Examples of using "Ghost" in a sentence and their turkish translations:
Ben bir hayaletim.
Hayalet aniden kayboldu.
Tom bir hayalet gördü.
Sen bir hayalet misin?
O bir hayalet avcısı.
O bir hayalet yazar.
Bu bir hayalet kasaba.
Hayalet kasabalar ürperticidir.
Bir hayalet gördüm.
Hayalet hikayesi korkunçtu.
Gerçekten bir hortlak gördüm.
Ben az önce bir hayalet gördüm.
Hayalet gibi sararmışsın.
Bir hayalet görmedim.
Bize bir hayalet hikayesi anlat.
Bize bir hayalet öyküsü anlat!
Hayalet hikayelerini sever misiniz?
Sami bir hayaletle yaşadı.
Sami hayalet köpeklere inanır.
Bir hayalet gibi solgun görünüyorsun.
Bir hayalet gördüğümü düşündüm.
Senin bir hayalet olduğunu sandım.
Bir hayalet gibi beyaz görünüyorsun.
Tom hayalet gördüğünü söylüyor.
Cock Lane'in Hayaleti, 18.yy'dan bir İngiliz hayalet hikayesidir.
Tom bir hayalet görmüş gibi görünüyor.
- O, hayalet yazar olarak çalışıyor.
- O, başkası adına yazı yazıyor.
Bir hayalet bana bakıyor.
Bir hayalet kadar solgunsun.
Dün gece bir hayalet gördüm.
Lütfen bana bir hayalet hikayesi anlat.
Hiç hayalet hikayesi biliyor musun?
Sadece Tom hayaleti görebilir.
- Hiç hayalet gördün mü?
- Hiç hayalet gördünüz mü?
Ayrıca bu kalenin bir hayaleti var.
Hayalet duvardan geçti.
Tom bir hayalet yazar olarak çalışıyor.
Sanırım bir hayalet gördüm.
Aynada bir hayalet var.
Lütfen bize bir hayalet hikayesi anlat.
Bir hayalet görmüş gibi görünüyorsun.
Tom bir hayalet görmüş gibi görünüyordu.
Karanlık ev bir hayalet gibiydi.
Hayalet onu rüyalarında ziyaret eder.
Bu motor bazen bozulur.
Bir hayalet görmüş gibi görünüyorsun!
Hayalet görmüş gibisin.
Tom bir hayalet görmüş gibi görünüyor.
Gerçekten evimde bir hayalet var.
Uzaylı, bir hayalet gibi bedensizdir.
- Hayalet olduğuna emin misin?
- Onun bir hayalet olduğuna emin misin?
O, bir hayaletin fotoğrafını çektiğini söyledi.
Hayalet görmüş gibi görünüyordun.
Bir hayalet görmüş gibi görünüyordum.
Tom'un arabası en sonunda ruhunu teslim etti.
Hayalet daha sık görünmeye başladı.
Sanırım tavan aramızda bir hayalet var.
Tom gerçekten bir hayalet gördüğünü söylüyor.
Hayalet kadar beyazsın. Hasta mısın?
Tom sanki hayalet görmüş gibi gözüküyor.
Tom sanki bir hayalet görmüş gibi görünüyor.
Sadece bir hayalet görmüş gibi görünüyorsun.
Bütün gece hayalet hikâyeleri anlatarak uyanık kaldık.
- Az önce bir hayalet görmüş gibi gibisin.
- Az önce bir hayalet görmüş gibisiniz.
O, savaş sırasında hayalet bir kasabaydı.
Hayalet kasabalar tamamen boş değil, değil mi?
Tom sana hiç hayalet hikayesi anlattı mı?
O, hayalet görünce şaşırdı.
Bir hayalet görsen ne yaparsın?
O bir hayalet görmüş gibi hissetti.
Bir hayalet görmüş gibi görünüyordu.
Sanki bir hayalet görmüş gibi görünüyordu.
Çok geçmeden önce, hayalet yoğun siste kayboldu.
Jody sanki bir hayalet görmüş gibi görünüyor.
Çocuk bir hayalet gördüğünde korktuğunu hissetti.
Hayalet görmüş gibi gözüküyorsun.
O hayalet görünce şaşırmıştı.
O bir hayalet görmüş gibi görünüyor.
Tom evinde bir hayalet gördüğünü söylüyor.
- Ormanda bir hayalet gördüm sanırım.
- Ormanda bir hayalet gördüğümü sanıyorum.
Hayalet diye bir şey yoktur, efendim.
Tom'un eski arabası sonunda bozuldu.
Tom bize bazı hayalet hikayeleri anlatarak bizi eğlendirdi.
Sami kendisinin bir hayalet tarafından takip edildiğine inanıyordu.
O, sanki bir hayalet görmüş gibi donakaldı.
Onun arkadaşı sanki bir hayaletmiş gibi Thomas ayağa fırladı.
Mary hayalet görebilen tek kişiydi.
Oğlan bir hayalet gördüğünde korkudan düştü.
Sen gerçekten bir hayalet görmedin, o sadece sanal.
Hayalet ikinci kez pazar gecesi göründü.
Onun kızı bir hayalet gördüğünden beri aynı değil.
Paranız tek merkezdeki bir bilgisayarda yaşayan bir hayalet gibi.