.

Yurt dışında bir yolculuk için para biriktiriyor.

We're saving up to build a new house.

- Yeni bir ev yapmak için tasarruf yapıyoruz.
- Yeni bir ev yapmak için tasarruf ediyoruz.

Do you think these letters are worth saving?

Bu mektupların saklamaya değdiğini düşünüyor musun?

A national campaign for energy saving is underway.

Enerji tasarrufu için ulusal bir kampanya sürüyor.

She was praised for saving a person's life.

Bir kişinin hayatını kurtardığı için methedildi.

I've been saving all my time for you.

Senin için bütün zamanımı tasarruf ediyorum.

You need to work on saving your marriage.

- Evliliğini kurtarmak adına çaba sarf etmen gerek.
- Evliliğini kurtarmak için uğraşmalısın.
- Evliliğini kurtarmak için çalışmalısın.
- Evliliğini kurtarmak için çalışmak zorundasın.
- Evliliğini kurtarmak için çalışman gerekiyor.

I'm saving up to buy a new car.

Yeni bir araba satın almak için para biriktiriyorum.

Her kitchen is equipped with labor-saving devices.

Onun mutfağı emek tasarrufu yapan cihazlarla donatıldı.

Tom is saving money to go to Australia.

Tom Avustralya'ya gitmek için para biriktiriyor.

Tom is saving up to buy a house.

Tom bir ev almak için para tasarrufu yapıyor.

You need to start saving for retirement now.

Şimdi emeklilik için tasarrufa başlaman gerekiyor.

Mary is saving money to go to Japan.

Mary Japonya'ya gitmek için para biriktiriyor.

I've been saving it for a special occasion.

Ben bunu özel bir durum için saklıyorum.

He is saving up to buy a house.

O bir ev almak için tasarruf yapıyor.

Tom deposited 1,000 dollars in his saving account.

Tom tasarruf hesabına 1.000 dolar yatırdı.

Nobody ever got rich by saving on drinks.

Kimse içeceklerden tasarruf ederek zengin olmadı.

Tom is saving up to go to college.

Tom üniversiteye gitmek için tasarruf ediyor.

Tom is saving money to buy a house.

Tom bir ev satın almak için para biriktiriyor.

Sami is saving up money to perform Hajj.

- Sami hacca gitmek için para biriktiriyor.
- Sami hac için para biriktiriyor.

- Is there some reason you're saving these old bottles?
- Is there some reason that you're saving these old bottles?

Bu eski şişeleri saklamanın bir nedeni var mı?

- Tom is saving money so he can go to Australia.
- Tom is saving money for a trip to Australia.

Tom, Avustralya'ya gidebilmek için para biriktiriyor.

- I am very grateful to Tom for saving my life.
- I'm very grateful to Tom for saving my life.

Hayatımı kurtardığı için Tom'a teşekkür borçluyum.

Can Tatoeba contribute to the saving of endangered languages?

Tatoeba, yok olma tehlikesinde olan dillerin korunmasında katkıda bulunabilir mi?

Tom has been saving up to buy a yacht.

Tom bir yat almak için para tasarruf ediyor.

Tom is saving money so he can go abroad.

Tom yurt dışına gidebilmek için para tasarrufu yapıyor.

I've been saving up to buy a new saxophone.

Yeni bir saksafon almak için para tasarrufu yapıyorum.

He is saving in order to buy a house.

O, bir ev satın almak için tasarruf yapıyor.

I was saving this piece of cake for you.

Bu kek parçasını senin için saklıyordum.

I was saving up to buy a new bicycle.

Yeni bir bisiklet almak için tasarruf yapıyordum.

Tom deposited three hundred dollars in his saving account.

Tom tasarruf hesabına üç yüz dolar yatırdı.

Is there some reason you're saving these old bottles?

Bu eski şişeleri saklamanız için herhangi bir neden var mı?

Tom is saving money for a trip to Australia.

Tom, Avustralya'ya bir gezi için para biriktiriyor.

The boy deserved praise for saving the child's life.

Genç, çocuğun hayatını kurtardığı için övgüyü hak etti.

I wanted to thank you for saving my dog.

Köpeğimi kurtardığın için sana teşekkür etmek istedim.

Ask yourself one fundamental question: what are you saving for?

Kendinize şu temel soruyu sorun: Ne için para biriktiriyorsunuz?

But there's also going to be wonders and saving graces.

ama aynı zamanda harikalar ve kurtarışlar da.

He lives from hand to mouth without saving a penny.

O bir kuruş biriktirmeden kıt kanaat yaşıyor.

Mary is saving money so she can go to Japan.

Mary Japonya'ya gidebilmek için para biriktiriyor.

Andre is saving his money up to start a business.

Andre bir işi başlatmak için parasını tasarruf ediyor.

I'm saving up so that I can go to Australia.

Avustralya'ya gidebilmek için tasarruf yapıyorum.