Translation of "Pencil" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Pencil" in a sentence and their turkish translations:

- That is a pencil.
- That's a pencil.

O bir kurşun kalem.

That's my pencil.

O benim kurşun kalemim.

Sharpen your pencil.

Kurşun kalemini aç.

- I've lost my pencil.
- I have lost my pencil.

Ben kalemimi kaybettim.

- Does anybody have a pencil?
- Does everybody have a pencil?
- Does everyone have a pencil?

Herkesin bir kalemi var mı?

- Have you got a pencil?
- Do you have a pencil?

Bir kurşun kalemin var mı?

- This is a long pencil.
- That is a long pencil.

Bu uzun bir kalem.

- She gave me a pencil.
- He gave me a pencil.

O bana bir kalem verdi.

- Could I use your pencil?
- May I use your pencil?

Kurşun kalemini kullanabilir miyim?

- This pencil is not grey.
- This pencil is not gray.

- Bu kalem gri değil.
- Bu kalem boz değil.

You dropped your pencil.

Kalemini düşürdün.

Put down your pencil.

- Kaleminizi aşağı koyun.
- Kaleminizi bırakın.
- Kaleminizi yere bırakın.

I've lost my pencil.

Kurşun kalemimi kaybettim.

Tom sharpened a pencil.

Tom kurşun kalemi açtı.

Draw with a pencil.

- Kalemle çiz.
- Bir kalemle çiz.
- Bir kalemle çizin.

My pencil is red.

Kalemim kırmızı.

Is this your pencil?

Bu sizin kalem mi?

This pencil is white.

Bu kalem beyazdır.

This pencil is red.

Bu kurşun kalem kırmızı.

This is my pencil.

Bu benim kurşun kalemim.

Lend me a pencil.

Bana bir kurşun kalem ödünç ver.

I swiped Tom's pencil.

Tom'un kurşun kalemini arakladım.

The pencil is black.

Kalem siyah.

Tom lost his pencil.

Tom kalemini kaybetti.

Where is my pencil?

Kalemim nerede?

Tom dropped his pencil.

Tom kalemini düşürdü.

Give me the pencil.

Kalemi bana ver.

Is the pencil long?

Kalem uzun mudur?

I forgot my pencil.

Ben kurşun kalemimi unuttum.

Is that pencil yours?

Bu kalem senin mi?

Whose pencil is this?

Bu kimin kalemi?

This is a pencil.

- Bu bir kurşun kalemdir.
- Bu bir kurşun kalem.

Is this pencil yours?

Bu kalem senin mi?

Write it in pencil.

Onu kurşun kalemle yazın.

I need a pencil.

Bir kaleme ihtiyacım var.

I sharpened my pencil.

Kurşun kalemimi keskinleştirdim.

That isn't a pencil.

Bu bir kurşun kalem değil.

Is that a pencil?

Bu bir kurşunkalem mi?

Is this pencil Tom's?

Bu kalem Tom'un mu?

Is that pencil Tom's?

Bu kalem Tom'un mu?

I dropped my pencil.

Kalemimi düşürdüm.

- Tom handed the pencil to Mary.
- Tom handed Mary the pencil.

Tom kalemi Mary'ye verdi.

- Have you got a red pencil?
- Do you have a red pencil?

Kırmızı bir kalemin var mı?

To do a hexagonal pencil,

olduğunda karar kıldılar

Can I use your pencil?

- Ben senin kurşun kalemini kullanabilir miyim?
- Ben kalemini kullanabilir miyim?

Please write with a pencil.

Lütfen bir kurşun kalemle yaz.

Could I borrow a pencil?

Bir kurşun kalem ödünç alabilir miyim?

I don't have a pencil.

Bir kurşun kalemim yok.

This is my red pencil.

Bu benim kırmızı kalemim.

Is this your red pencil?

Bu senin kırmızı kalemin mi?

What colour is your pencil?

- Kalemin ne renk?
- Kurşun kalemin ne renk?

This pencil is not grey.

- Bu kalem gri değil.
- Bu kurşun kalem gri değil.

Your pencil is very dark.

Senin kalemin çok koyu renkli.

Tom didn't have a pencil.

Tom'un kurşun kalemi yoktu.

Tom pulled out a pencil.

Tom bir kurşun kalem çıkardı.

May I sharpen my pencil?

Kalemimi açabilir miyim?

May I use this pencil?

Bu kalemi kullanabilir miyim?

I'll buy him a pencil.

Ona bir kalem alacağım.

Write your name in pencil.

Adınızı kurşun kalemle yazın.

Can I borrow your pencil?

Kurşun kalemini ödünç alabilir miyim?

Tom put down his pencil.

Tom kurşun kalemini bıraktı.

Tom picked up a pencil.

Tom bir kurşun kalem aldı.

Give me a red pencil.

Bana kırmızı bir kalem verin.

Give me back my pencil.

Kalemimi bana geri ver.

Tom chewed on his pencil.

Tom kurşun kalemini uzun uzadıya düşündü.

This pencil belongs to me.

Bu kurşun kalem bana ait.

Is this pencil not yours?

Bu kalem senin değil mi?

Does anybody have a pencil?

Herkesin bir kalemi var mı?

I need a pencil sharpener.

Bir kalemtraşa ihtiyacım var.

The pencil is not long.

Kalem uzun değildir.

Tom is sharpening his pencil.

Tom kalemini açıyor.

She gave me a pencil.

- O bana bir kurşunkalem verdi.
- O bana bir kalem verdi.

May I borrow your pencil?

Kurşun kalemini ödünç alabilir miyim?

How long is this pencil?

Bu kalem ne kadar uzundur?

May I use your pencil?

Ben senin kalemini kullanabilir miyim?

I'm just a pencil pusher.

Ben sadece bir katibim.

You should sharpen your pencil.

Kaleminizi keskinleştirmelisiniz.

I need a red pencil.

Kırmızı bir kaleme ihtiyacım var.

I didn't have a pencil.

Bir kurşun kalemim yoktu.

Tom put his pencil down.

Tom kalemini indirdi.

He gave me a pencil.

O bana bir kalem verdi.

- Don't sign the contract in pencil.
- Don't sign the contract with a pencil.

Sözleşmeyi kurşun kalemle imzalama.