Examples of using "Lips" in a sentence and their turkish translations:
Dudakları dokundu.
Dudak okurum.
Benim dudaklarım çatlamış.
Dudaklarım mühürlüdür.
Dudakların kırmızı.
Dudak okur musun?
Onun solgun dudakları vardı.
Onun dudakları solgundu.
Dudakların mavi.
Yerin kulağı var.
O dudaklarını yaladı.
O dudaklarını yaladı.
Tom'un dudakları morarmış.
- Çok güzel dudaklarınız var.
- Güzel dudakların var.
Tom dudaklarını şaplattı.
Tom dudaklarını yaladı.
Dudakları onunkilere dokundu.
Ben dudak okuyamam.
Dudakları benimkine dokundu.
Onun yay şeklinde üst dudak çizgisi var.
Büyük dudakları var.
Tom'un ince dudaklar vardır.
Tom dudaklarını nemlendirdi.
Mary dudaklarını nemlendirdi.
Dudakların kuru mu?
Tom'un büyük dudakları var.
Mary dudaklarını büktü.
Onun dudakları hararetliydi.
Onun dudakları sıcaktı.
Tom dudaklarını büzdü.
Benim büyük dudaklarım var.
Senin dudakların güller gibi.
Tom kuru dudaklarını yaladı.
Tom dudaklarını hareket ettirmedi.
Sözler dudaklarımdan kaçtı.
Çok güzel dudaklarınız var.
Dudakların çok öpülebilir görünüyor.
Hasta, dudaklarını yavaşça kımıldattı.
Tom, Mary'yi dudaklarından öptü.
Dudaklarını sıkıca birbirine bastırdı.
Peçeteyle dudaklarını temizle.
Beni dudaklarımdan öptü.
Her kış dudaklarım çatlar.
O, dudaklarını asla kırmızıya boyamaz.
O dudaklarını benimkine bastırdı.
Endişe etme. Dudaklarım kapalı.
Tom beni dudaklarımdan öptü.
O, dudaklarının nasıl tat alacağını merak ediyordu.
Beni dudaklarımdan öptü.
İsmini sık sık anardı.
Georgina kanayıncaya kadar dudaklarını ısırdı.
Tom tutkuyla Mary'yi dudaklarından öptü.
Tom, Mary'yi dudaklarından hafifçe öptü.
Tom dudaklarına bir parmağı koydu.
Onu tutkuyla dudaklarından öptü.
Tom Mary'yi dudaklarından hafifçe öptü.
- Tom Mary'yi kibarca dudaklarından öptü.
- Tom Mary'yi şefkatle dudaklarından öptü.
Tom parmağını dudaklarına koydu.
Mary parmağını dudaklarıma koydu.
O beni usulca dudaklarımdan öptü.
Tom dudaklarını diliyle ıslattı.
Tom bardağını dudaklarına kaldırdı.
Tom parmağını dudaklarına koydu.
Anne bebeğini dudaklarından öptü.
Dudaklarım kışın sık sık çatlar.
Onun dudaklarından kaçan sözler hiçbir anlam taşımıyor.
O, onun dudaklarının nasıl tad alacağını merak ediyordu?
"Seni nerenden öptü?" "Dudaklarımdan."
Liköre dokunan dudaklar benimkine dokunmayacaklar.
O bir yudum su ile dudaklarını nemlendirdi.
O her zaman dudaklarında bir gülümseme ile konuşur.
Bu doğru mu? Paul Lily'yi dudaklarından öptü mü?
O, sağır ama dudak okumayı biliyor.
Eğer söyleyeceğin bir şey yoksa, dudaklarını kapalı tut.
Tom sağır ama dudak okumayı biliyor.
Biraz dudak kremin var mı? Dudaklarım kuru.
Benim çizdiğim resim dalgalı dudakları olan bir yüzü gösteriyor.
Dudak okuyabilir bir sineksin diyelim.
Dudakların mavi. Sudan çıkmalısın.
Dudakları mavileştikçe, ambulansı sinirli sinirli bekledim.
Her insan doğru bir cevap veren onun dudaklarını öpecek.
Dudaklarım kalamar mürekkebi ile boyandığı için o bana gülüyor.
Tom bir öpücük bekliyordu, bu yüzden öne doğru eğildi ve dudaklarını buruşturdu.
O, dudaklarını onun kulağına yaklaştırdı ve mırıldandı: "Seni seviyorum."
Gözlerini kapadı, dudaklarını sıktı ve öpmek için öne eğildi.
O, bardağı dudaklarına kaldırdı ve onu bir yudumda bitirdi.
Böyle yapmalısın... Boşalmış gibi ses çıkmalı.
- Sadako daha fazlasını demek istiyordu ama dudakları artık kımıldamak istemedi.
- Sadako daha fazlasını söylemek istiyordu, ama dili varmadı.
Birbirlerine doğru döndüler ve sonra öpüştüler.
Bir şey söylemesi gerekiyordu ama dudaklarından tek bir kelime dökülmedi.
O yüzden olgunlaşmış mı diye her bir inciri önce dudaklarıyla hafifçe sıkıyor.
Tom dudaklarını yapay olarak boyayan ve kulak memelerini delen kadınların bulunduğu bir kültürden geliyor.
"O seni nerede öptü?" "Dudaklarımdan." " Hayır, demek istediğim, o seni öptüğünde neredeydiniz?"
Goriller konuşmak için dudaklarını ve dillerini kullanamazlar ama insanlarla başka yollarla iletişim kurabilirler.