Translation of "Flirting" in Turkish

Flirting with breeze.

Rüzgarla flört ediyorum.

Tom wasn't flirting.

Tom flört etmiyordu.

I wasn't flirting.

Ben flört etmiyordum.

It's flirting with sound.

Adeta ses ile flört ediyor.

We're flirting with disaster.

Biz felaketle flört ediyoruz.

Stop flirting with me.

Benimle flört etmeyi kes.

Tom was flirting with Mary.

Tom, Mary'yle çıkıyordu.

Are you flirting with me?

Benimle flört ediyor musun?

Tom is flirting with Mary.

Tom, Mary'yle çıkıyor.

Tom began flirting with Mary.

Tom Mary ile flört etmeye başladı.

I'm not flirting with you!

Seninle flört etmiyorum!

Stop flirting with my sister.

Kız kardeşimle flört etmeyi bırak.

Are you flirting with him?

Onunla flört ediyor musun?

Are you flirting with her?

Onunla flört mü ediyorsun?

You were flirting with Tom.

Sen Tom'la flört ediyordun.

Were you flirting with Tom?

Tom'la flört mü ediyordun?

Were you flirting with them?

Onlarla flört ediyor muydun?

Were you flirting with him?

Onunla flört ediyor muydun?

Were you flirting with her?

Onunla flört ediyor muydun?

You were flirting with us.

Bizimle flört ediyordun.

You were flirting with them.

Onlarla flört ediyordun.

You were flirting with me.

Benimle flört ediyordun.

You were flirting with him.

Onunla flört ediyordun.

You were flirting with her.

Onunla flört ediyordun.

I wasn't flirting with him.

Onunla flört etmiyordum.

I wasn't flirting with Tom.

Tom'la flört etmiyordum.

Sami and Layla began flirting.

Sami ve Leyla flört etmeye başladılar.

Sami was flirting with Layla.

Sami, Leyla ile flört ediyordu.

Tom is flirting with disaster.

- Tom kazaya davetiye çıkarıyor.
- Tom, Azrail'le dans ediyor.

This building is flirting with water.

Bu bina suyla flört ediyor.

Well, this is flirting with work.

Burası da işle flört ediyor.

I saw you flirting with Mary.

Seni Mary'yle flört ederken gördüm.

Tom was so flirting with you.

Tom bu yüzden seninle flört ediyordu.

So, what about flirting at work?

Peki, işte flört etmeye ne dersin?

Tom is always flirting with Mary.

Tom her zaman Mary ile flört ediyor.

Mary kept on flirting with him.

Mary onunla flört etmeye devam etti.

I saw you flirting with Tom.

Tom'la flört ettiğini gördüm.

Tom heard Mary flirting with John.

Tom Mary'nin John'la flört ettiğini duydu.

Tom saw Mary flirting with John.

Tom, Mary'nin John'la flört ettiğini gördü.

Tom kept on flirting with Mary.

Tom Mary ile flört etmeye devam etti.

- Tom thought I was flirting with him.
- Tom thought that I was flirting with him.

Tom onunla flört ettiğimi düşünüyordu.

- I thought Tom was flirting with you.
- I thought that Tom was flirting with you.

Tom'un seninle flört ettiğini sanıyordum.

Mary spotted Tom and Conchita flirting together.

Mary, Tom ve Conchita'nın birlikte flört ettiğini gördü.

I caught Tom flirting with my wife.

Tom'u karımla flört ederken yakaladım.

I didn't know if he was flirting.

O flört edip etmediğini bilmiyordum.

I didn't know if she was flirting.

Onun flört edip etmediğini bilmiyordum.

Tom saw Mary flirting with a coworker.

Tom Mary'nin bir iş arkadaşıyla flört ettiğini gördü.

Mary saw Tom flirting with a coworker.

Mary Tom'un bir iş arkadaşıyla flört ettiğini gördü.

It looks like Tom is flirting with Mary.

Tom Mary ile flört ediyor gibi görünüyor.

Tom has been flirting with Mary all night.

Tom bütün gece Mary ile flört ediyordu.

Tom is flirting with some girl inside the bar.

Tom barda bir kızla flört ediyor.

Tom didn't notice that Mary was flirting with him.

Tom Mary'nin onunla flört ettiğini fark etmedi.

Tom saw Mary and John flirting with each other.

Tom, Mary ve John'un birbirleriyle flört ettiğini gördü.

He has a girlfriend but he's flirting with me.

Onun bir kız arkadaşı var ama o benimle flört ediyor.

Do you really think Mary was flirting with me?

Mary'nin benimle flört ettiğini gerçekten düşünüyor musun?

Tom and Mary are always flirting with each other.

Tom ve Mary her zaman birbirleriyle flört ediyorlar.

- Are you hitting on me?
- Are you flirting with me?

Bana asılıyor musun?

Tom didn't even notice that Mary was flirting with him.

Tom, Mary'nin onunla flört ediyor olduğunu fark etmedi bile.

Tom and Mary seem to be flirting with each other.

Tom ve Mary birbirleriyle flört ediyor gibi görünüyorlar.

Is it true that the French are masters at flirting?

Fransızların flört etmede iyi oldukları doğru mu?

They are not singing, they are flirting with each other.

Onlar şarkı söylemiyorlar, birbirleri ile flört ediyorlar.

Sami started flirting with a female employee in the prison.

Sami cezaevinde bir kadın çalışanla flört etmeye başladı.

- Tom didn't want people to think that he was flirting with Mary.
- Tom didn't want people to think he was flirting with Mary.

Tom insanların onun Mary ile flört ediyor olduğunu düşünmelerini istemiyordu.

I don't want people to think that I'm flirting with Tom.

Ben insanların Tom'la flört ettiğimi düşünmelerini istemiyorum.

- It never occurred to Tom that Mary might have been flirting with him.
- It never occurred to Tom that Mary might've been flirting with him.

Tom, Mary'nin onunla flört ediyor olabileceğini hiç fark etmedi.

It never occurred to him that she might have been flirting with him.

Onunla flört ediyor olabileceğini hiç fark etmedim.