Translation of "Given" in Turkish

That's a given.

- O belirli.
- Orası kesin.
- Zaten öyle.
- Gayet tabii.

- Tom would've given up.
- Tom would have given up.

Tom pes ederdi.

- We shouldn't have given up.
- We shouldn't've given up.

- Biz vazgeçmemeliydik.
- Pes etmemeliydik.

- I would've given up.
- I would have given up.

Ben vazgeçerdim.

- I've given up on you!
- I've given up on you.

Senden vazgeçtim.

- I haven't given up yet.
- I haven't yet given up.

Daha vazgeçmedim.

- Tom hasn't given up yet.
- Tom hasn't yet given up.

Tom henüz vazgeçmedi.

Is not a given.

bu fırsat verilmiyor.

We weren't given homework.

Bize ödev verilmedi.

What's Tom given us?

Tom bize ne verdi?

Maybe they've given up.

Belki de pes ettiler.

No answer was given.

Hiçbir yanıt verilmedi.

Tom was given orders.

Tom'a siparişler verildi.

Tom was given antibiotics.

Tom'a antibiyotik verildi.

You've given up smoking.

Sen sigara kullanmayı bıraktın.

I've been given assurances.

Bana güvenceler verildi.

- Tom must've given Mary that.
- Tom must have given Mary that.

Tom Mary'ye onu vermiş olmalı.

- I never would've given up.
- I never would have given up.

Ben asla vazgeçmezdim.

- I would've just given up.
- I would have just given up.

Hemen vazgeçmezdim.

- Tom wasn't given the chance you and I were given.
- Tom wasn't given the chance that you and I were given.
- Tom wasn't given the chance that you and I were.
- Tom wasn't given the chance you and I were.

Sana ve bana verilen şans Tom'a verilmedi.

given everything she'd been through.

hem de yaşadığı onca şeye rağmen.

Bribes tried to be given

verilmeye çalışılan rüşvetleri

You've given me good advice.

Bana iyi öğüt verdin.

He is given to drink.

Ona içecek bir şey verildi.

Judgement will be given tomorrow.

Yargılama yarın verilecek.

Tom hasn't given up hope.

Tom ümidini kaybetmedi.

Numerous examples can be given.

Çok sayıda örnek verilebilir.

You've already given yourself away.

Kendini çoktan ele verdin.

He is given to lying.

Yalan söylemeye eğilimli.

I've given that some thought.

Onu iyice düşündüm.

I was given this ticket.

Bu bilet bana verildi.

We weren't given homework today.

Bize bugün ödev verilmedi.

Tom has given his word.

Tom söz verdi.

Tom has given his blessing.

- Tom hakkını helal etti.
- Tom izin verdi.

What have you given me?

Bana ne verdin?

Tom was given a medal.

- Tom'a bir madalya verildi.
- Tom'a madalya verildi.

Has Tom given you anything?

Tom sana herhangi bir şey verdi mi?

We've been given another chance.

Bir başka şans verildik.

Have you given Tom everything?

Tom'a her şeyi verdin mi?

We weren't given much information.

Bize çok bilgi verilmedi.

I wasn't given enough information.

Bana yeterli bilgi verilmedi.

Has he given up cigarettes?

O, sigarayı bıraktı mı?

No further details were given.

Daha fazla ayrıntı verilmedi.

No other details were given.

Başka ayrıntılar verilmedi.

It was given to me.

O bana verildi.

This was given to me.

Bu bana verildi.

Tom has given so much.

Tom çok fazla verdi.

I wasn't given a choice.

Bana bir seçenek verilmedi.

We weren't given a choice.

Bize bir seçenek verilmedi.

You've given me a headache.

Sen benim başımı ağrıttın.

They've simply given up hope.

Onlar sadece umudunu kaybetti.

We weren't given a chance.

Bize bir şans verilmedi.

I've given up eating meat.

Et yemekten vazgeçtim.

