Translation of "Mate" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Mate" in a sentence and their turkish translations:

You left us, mate.

Sen bizi terk ettin, dostum.

How do giraffes mate?

Zürafalar nasıl çiftleşir.

I am your age, mate.

Biz aynı yaştayız moruk!

He is my working mate.

O benim iş arkadaşımdır.

Amorous males searching for a mate.

Eş arayan âşık erkekler.

The woodpecker is feeding its mate.

Ağaçkakan, eşini besliyor.

- Thanks, bud!
- Thanks, buddy!
- Thanks, mate!

- Teşekkürler kanka!
- Teşekkürler, dostum!

Yerba mate became a hit in Korea.

Yerba Mate, Kore'de bir hit oldu.

Where is the mate to this sock?

Bu çorabın eşi nerede?

Tom sacrificed his rook to avoid mate.

Tom mat olmamak için kalesini feda etti.

Tom won the game with Scholar's Mate.

Tom oyunu çoban matı yaparak kazandı.

And how she may have found a mate.

Bu dişi, eşini de bu şekilde bulmuş olabilir.

- Thanks, bud!
- Thanks, buddy!
- Thanks, mate!
- Thanks, homie!

Teşekkürler kanka!

This time, his serenade has won him a mate.

Erkeğin serenadı bu defa ona bir eş kazandırdı.

Great bait, mate, I rate eight out of eight.

Büyük yem, dostum, sekizde sekiz veriyorum.

I don't even know what you are called, mate.

Adını bile bilmiyorum arkadaş.

This white lady huntsman spider is looking for a mate.

Bu beyaz avcı örümcek kendine eş arıyor.

Dozens of species, hundreds of frogs, all gather to mate.

Düzinelerce türden yüzlerce kurbağa çiftleşmek için bir araya gelir.

Kokkinakis banged your girlfriend. Sorry to tell you that, mate.

Kokkinakis kız arkadaşını vurdu. Bunu sana söylediğim için üzgünüm dostum.

Tom looked at me triumphantly and said, "Check and mate."

Tom bana zafer kazanmışçasına baktı ve "Şah ve Mat." dedi.

Just as well. He may travel 400 meters to find a mate.

İyi de eder. Bir eş bulmak için 400 metre yol alması gerekebilir.

What should be done if we want to find our soul mate?

Ruh ikizimizi bulmak istersek ne yapılmalı?

Tom met his life mate, Mary, at the age of twenty-six.

Tom yirmi altı yaşındayken hayat arkadaşı Mary'yle tanıştı.

You look exhausted, mate. I think you need to take a break from writing.

Yorgun görünüyorsun dostum. Bence senin yazmaya ara vermen gerekiyor.

If he doesn't get this right, he'll end up as a meal, not a mate.

Eğer işi düzgün kotaramazsa eş değil, aş olur.

Tom says Mary is his soul mate and that they were made for each other.

Tom Mary'nin ruh eşi olduğunu ve birbirleri için yaratıldıklarını söylüyor.

The tiny male wins his mate. In a noisy world, sometimes it pays to be quiet.

...minik erkek dişiyi kazanıyor. Gürültülü bir dünyada bazen sessiz kalmak iş görüyor.