Translation of "Pale" in Turkish

0.009 sec.

Examples of using "Pale" in a sentence and their turkish translations:

- Tom turned pale.
- Tom went pale.

- Tom'un beti benzi kalmadı.
- Tom'un rengi soldu.

- You look so pale.
- Your face is pale.

Yüzünüz solgun.

You look pale.

Solgun görünüyorsun.

Tom looks pale.

Tom solgun görünüyor.

He looks pale.

- O solgun görünüyor.
- Solgun görünüyor.

Tom turned pale.

Tom soldu.

Tom is pale.

Tom solgun.

Tom was pale.

Tom donuktu.

You are pale.

Sen solgunsun.

Tom looked pale.

Tom solgun görünüyordu.

- You look kind of pale.
- You look a little pale.
- You do look a little pale.
- You're looking a little pale.

Biraz solgun görünüyorsun.

- You look kind of pale.
- You look a little pale.

Biraz solgun görünüyorsun.

- Tom is a bit pale.
- Tom is a little pale.

Tom biraz solgun.

You look very pale.

Çok solgun görünüyorsun.

You look pale today.

Bugün solgun görünüyorsun.

She always looks pale.

O hep soluk görünüyor.

Your face is pale.

Yüzünüz solgun.

He had pale lips.

Onun solgun dudakları vardı.

His lips were pale.

Onun dudakları solgundu.

Tom was very pale.

Tom çok solgundu.

Shoichi's face turned pale.

Shoichi'nin yüzünün rengi attı.

Tom was extremely pale.

Tom son derece solgundu.

Tom looks very pale.

Tom çok solgun görünüyor.

He's a little pale.

O biraz solgun.

She was very pale.

O çok solgundu.

Tom looked very pale.

Tom çok solgun görünüyordu.

Her face turned pale.

Onun yüzü soldu.

Jane looks very pale.

Jane çok solgun görünüyor.

You're a little pale.

Sen biraz solgunsun.

Tom is very pale.

Tom çok solgun.

Tom's face was pale.

Tom'un yüzü solgundu.

Tom's face is pale.

Tom'un yüzü soluk.

His face turned pale.

Onun yüzü soldu.

- Tom said I looked pale.
- Tom said that I looked pale.

Tom solgun göründüğümü söyledi.

The girl looked so pale.

Kız çok solgun görünüyordu.

She was pale with fear.

Korkudan yüzü kireç gibi oldu.

He's pale because he's sick.

O hasta olduğu için solgun.

Suddenly, her face was pale.

Birdenbire onun yüzü soldu.

He turned pale with fear.

Korkudan beti benzi attı.

You look a little pale.

Biraz solgun görünüyorsun.

Tom looks kind of pale.

Tom biraz solgun görünüyor.

Tom looked pale and fatigued.

Tom solgun ve yorgun görünüyordu.

He looks kind of pale.

O biraz solgun görünüyor.

You're pale as a ghost.

Hayalet gibi sararmışsın.

You look so pale today.

Bugün çok solgun görünüyorsun.

Tom looked a little pale.

Tom biraz solgun görünüyordu.

Tom looks a little pale.

Tom biraz solgun görünüyor.

What happened? You look pale.

Ne oldu? Solgun görünüyorsun.

Why are you so pale?

Neden bu kadar solgunsun?

- I turned pale.
- I blanched.

Benzim attı.

She has a pale complexion.

O bir soluk cildi vardır.

She turned pale with fear.

Onun korkudan benzi sarardı.

Mary's face was very pale.

Mary'nin yüzü çok solgundu.

Tom is a little pale.

Tom biraz solgun.

Tom turned pale with fright.

- Tom korkudan solgunlaştı.
- Tom korkudan sarardı.
- Tom korkuyla sarardı.

Tom has a pale complexion.

Tom'un soluk bir teni var.

You're looking a little pale.

Biraz solgun görünüyorsun.

