Translation of "Jokes" in Turkish

0.180 sec.

Examples of using "Jokes" in a sentence and their turkish translations:

Any new jokes?

Yeni espriler var mı?

I love jokes.

Şakaları severim.

No dirty jokes!

Pis şakalar yok!

Tom never jokes.

Tom asla espri yapmaz.

He tells jokes.

O fıkralar anlatır.

- I love jokes about animals.
- I love animal jokes.

Hayvanlar hakkındaki fıkraları seviyorum.

- His jokes aren't funny.
- His jokes are not funny.

Onun esprileri komik değildir.

- The jokes were not funny.
- The jokes weren't funny.

Şakalar komik değildi.

- I know tons of jokes.
- I know lots of jokes.

Bir sürü fıkra bilirim.

Her jokes fell flat.

Onun şakaları işe yaramadı.

His jokes amused me.

Onun şakaları beni eğlendirdi.

He doesn't get jokes.

O şakalardan anlamaz.

I hate dirty jokes.

Kötü şakalardan nefret ederim.

I like clean jokes.

Dürüst esprileri severim.

His jokes are meaningless.

Onun esprileri anlamsızdır.

She tells us jokes.

O bize fıkralar anlatır.

Don't make stupid jokes.

Aptalca şakalar yapma.

He likes my jokes.

Benim şakalarımı sever.

Put all jokes aside!

Şaka bir yana!

Tom often tells jokes.

Tom sık sık fıkra anlatır.

Tom enjoys telling jokes.

Tom fıkra anlatmaktan hoşlanır.

Tom doesn't tell jokes.

Tom fıkra anlatmaz.

I miss your jokes.

Şakalarını özlüyorum.

Your jokes aren't funny.

Şakaların komik değil.

I love practical jokes.

Ben el şakalarını severim.

Toby can't tell jokes.

Toby fıkra anlatamaz.

They made crude jokes.

Onlar ham şakalar yaptı.

Tom likes my jokes.

- Tom şakalarımı sever.
- Tom esprilerimi beğenir.

Tom can't tell jokes.

Tom fıkralar anlatamaz.

I like Tom's jokes.

Tom'un şakaları severim.

You're always telling jokes.

Sen hep fıkra anlatıyorsun.

His jokes are offensive.

Onun şakaları iğrenç.

Tom's jokes are offensive.

Tom'un esprileri iğrenç.

Tom's jokes aren't funny.

Tom'un esprileri komik değil.

The jokes were unoriginal.

Şakalar orijinal değildi.

Your jokes were offensive.

Tom'un fıkraları iğrenç.

Sami is making jokes.

Sami şaka yapıyor.

- Nobody laughs at Tom's jokes.
- No one laughs at Tom's jokes.

Kimse Tom'un esprilerine gülmez.

- Tom often sends me jokes.
- Tom often sends jokes to me.

Tom sık sık komik mesajlar gönderir bana.

- I'm not good at making jokes.
- I'm not good at telling jokes.

Şaka yapmakta iyi değilim.

They used to love jokes.

Onlar esprileri severdi.

Tom never jokes about money.

Tom para hakkında asla şaka yapmaz.

They were always making jokes.

Onlar her zaman şakalar yapıyorlardı.

I don't like his jokes.

- Onun şakalarından hoşlanmıyorum.
- Onun esprilerinden hoşlanmıyorum.

I don't like dirty jokes.

İğrenç şakalardan hoşlanmıyorum.

What's wrong with my jokes?

Benim esprilerimin nesi var?

I really like telling jokes.

Ben fıkra anlatmayı çok seviyorum.

I know a million jokes.

Bir milyon fıkra biliyorum.

Tom laughed at Mary's jokes.

Tom, Mary'nin şakalarına güldü.

He's good at telling jokes.

O, fıkra anlatmada iyidir.

I like to read jokes.

Fıkra okumayı severim.

Tom didn't crack any jokes.

Tom hiç espri patlatmadı.

He always tells vulgar jokes.

O her zaman müstehcen espriler yapar.

Tom told some dirty jokes.

Tom bazı iğrenç fıkralar anlattı.

His jokes make no sense.

Onun esprileri mantıklı değil.

Tom often tells us jokes.

Tom bize sık sık fıkra anlatır.

Tom makes jokes about everything.

Tom her şey hakkında şakalar yapar.

I liked boring jokes, too.

Ben de sıkıcı esprileri seviyordum.

His jokes made us laugh.

Esprileriyle bizi güldürdü.

You never get my jokes.

Sen şakalarımı asla anlamıyorsun.

You tell jokes like Tom.

Fıkraları Tom gibi anlatıyorsun.

Tom told us some jokes.

Tom bize bazı fıkralar anlattı.

She laughed at my jokes.

O, şakalarıma güldü.

Tom laughed at my jokes.

Tom şakalarıma güldü.

I don't often tell jokes.

SIk sık fıkra anlatmıyorum.

I like to tell jokes.

Fıkra anlatmak hoşuma gidiyor.

Jokes are no laughing matter.

Fıkralar alaya alınacak şey değil.

Nobody laughs at my jokes.

Hiç kimse benim esprilerime gülmez.

Nobody laughs at his jokes.

Hiç kimse onun esprilerine gülmez.

My jokes are not funny.

- Şakalarım komik değil.
- Esprilerim komik değil.

Tom's jokes aren't always funny.

Tom'un şakaları her zaman komik olmuyor.

I didn't crack any jokes.

Ben hiç şaka yapmadım.

Sami loved to tell jokes.

Sami fıkra anlatmayı seviyordu.

I told Tom some jokes.

Tom'a bazı fıkralar anlattım.

Even the gods love jokes.

Tanrılar bile şakaları sever.

Tom likes to tell jokes.

Tom espriler anlatmayı sever.

I can't take jokes anymore.

Artık şaka kaldıramıyorum.

- Tom should've laughed at Mary's jokes.
- Tom should have laughed at Mary's jokes.

Tom, Mary'nin esprilerine gülmeliydi.

- Tom is in no mood for jokes.
- Tom isn't in the mood for jokes.

- Tom şakalar için havasında değil.
- Tom espri havasında değil.
- Tom hiç espri modunda değil.

I'm going to do some jokes.

Bazı espriler yapacağım.

Was through not jokes but stories.

hikâyelerden geçtiğini keşfettim.

Many jokes are still a subject

bir çok espriye hala daha konu olur

They all laughed at his jokes.

Onların hepsi onun şakalarına güldü.

His crude jokes made Jane angry.

Onun nezaketsiz şakaları Jane'i kızdırdı.

Tom never jokes about his job.

Tom işi hakkında asla şaka yapmaz.

I bought a book of jokes.

Bir fıkra kitabı satın aldım.

Her jokes made us all laugh.

Onun şakaları hepimizi güldürdü.

I never listen to dirty jokes.

Asla açık saçık fıkralar dinlemem.

He knows how to tell jokes.

O nasıl fıkra anlatacağını biliyor.

I read jokes almost every day.

Neredeyse her gün fıkralar okurum.

He never laughs at my jokes.

O benim esprilerime hiç gülmez.

- Do not joke!
- No jokes please!

Şaka yapma lütfen!

Tom likes to tell dirty jokes.

Tom pis şakalar anlatmayı sever.