Translation of "Progress" in Turkish

- Progress is unavoidable.
- Progress is inevitable.

- Gelişme kaçınılmaz.
- İlerleme kaçınılmaz.

- We are making progress.
- We're making progress.

Biz ilerleme gösteriyoruz.

To make progress.

yalnızca sivil nüfusu kazanarak olduğunu fark etti

He's making progress.

O ilerleme kaydediyor.

She's making progress.

O ilerleme gösteriyor.

I'm making progress.

Gelişme kaydediyorum.

Progress was slow.

İlerleme yavaştı.

You're making progress.

Sen ilerleme kaydediyorsun

That's real progress.

Bu gerçek ilerleme.

You've made progress.

Gelişme kaydettin.

We've made progress.

- Biz ilerleme yaptık.
- İlerleme kaydettik.

Quarantine in progress.

Karantina uygulanıyor.

Evaluate your progress.

İlerlemenizi değerlendirin.

This is great progress.

Bu büyük bir ilerleme.

How is your progress?

Gelişmen nasıl?

You can't stop progress.

İlerlemeyi durduramazsın.

Have they made progress?

Onlar ilerleme kaydettiler mi?

We're definitely making progress.

Biz kesinlikle ilerleme yapıyoruz.

We're making good progress.

Biz iyi bir ilerleme yapıyoruz.

I've made some progress.

Biraz ilerleme kaydettim.

Progress is being made.

İlerleme yapılıyor.

Are we making progress?

Biz gelişme kaydediyor muyuz?

Have we made progress?

İlerleme yaptık mı?

There has been progress.

İlerleme vardır.

Progress cannot be stopped.

İlerleme durdurulamaz.

We're making some progress.

İlerleme kaydediyoruz.

We're making great progress.

- Harika ilerleme kaydediyoruz.
- Büyük ilerleme kaydediyoruz.

Are you making progress?

Gelişme kaydediyor musun?

Aren't you making progress?

- Gelişme kaydetmiyor musun?
- Gelişme kaydet miyormusun?

But seeing the limited progress

Kısıtlı süreci görünce

But progress is never guaranteed.

Ancak gelişme asla garanti edilemez.

With small and measurable progress,

küçük ve kayda değer ilerlemelerle,

Why don't people appreciate progress?

İnsanlar niçin ilerlemenin kıymetini bilmiyor?

Anyway, we are making progress.

Neyse, ilerleme kaydediyoruz.

[Bear] We've made good progress,

İyi aşama kaydettik

The student's progress is satisfactory.

Öğrencinin gelişmesi tatmin edici.

Have you made any progress?

Herhangi bir ilerleme yaptın mı?

Tom is making real progress.

Tom gerçek ilerleme yapıyor.

I'm impressed by your progress.

İlerlemenizden etkileniyorum.

Has Tom made any progress?

Tom herhangi ilerleme yaptı mı?

I haven't made much progress.

- Fazla ilerleme kat edemedim.
- Pek ilerleme kaydedemedim.
- Çok ilerleleme sağlayamadım.

Tom has made steady progress.

Tom sürekli ilerleme kaydetti.

Great progress has been made.

Büyük ilerleme yapıldı.

Tom hasn't made much progress.

- Tom pek ilerleme kaydedemedi.
- Tom yerinde saydı.

Have we made any progress?

Herhangi bir ilerleme yaptık mı?

Our students showed remarkable progress.

Öğrencilerimiz dikkat çekici bir ilerleme gösterdi.

Has there been any progress?

Herhangi bir ilerleme oldu mu?

There has been progress made.

İlerleme kaydedilmedi.

Computers have made rapid progress.

Bilgisayarlar hızla gelişti.

I'm satisfied with his progress.

Onun ilerlemesinden memnunum.

We're pleased with our progress.

Biz gelişmemizden memnunuz.

Much progress has been made.

Çok ilerleme kaydedildi.

How do you define progress?

İlerlemeyi nasıl tanımlarsın?

Tom has made some progress.

Tom biraz ilerleme kaydetti.

Tom is already making progress.

Tom çoktan ilerleme kaydediyor.

It's a work in progress.

Yapım aşamasında.

Tom is making some progress.

Tom biraz ilerleme kaydediyor.

Tom is making good progress.

Tom iyi ilerleme kaydediyor.

Sami started making some progress.

Sami biraz ilerleme kaydetmeye başladı.

- This is the progress that we merit!
- This is the progress that we deserve!

Bu hak ettiğimiz gelişme!

The machinery of progress become silent,

ilerleme makineleri sessizleşiyor,

Education is the agent of progress.

Eğitim ilerlemenin temsilcisidir.

The work is now in progress.

İş şimdi devam etmektedir.

The project is now in progress.

Proje şimdi devam ediyor.

He shows no mark of progress.

O ilerleme işareti göstermiyor.

He made remarkable progress in English.

İngilizcede kayda değer bir gelişme yaptı.

- Tom is making progress.
- Tom advances.

Tom ilerleme kaydetmektedir.

Storms at sea impeded our progress.

Denizdeki fırtına ilerlememizi engelledi.

Our progress was put in check.

Bizim ilerleme kontrol altına alındı.

I feel like I'm making progress.

Ben gelişme kaydediyorum gibi hissediyorum.

I knew I was making progress.

Gelişme kaydettiğimi biliyordum.

We seem to be making progress.

Biz gelişme kaydediyor gibi görünüyoruz.

Tom hasn't made much progress yet.

Tom henüz çok aşama kaydetmedi.

You seem to be making progress.

İlerleme kaydediyor gibi görünüyorsun.

This is a work in progress.

Bu devam eden bir iş.

There cannot be progress without communication.

İletişim olmadan ilerleme olamaz.

I'm pretty impressed with Tom's progress.

Tom'un ilerlemesinden oldukça etkilendim.

I'll send you a progress report.

Sana bir ilerleme raporu göndereceğim.

I'm glad we made some progress.

Biraz ilerleme yaptığımıza memnun oldum.

Have you made any more progress?

Daha fazla ilerleme kaydettin mi?

Slow but steady progress always wins.

Yavaş ama istikrarlı ilerleme her zaman kazanır.

Aliens controlled Earth's progress in secret.

Yabancılar gizlice Dünya'nın ilerlemesini kontrol etti.

A police investigation is in progress.

Bir polis soruşturması devam ediyor.

Tom has been making some progress.

Tom biraz gelişme kaydediyor.

I'm glad that we're making progress.

İlerleme kaydediyor olduğumuz için memnunum.

I seem to be making progress.

İlerleme kaydediyor gibi görünüyorum.

Tom seems to be making progress.

Tom ilerleme kaydediyor gibi görünüyor.

His progress in class is encouraging.

Onun sınıftaki gelişmesi cesaret vericidir.

Tom made remarkable progress in French.

Tom, Fransızcada dikkat çekici ilerleme kaydetti.

Tom seemed to be making progress.

- Tom aşama katediyor gibiydi.
- Tom'da ilerleme var gibi görünüyordu.

Tom is pleased with your progress.

Tom ilerlemenizden memnundur.

Tom and Mary are making progress.

Tom ve Mary ilerliyorlar.

Tom is making progress, isn't he?

Tom ilerleme kaydediyor, değil mi?

- I thought I was making some progress.
- I thought that I was making some progress.

Bir ilerleme kaydettiğini sandım.