See the example given above.

Yukarıda verilen örneğe bak.

Tom hasn't given us anything.

Tom bize bir şey vermedi.

You've given me your cold.

Soğuk algınlığını bana bulaştırdın.

Mary has given up smoking.

Mary sigara içmekten vazgeçti.

He was given the sack.

O kovuldu.

We haven't given up yet.

- Biz henüz pes etmedik.
- Biz henüz vazgeçmedik.

I've been given great opportunities.

Bana harika fırsatlar verildi.

I've given you your orders.

Sana emirlerini verdim.

Tom was given thirty years.

- Tom otuz yıl yedi.
- Tom 30 yıla mahkûm oldu.
- Tom 30 yıla çarptırıldı.
- Tom otuz yıl hapis cezası aldı.

Nothing was given to me.

Hiçbir şey bana verilmedi.

No new date was given.

Yeni bir randevu verilmedi.

Tom was given the post.

Tom'a görev verildi.

Tom wasn't given a chance.

Tom'a bir fırsat verilmedi.

I was given a medal.

Bana bir madalya verildi.

I wasn't given a chance.

Bana bir şans verilmedi.

I haven't given up hope.

Umudumu kaybetmedim.

Sami was given a warning.

Sami'ye bir uyarı verildi.

- We have given your order highest priority.
- We've given your order highest priority.

Siparişinize en büyük önceliği verdik.

- I've given you everything you wanted.
- I've given you everything you've asked for.

Sana istediğin her şeyi verdim.

- I should've given you this sooner.
- I should have given you this sooner.

Bunu sana daha kısa sürede vermeliydim.

- I thought Tom had given up.
- I thought that Tom had given up.

Tom'un vazgeçmiş olduğunu düşündüm.

- What could've given you that idea?
- What could have given you that idea?

O fikri sana ne verebilirdi?

- Tom could've given me more money.
- Tom could have given me more money.

Tom bana biraz para verebilirdi.

- Tom said he'd almost given up.
- Tom said that he'd almost given up.

Tom neredeyse vazgeçtiğini söyledi.

- Tom has been given a second chance.
- Tom was given a second chance.

Tom'a ikinci bir şans verildi.

- Tom should've given Mary more money.
- Tom should have given Mary more money.

Tom Mary'ye daha fazla para vermeliydi.

- I should've given Tom more time.
- I should have given Tom more time.

- Tom'a daha çok süre vermeliydim.
- Tom'a daha fazla zaman tanımalıydım.

- Tom should've given Mary more time.
- Tom should have given Mary more time.

Tom'un Mary'ye daha fazla zaman vermesi gerekirdi.

- You should've given Tom another chance.
- You should have given Tom another chance.

Tom'a bir şans daha vermeliydin.

- I've given Tom all the documents.
- I've given all the documents to Tom.

Tüm belgeleri Tom'a verdim.

- Tom has given me lots of things.
- Tom has given me many things.
- Tom has given me a lot of things.
- Tom has given lots of things to me.

Tom bana çok şey verdi.

- Tom has given me lots of things.
- Tom has given me many things.
- Tom has given a lot of things to me.

Tom bana birçok şey verdi.

- Tom has never given anything to anyone.
- Tom has never given anything to anybody.

Tom asla hiç kimseye bir şey vermedi.

- Tom has given me many things.
- Tom has given me a lot of things.
- Tom has given a lot of things to me.
- Tom has given lots of things to me.

Tom bana çok şey verdi.

The men have given their years

adamlar yıllarını vermiş

You're given this enormous gift, life,

Siz de bu dev hediyeye sahipsini: Hayat,

An important post was given Tom.

Tom'a önemli bir görev verildi.

Each child was given a present.

Her çocuğa bir hediye verildi.

He has given us useful knowledge.

Bize faydalı bilgi verdi.

Tom has all but given up.

Tom neredeyse vazgeçti.