Tom's face is very pale.

Tom'un yüzü çok solgun.

Tom is pale, isn't he?

Tom soluk, değil mi?

- You look pale as a ghost.
- You look as pale as a ghost.

Bir hayalet gibi solgun görünüyorsun.

- Tom said I looked very pale.
- Tom said that I looked very pale.

Tom çok solgun göründüğümü söyledi.

- All the colour went from Shoichi's face.
- Shoichi's face turned pale.
- Shoichi turned pale.

Şoiçi'nin benzi attı.

- Hearing the news, he turned pale.
- When he heard the news, he turned pale.

Haberi duyduğunda solgunlaştı.

What's the matter? You look pale.

Ne oldu? Solgun görünüyorsun.

Are you sick? You look pale.

Hasta mısın? Solgun görünüyorsun.

Mary wore a pale blue dress.

Mary soluk mavi bir elbise giydi.

You're as pale as a corpse.

Bir ceset kadar solgunsun.

You're as pale as a ghost.

Bir hayalet kadar solgunsun.

Why do you look so pale?

Neden bu kadar solgun görünüyorsun?

Why are you so pale today?

Bugün neden bu kadar solgunsun?

He turned pale at the news.

Haberleri dinlerken, yüzü soldu.

She turned pale at the news.

Haber karşısında rengi soldu.

Hearing the news, he turned pale.

Haberi duyduğunda benzi attı.

Tom always looks a bit pale.

Tom her zaman biraz solgun görünüyor.

Do I look pale to you?

Sana karşı solgun görünüyor muyum?

Do you think I look pale?

Sence solgun görünüyor muyum?

Tom said that Mary looked pale.

Tom, Mary'nin solgun gözüktüğünü söyledi.

- Tom said I looked a bit pale.
- Tom said that I looked a bit pale.

Tom benim biraz soluk göründüğümü söyledi.

- When she heard the news, she turned pale.
- When he heard the news, he turned pale.

Haberi duyunca, benzi sarardı.

- Tom told me that he thought Mary looked pale.
- Tom told me he thought Mary looked pale.
- Tom told me he thought that Mary looked pale.
- Tom told me that he thought that Mary looked pale.

Tom bana Mary'nin solgun göründüğünü düşündüğünü söyledi.

On hearing the news, she turned pale.

Haberi duyduğunda, o soldu.

On hearing the news, he turned pale.

- Haberi işitince sarardı.
- Haberi işitince benzi sarardı.
- Haberi işitince benzi attı.

Pale ale is a low-alcohol beer.

Pale ale düşük-alkollü bir biradır.

He must be sick; he looks pale.

O, hasta olmalı; solgun görünüyor.

It worried me that she looked pale.

Onun solgun görünmesi beni endişelendirdi.

She became pale after hearing the news.

Haberi duyduktan sonra soldu.

Tom was as pale as a sheet.

Tom bir yaprak kadar solgundu.

You look very pale. Are you OK?

Çok solgun görünüyorsun. İyi misin?

- Her face grew pale.
- Her face paled.

Onun yüzü soldu.

The pale face troubled me a little.

Soluk yüz beni biraz rahatsız etti.

Kate must be sick, for she looks pale.

Kate hasta olmalı, çünkü solgun görünüyor.

You look pale. Shall I call the doctor?

Solgun görünüyorsun. Doktoru arayayım mı?

You look pale. What's the matter with you?

Solgun görünüyorsun. Neyin var?

What's the matter with you? You look pale.

Sana ne oldu? Solgun görünüyorsun.

"You look pale. Are you sick?" "Not exactly."

"Solgun görünüyorsun. Hasta mısın?" "Tam olarak değil."

She turned pale when she heard that news.

Haberi duyduğunda benzi sarardı.

He turned pale when he heard that news.

Haberi duyduğunda sapsarı kesildi.

He turned pale the instant he saw her.

O, onu görür görmez rengi soldu.