Translation of "Age" in Turkish

0.012 sec.

Examples of using "Age" in a sentence and their turkish translations:

"Age?" "16."

“Yaş?” “16.”

- What is your age?
- What's your age?

Yaşınız nedir?

- We're the same age.
- We're of an age.

Aynı yaştayız.

The Information Age.

Bilgi Çağı.

Age before beauty!

Güzellikten önce yaş.

Act your age.

Yaşına göre davran.

She's my age.

O benim yaşımda.

You're my age.

Benim yaşımdasın.

I'm your age.

Ben senin yaşındayım.

Tom doesn't age.

Tom yaşlanmıyor.

- They are the same age.
- They're the same age.

Onlar aynı yaşta.

- We are about your age.
- We're about your age.

- Yaklaşık olarak senin yaşındayız.
- Takriben senin yaşındayız.

- She is still under age.
- She's still under age.

O hâlâ reşit değil.

- She is about my age.
- She's about my age.

- Aşağı yukarı benimle aynı yaşta.
- Yaklaşık benim yaşımda.

- What is your age?
- What's your age?
- How old are you?
- What age are you?

- Kaç yaşındasın?
- Yaşın kaç?

- Tom is about Mary's age.
- Tom is approximately Mary's age.

Tom yaklaşık Mary'nin yaşındadır.

- We're about the same age.
- We're approximately the same age.

Biz yaklaşık olarak aynı yaştayız.

- I don't know her age.
- I don't know his age.

- Yaşını bilmiyorum.
- Onun yaşını bilmiyorum.

- I am about your age.
- You are about my age.
- I'm roughly the same age as you.

Yaklaşık benim yaşımdasın.

In this digital age

Sahte haberlerin

Spirit of the age.

bağdaşmadığı için kaldırıldı .

I feel my age.

Benim yaşımda hissediyorum.

I'm twice your age.

Ben senin yaşının iki katı yaşa sahibim.

He looks his age.

O, yaşını gösteriyor.

Music has no age.

Müziğin yaşı yoktur.

I was your age.

Senin yaşındaydım.

Old age is merciless.

İleri yaş acımasızdır.

They're the same age.

Aynı yaştalar.

Wisdom comes with age.

Akıl yaşla gelir.

John is my age.

John benim kadar yaşlı.

My daughter's your age.

Kızım senin yaşında.

I'm about Tom's age.

Ben yaklaşık Tom'un yaşındayım.

He's exactly my age.

O tam olarak benim yaşımda.

Tom is your age.

Tom senin yaşında.

Everything seemed age appropriate.

Her şey yaşa uygun görünüyordu.

I'm about your age.

Ben yaklaşık olarak senin yaşındayım.

I'm half your age.

Ben senin yarı yaşındayım.

Old age isn't pleasant.

Yaşlılık eğlenceli değildir.

Sami is my age.

Sami benim yaşıtımdır.

- We are both the same age.
- We're both the same age.

- İkimiz de aynı yaştayız.
- Biz ikimiz de aynı yaştayız.

- Tom is my age.
- Tom is the same age as me.

Tom benim yaşımda.

- Tom is about Mary's age.
- Tom is approximately Mary's age.
- Tom is about the same age as Mary.
- Tom is roughly the same age as Mary.
- Tom is approximately the same age as Mary.

- Tom yaklaşık Mary'nin yaşındadır.
- Tom Mary ile yaklaşık aynı yaşta.
- Tom yaklaşık olarak Mary'nin yaşındadır.
- Tom aşağı yukarı Mary ile aynı yaşta.
- Tom yaklaşık olarak Mary ile aynı yaştadır.

- He looks young for his age.
- She looks young for her age.

O, yaşına göre genç görünüyor.

- Tom hasn't come of age yet.
- Tom hasn't yet come of age.

Tom henüz reşit olmadı.

- Tom looks old for his age.
- Tom looks older than his age.

Tom yaşından büyük gösteriyor.

- Tom looks young for his age.
- Tom looks younger than his age.

Tom yaşından küçük gösteriyor.

In all these age groups,

Tüm bu yaş aralıklarından insanlar,

I am your age, mate.

Biz aynı yaştayız moruk!

What is the Neolithic Age?

neolitik çağ nedir?

Man's IQ level equals age

Adamın IQ seviyesi ile yaşı eşit

She was weary with age.

O, yaştan dolayı yorgun düşmüştü.

Try to act your age.

Yaşına göre hareket etmeye çalış.

I am not of age.

Ben reşit değilim.

He lied about his age.

Onun yaşı hakkında yalan söyledi.

Can you guess my age?

Benim yaşımı tahmin edebilir misiniz?

I guessed at her age.

Onun yaşında tahminde bulundum.

He doesn't look his age.

O yaşında görünmüyor.

He is about my age.

O yaklaşık benim yaşımda.

Mary lied about her age.

Mary yaşı hakkında yalan söyledi.

He died at age 54.

O, 54 yaşında öldü.

I am about your age.

Yaklaşık senin yaşındayım.

She is about your age.

O yaklaşık olarak senin yaşında.

I was your age once.

Bir zamanlar senin yaşındaydım.

Women age faster than men.

Kadınlar erkeklerden daha hızlı yaşlanır.

You don't look your age.

Yaşını göstermiyorsun.

Don't lie about your age.

Yaşın hakkında yalan söyleme.

I am the same age.

- Ben aynı yaştayım.
- Benzer yaştayım.

He is about your age.

O yaklaşık senin yaşında.

He is just my age.

O tam benim yaşımda.

She looks half her age.

O, yarı yaşında görünüyor.

He's small for his age.

O, yaşına göre küçüktür.

Tom is about Mary's age.

Tom yaklaşık olarak Mary'nin yaşındadır.

Tom lied about his age.

Tom yaşı hakkında yalan söyledi.

Tom is about your age.

Tom senin yaşlarındadır.

Tom is about my age.

- Tom yaklaşık olarak benim yaşımda.
- Tom takriben benim yaşımda.

Tom is just my age.

- Tom benimle aynı yaşta.
- Tom tam benim yaşımda.

Twenty is a beautiful age.

Yirmi, güzel bir yaştır.

We gain wisdom with age.

Bilgeliği yaşla kazanırız.

She doesn't look her age.

Yaşını göstermiyor.

We're about the same age.

Biz yaklaşık olarak aynı yaştayız.

Tom is twice Mary's age.

Tom Mary'nin yaşının iki katıdır.

Tom is half your age.

Tom senin yarı yaşında.

Every age has its wisdom.

Her yaşın bilgeliği vardır.

I've finally come of age.

Sonunda reşit oldum.

Tom looks half his age.

Tom yarı yaşında gösteriyor.

May I ask your age?

Ben senin yaşını sorabilir miyim?

Few people reach old age.

Çok az insan yaşlılığa ulaşır.

Might I ask your age?

Yaşını sorabilir miyim?

She told him her age.

O, ona yaşını söyledi.

Do you look your age?

Yaşında görünüyor musun?

Tom told Mary his age.

Tom, Mary'ye yaşını söyledi.