Translation of "Maybe" in Turkish

0.010 sec.

Examples of using "Maybe" in a sentence and their turkish translations:

Like maybe, just maybe,

Belki gibi, sadece belki,

- Maybe that would work.
- Maybe it'll work.
- Maybe that'll work.

Belki de o çalışacak.

Waist 300 maybe 500 maybe 1000

beli 300 belki 500 belkide 1000

- Maybe next time!
- Maybe next time.

Belki gelecek sefer.

Maybe unfairly?

Belki adil olmayan bir şekilde?

Maybe sometimes.

Belki bazen.

Maybe not.

Belki de değil.

Hmm, maybe!

Hmm, belki!

Ahm, maybe!

Ahm, belki!

- Maybe they are happy.
- Maybe they're happy.

Belki onlar mutlu.

- Maybe it is destiny.
- Maybe it's destiny.

- Belki kaderdir.
- Belki o alın yazısıdır.

Maybe I'll go, and maybe I won't.

Belki gideceğim, ve belki gitmeyeceğim.

- Maybe it's true.
- Maybe it is true.

- O belki gerçektir.
- Belki de o doğrudur.

And maybe, maybe you’ve been that kid before.

Ve belki, belki bu çocuk daha önce sizdiniz.

- Maybe he was ill.
- Maybe he was sick.

- Belki de hastaydı.
- Belki rahatsızdı.

Maybe I'll tell you and maybe I won't.

Belki sana söyleyeceğim ve belki de söylemeyeceğim.

Maybe they will come and maybe they won't.

Belki gelecekler ve belki gelmeyecekler.

There's maybe accountability.

Belki hesap verme olabilir.

maybe a moment

belki de bir anı

Maybe this event

Belkide bu olay

Maybe he's dead.

- Belki de öldü.
- Belki de ölmüştür.

Maybe something's changed.

Belki bir şey değişti.

Maybe they're happy.

Belki onlar mutludur.

I said maybe.

Belki dedim.

Maybe you're lying.

Belki de yalan söylüyorsun.

Maybe Tom panicked.

Belki Tom panikledi.

Maybe you disagree.

Belki sen katılmıyorsun.

- Could be.
- Maybe.

Olabilir.

Maybe they're hungry.

Belki onlar aç.

Maybe they're busy.

Belki onlar meşgul.

Maybe we're related.

Belki biz akrabayız.

Maybe I exaggerated.

Belki abarttım.

Maybe I'll stay.

Belki kalırım.

Maybe you'll succeed.

Belki başaracaksın.

Maybe next time!

Belki bir dahaki sefere!

Maybe they're friends.

Belki onlar arkadaşlar.

Maybe that'll work.

Belki de o işe yarayacak.

Maybe it's Fadil.

Belki de Fadıl'dır.

Maybe it's Tom.

Belki bu Tom'dur.

Maybe he's busy.

O belki meşguldür.

Maybe Tom forgot.

Belki Tom unutmuştur.

Maybe you're wrong.

Belki de hatalısındır.

- Maybe we should start.
- Maybe we should get started.

Belki başlamalıyız.

- Maybe this was a mistake.
- Maybe that was wrong.

Belki de bu bir hataydı.

- Maybe I can fix it.
- Maybe we can fix this.

Belki bunu onarabilirz.

- Maybe you should just leave.
- Maybe you should just go.

Belki sadece gitmelisin.

- Maybe we should just leave.
- Maybe we should just go.

Belki sadece gitmeliyiz.

- Maybe we can make it.
- Maybe we can do that.

Belki onu yapabiliriz.

- Perhaps that's true.
- Maybe it's true.
- Maybe it is true.

Belki de o doğrudur.

- Maybe you'd better call him.
- Maybe you'd better call her.

Belki onu arasan iyi olur.

maybe put them together...

belki bir araya koymaya.

Or maybe like that.

Ya da böyle.

But, maybe like poetry,

Daha çok şiir gibi olmalı,

And maybe you think,

Belki şöyle diyorsunuz,

Maybe she is coming.

O belki geliyor.

Maybe Jane will come.

Belki Jane gelecektir.

Maybe we can talk.

Belki konuşabiliriz.

Maybe I can help.

Belki yardım edebilirim.

Maybe it's a trap.

Belki o bir tuzak.

Maybe Tom likes you.

Belki Tom seni seviyor.

Maybe somebody wants that.

Belki biri onu istiyor.

Maybe I was wrong.

Belki hatalıydım.

Maybe Tom knows something.

Belki Tom bir şey biliyordur.

Maybe Tom saw something.

Belki Tom bir şey gördü.

Maybe they have something.

Belki onların bir şeyi var.

Maybe it's something important.

Belki bu önemli bir şeydir.

Maybe it's too late.

Belki çok geçtir.

Maybe he's not young.

Belki o genç değil.

Maybe she won't come.

Belki o gelmeyecek.

Maybe you control it.

Belki onu kontrol edersin.

Maybe I'll bring Tom.

Belki Tom'u getireceğim.

Maybe I missed something.

Belki bir şey kaçırdım.

Maybe they'll find something.

Belki onlar bir şey bulacaklar.

Maybe we're missing something.

Belki bir şey kaçırıyoruz.

Maybe Tom is dead.

Belki de Tom öldü.

Maybe you should ask.

Belki de sormalısın.

Maybe you should quit.

Belki de işi bırakmalısın.

Maybe you shouldn't quit.

Belki de işi bırakmamalısın.

Maybe you should leave.

Belki de gitmelisin.

Maybe you shouldn't leave.

Belki de gitmemelisin.

Maybe we're both mistaken.

Belki ikimiz de yanılıyoruz.

Maybe Tom is lying.

Belki Tom yalan söylüyor.

Maybe that's the reason.

Belki nedeni bu.

Maybe we're too late.

Belki çok geç kaldık.

Maybe I should leave.

Belki gitmeliyim.

Maybe you're in love.

Belki aşıksın.

Maybe I fooled them.

Belki onları kandırdım.

Maybe I should go.

Belki gitmem gerekiyor.

Maybe we should stop.

Belki durmamız gerekiyor.

Maybe I deserve this.

Belki bunu hak ediyorum.

Maybe we should fight.

Belki dövüşmeliyiz.

Maybe we should wait.

Belki beklememiz gerekiyor.