Examples of using "Opportunity" in a sentence and their turkish translations:
FIRSAT
Bu altın bir fırsat.
tekrar sormalısınız.
Çok büyük bir fırsat.
...bize gösteriyorlar.
- Ne şans ama!
- Ne büyük bir fırsat!
Bu büyük bir fırsat.
Fırsat için teşekkür ederim.
Bu nadir bir fırsat.
O fırsat kayboldu.
aynı yönde ilerlediğini
- Bu harika bir fırsat.
- Bu büyük bir fırsat.
- Bu mükemmel bir fırsat.
- Bu müthiş bir fırsat.
Fırsat için teşekkürler.
Bu olağanüstü bir fırsat.
Bu harika bir fırsat.
Bu benim fırsatımdı.
Bir fırsat gördüm.
Fırsat kapıyı nadiren iki kez çalar.
Fırsatı kaçırmayın.
Bu fırsatı kaçırmayın.
- Fırsatı kaçırma.
- Şansı kaçırma.
O büyük bir fırsat.
Tom başka bir şansı hak ediyor.
Tom bu olanağı hak ediyor.
Bu şaşırtıcı bir fırsat.
Mükemmel bir fırsat!
Bu fırsatı takdir ediyorum.
Bir fırsat kendini gösterdi.
Sami bir fırsat gördü.
Leyla bir fırsatı kaybetti.
- Sami'nin bir fırsatı vardı.
- Sami'nin karşısına bir fırsat çıktı.
yalnızca inanılmaz bir fırsat.
insanoğlunun karşısına çıkabilecek en büyük fırsat.
Bu inanılmaz fırsatı kaçırmayın.
Bu fırsatı boşa harcamayalım.
Sana bir fırsat veriyorum.
Bu fırsata sahip olabilirsiniz.
Altın bir fırsatı kaçırdım.
Bu fırsatı hak ediyoruz, Tom.
Bu fırsatı kaçırmamalıyım.
Sadece bir şansımız vardı.
Fırsat için tekrar teşekkürler.
Bu senin son şansın.
Fırsat hiç kimseyi beklemez.
Ben bu fırsat hakkında heyecanlıyım.
Beklenmedik bir fırsattı.
Bu inanılmaz fırsatı kaçırma.
Ben sadece bir fırsat istedim.
O iyi bir fırsattı.
Her fırsattan yararlanın.
Tom fırsatı yakalamayacak.
Bu bir kaçan fırsattı.
Hiç fırsatım olmadı.
Dan bir fırsat bekledi.
Bu büyük bir fırsattı.
Bu iyi bir fırsat.
Biz büyük bir fırsat kaçırdık.
O fırsat kayboldu.
Fırsat kesinlikle orada.
Bu fırsat için mutluyum.
Fırsat için heyecanlıyız.
Bu fırsatı kaybetmememiz gerekir.
Fırsat her köşede.
Inanılmaz bir fırsatım var.
Tom o fırsatı neredeyse kaçırdı.
Bu bir öğrenme fırsatı.
Bu sadece harika bir fırsat.
Şimdi o fırsata sahibiz.
- Harika bir fırsatımız var.
- Büyük bir fırsatımız var.
O, kayıp bir fırsattı.
Herhangi bir fırsata açığım.
Biz o fırsatı hiç yaşamadık.
Bu fırsata hiç sahip olmadım.
Her zorluk bir fırsattır.
Tom asla bu fırsata sahip olmadı.
Fırsattan yararlanmalısın.
Bunun büyük bir fırsat olduğunu biliyorum.
Bu fırsattan yararlanacağım.
[ Her çocuk eşit hakları hak eder.
bilimsel kaynakları sınırlı bir lisede okumuştum.
ve bu şekilde zenginlik ve fırsat yaratarak
Ayrıca büyük bir fırsat da.
Ama bu genç topluluğa
Bunun bir fırsat olduğunu da öğrenmişler.
O her fırsatı kullandı.
O, fırsattan yararlandı.
Bu fırsatı kaçırmayın.
Fırsatı sabırsızlıkla bekliyorum.
Bir fırsattan yararlandım.
O iyi bir fırsat gibi görünüyordu.
Bu büyük bir fırsat olacak.
Bu büyük bir iş fırsatı.
Bu büyük bir fırsat olabilir.
Bu fırsatın kayıp gitmesine izin verme!
Kaçırılmış bir fırsat asla geri gelmez.
O her fırsatta not aldı.
Her fırsattan yararlanmaya çalışın.
Fırsatın kaçmasına izin verme.
Güzel bir fırsatı kaçırma.