Translation of "Lend" in Turkish

0.042 sec.

Examples of using "Lend" in a sentence and their turkish translations:

- Lend me your ears!
- Lend me your ears.

Beni dinle!

I lend money.

Ben para ödünç veriyorum.

- Lend me your dictionary, please.
- Please lend me your dictionary.

Bana sözlüğünü ödünç ver, lütfen.

- Could you lend me thirty dollars?
- Could you lend me thirty bucks?
- Could you lend me $30?

Bana otuz dolar ödünç verebilir miydin?

- Would you lend me some money?
- Will you lend me some money?
- Can you lend me some money?
- Could you lend me some money?

Bana biraz ödünç para verir misin?

Lend me your dog.

Köpeğini bana ödünç ver.

Lend me a pencil.

Bana bir kurşun kalem ödünç ver.

Lend me a hand.

Bana yardım et.

Lend me your bicycle.

Bana bisikletini ödünç ver.

Lend me some money.

- Bana biraz borç para ver.
- Bana biraz borç ver.

- I'll lend you this book.
- I'll lend this book to you.

Ben bu kitabı size ödünç vereceğim.

- Please lend me your car.
- Please lend your car to me.

Lütfen arabanı bana ödünç ver.

- I'll lend you this dictionary.
- I'll lend this dictionary to you.

Bu sözlüğü sana ödünç vereceğim.

- I will lend you a pen.
- I'll lend you a pen.

Sana bir kalem ödünç vereceğim.

I'll lend it to you.

Ben onu sana ödünç vereceğim.

I'll lend you my notebook.

Defterimi sana ödünç vereceğim.

Lend me your car tomorrow.

Arabanı yarın bana ödünç ver.

He'll lend you his book.

O, sana kitabını ödünç verecek.

She'll lend you a book.

O sana bir kitap gönderecek.

Care to lend a hand?

Bize yardım etmek ister misin?

I'll lend you this book.

Bu kitabı sana ödünç vereceğim.

Will you lend a hand?

Yardım eder misin?

Please lend me your knife.

Lütfen bana bıçağını ödünç ver.

Lend me your knife, please.

Lütfen, bana bıçağını ödünç ver.

Please lend me ten cents.

Lütfen bana on sent ödünç ver.

Can you lend me yours?

Bana seninkini ödünç verebilir misin?

Lend me your pen, please.

Kalemini bana ödünç ver, lütfen.

I'll lend you my book.

Sana kitabımı ödünç vereceğim.

Please lend me that book.

Lütfen o kitabı bana ödünç ver.

Please lend me this pen.

Lütfen bu kalemi bana ödünç ver.

Lend me your book, please.

Lütfen bana kitabını ödünç ver.

Please lend me your book.

Lütfen kitabını bana ödünç ver.

Lend me your dictionary, please.

- Bana sözlüğünü ödünç ver, lütfen.
- Sözlüğünü bana ödünç ver, lütfen.
- Lütfen sözlüğünü bana ödünç ver.

I'll lend you my textbook.

Sana ders kitabımı ödünç vereceğim.

Please lend me your pen.

Lütfen kalemini bana ödünç ver.

I'll lend you my car.

Sana arabamı ödünç vereceğim.

I'll lend you my pen.

Sana kalemimi ödünç vereceğim.

- Lend me what money you can.
- Lend me as much money you can.

Bana verebildiğin kadar çok para ödünç ver.

- Will you lend me your dictionary?
- Will you lend your dictionary to me?

Bana sözlüğünü ödünç verir misin?

- Tom wouldn't lend his bicycle to me.
- Tom wouldn't lend me his bicycle.

Tom bana bisikletini ödünç vermedi.

- I thought I'd lend a hand.
- I thought that I'd lend a hand.

Yardım edeceğimi düşündüm.

- I would never lend Tom any money.
- I'd never lend Tom any money.

Tom'a hiç ödünç para vermezdim.

- I can't lend you this book.
- I can't lend this book to you.

Sana bu kitabı ödünç veremem.

- I didn't lend Tom any money.
- I didn't lend any money to Tom.

Tom'a hiç ödünç para vermedim.

