Examples of using "Fights" in a sentence and their turkish translations:
Jennifer kavga eder.
Asla çıngar çıkarmam.
Ben kavgalardan hoşlanmam.
Sınır kavgaları yaygındı.
Savaşçı kendini korumak için savaşıyor.
Tom kavgalardan kaçınmakta iyidir.
Tom genellikle bar kavgasına girer.
Tom ailesiyle sürekli kavga eder.
Mary ailesi ile sürekli kavga eder.
O dövüşlerden birini hatırlıyorum.
Tom gibi insanlar sık sık kavgaya karışırlar.
Artık hiç kimse bizimle dövüşmüyor.
Kavga olmayan filmleri izlemeyi tercih ederim.
Tom'u kışkırtan kavgaları durdurmalısın.
Tom öfkeli değil ve o asla biriyle kavga çıkarmaz.
Bu standartlara karşı savaşan, başkaldıran herkes de
Tıpkı bir erkek gibi atın üzerinde savaş veriyor
uğrunda çabalayan herkes kahraman olarak görülür.
Tom her zaman kavgaya karışan insan türü olmuştur.
- Mücadele eden kaybedebilir, fakat etmeyen zaten kaybetmiştir.
- Savaşan yenilebilir, ama savaşmayan zaten yenilmiştir.
Tatoeba: Kelime savaşlarını hiç duymuş muydunuz? Evet, biz eğlence için bunu yapıyoruz.
İç çekişmelere rağmen, 2001 yılında, Cibuti çok yozlaşmış bir ülkeydi
O sarhoşken, homurdanıyor ve kavga ediyor. O ayıkken, eline ne gelirse atıyor ve hiçbir şey söylemiyor.
Gerçek asker önündekinden nefret ettiği için değil ancak arkasındakini sevdiği için dövüşür.