- I'll lend you one if you like.
- I'll lend you one, if you wish.

Eğer istersen sana bir tane ödünç veririm.

- I cannot lend this book to you.
- I can't lend this book to you.

Sana bu kitabı ödünç veremem.

- I'm not going to lend you any money.
- I won't lend you any money.

Sana hiç ödünç para vermeyeceğim.

- Tom might not lend you his dictionary.
- Tom may not lend you his dictionary.

Tom sana sözlüğünü ödünç vermeyebilir.

- I will lend you this CD on condition that you don't lend it to anyone else.
- I'll lend you this CD on condition that you don't lend it to anyone else.

Başka birine ödünç vermemen koşuluyla, bu CD'yi sana ödünç vereceğim.

Can you lend me 500 yen?

500 Yen ödünç verebilir misiniz?

Lend me some books to read.

Okumak için bana bazı kitaplar ödünç ver.

Lend me something interesting to read.

- Okumak için ilginç bir şeyler veriniz.
- Bana okuyacak ilginç bir şeyler ödünç ver.

Can you lend me 10,000 yen?

Bana 10,000 yen ödünç verebilir misin?

Would you lend me your pen?

Kalemini bana ödünç verir misin?

Will you lend me your knife?

Bana bıçağınızı ödünç verir misiniz?

Would you lend me your knife?

Bıçağını bana ödünç verir misin?

Could you lend me the book?

Bana kitabı ödünç verir misiniz?

Can you lend me a dime?

Bana 10 sent ödünç verebilir misin?

Would you lend me some money?

Bana biraz borç verir misin?

Will you lend me your bicycle?

Bisikletinizi bana ödünç verir misiniz?

I will lend you this dictionary.

Sana bu sözlüğü ödünç vereceğim.

Could you lend me a hand?

Bana yardım edebilir misin?

Could you lend them fifty euros?

Onlara elli avro borç verebilir misiniz?

Could you lend me some money?

Bana biraz ödünç para verir misin?

Could you lend me your bike?

Bana bisikletini ödünç verir misin?

Can you lend me your bicycle?

Bisikletini bana ödünç verebilir misin?

Hurry. Please lend me a hand.

Acele et. Lütfen bana yardım et.

You shouldn't lend Tom any money.

Sen Tom'a hiç ödünç para vermemelisin.

Can you lend me some money?

Bana biraz ödünç para verir misin?

Could you lend me your radio?

Radyonu bana ödünç verebilir misin?

Will you lend a hand, Taro?

Bir el atar mısın Taro?

Lend me your car for tomorrow.

Bana yarın için arabanı ödünç ver.

Would you lend me a hand?

- Bana yardım eder misin?
- Bana yardım eli uzatır mısın?

You didn't lend it to him.

Sen bunu ona ödünç vermedin.

I can lend you that book.

Sana o kitabı ödünç verebilirim.

Would you lend me that book?

O kitabı bana ödünç verir misin?

Can you lend me your dictionary?

Bana sözlüğünü ödünç verebilir misin?

I can't lend you any money.

Sana hiç ödünç para veremem.

Will you lend me your book?

Bana kitabını ödünç verir misin?

Will you lend me your pencil?

Bana kurşun kalemini ödünç verir misin?

Can you lend me a stapler?

Bana bir zımba ödünç verebilir misiniz?

Would you lend me your pencil?

Bana kalemini ödünç verir misin?

Would you lend me your dictionary?

Bana sözlüğünü ödünç verir misin?

Would you lend me your bicycle?

Bana bisikletini ödünç verir misin?

Would you lend me a pencil?

Bana bir kurşun kalem ödünç verir misin?

I can lend you my motorcycle.

Sana motosikletimi ödünç verebilirim.

Tom will lend you his umbrella.

Tom sana şemsiyesini ödünç verecek.

I can't lend you this book.

Sana bu kitabı ödünç veremem.

Tom will lend you his book.

Tom sana kitabını ödünç verecek.

I won't lend you any money.

Sana hiç ödünç para vermeyeceğim.

Can you lend me a dollar?

Bana bir dolar borç verir misin?

We never lend money to anyone.

Hiç kimseye asla para ödünç vermiyoruz.